Terra Formars' ın animesi hakkında çoğunlukla olumsuz yorumlar görüyordum. Mangasını okumadım ama izleyeceğim diye tutturarak, biraz da çekinerek, 2014 yapımı 13 bölümlük animeye başladım. Sanırım izlediğim dönemdeki ilacım buymuş, keyifle izledim diyebilirim. Dediğim gibi mangasını okumadığım için anime ve manga arasında bir kıyaslama yapabilmem mümkün değil. Olumsuz yorumları anlayabiliyorum çünkü 13 bölüm içerisinde arkada dönen olaylara dahi pek bir bilgi ortaya çıkmıyor sadece bir komplonun döndüğü anlaşılıyor. Rahat olduğum nokta ben ilk sezonu bitirirken elimde 2. sezonun 10 bölümünün bulunmasıydı.
21. yüzyılda insanoğlu Mars' a el atmaya karar verir. Mars' a yerleşimi başlatabilmek için atmosfer ve doğasını dünyaya benzetme kararı alırlar ve en uygun bütçeli programı seçerler. Böylece insanlık Mars' a alg ve hamamböceği gönderir. Bu iki tür Mars'ın yaşanabilecek bir yer olmasını sağlayacaktır. İşte Mars' a hamamböceği gönderen bu kafa, insanoğlunun dehasına ve karakterine bir örnek teşkil eder bana kalırsa ya neyse...
26. yy' a gelindiğinde insanlık der ki; "Haydi, ektiğimiz meyveleri toplayalım" ve 6 kişilik bir ekibi Mars' a gönderir. O da ne! Hamamböcekleri mutasyona uğramış, insan boyuna gelmiştir. Bu 6 kişi ölmeden önce dünyaya bir mesaj iletmeyi başarır. Bunun üzerine U-NASA, elemanları üzerinde deneyler uygulayarak onları kontrollü mutasyona uğrayacak şekilde hazırlar ve yeni bir ekibi tekrar Mars' a gönderir. Amaç Mars'ı bu yeni beladan yani mutasyona uğramış hamamböceklerinden temizleyerek gezegenin kontrolünü ele geçirmek ve dünyada yayılan bir virüsü engelleyebilmek için örnek toplamaktır.
Eh, hamamböceğinden bahsediyoruz. Bir de mutasyona uğramış olanından. Elde böcek ilacı, çamaşır suyu, terlik ile üzerilerine saldırmaya benzemiyor ki normal bir hamamböceği üzerinde bile bu atakların başarı oranı yüksek değil. Bu lanet canlı türü hayatta kalmak konusunda çok başarılı. Bir de insan boyutunda oldukları düşünülünce iş değişiyor. Bu ekip içlerinden bir kaç kişi hariç yine telef olarak hayat veda ediyor.
İnsanlık yılmıyor. Annex 1 adı verilen uluslararası bir proje ile 100 adet, güçlendirilmiş insanı tekrar Mars' a yolluyor. Animede bu ekibi izliyoruz. Bu ekip, daha da güçlenmiş ve ne yazık ki zeki hamamböcekleriyle karşılaşıyor. Bu noktada kendilerine şans dilemekten başka çaresi kalmıyor insanın.
Anime, hamamböcekleri ile ilgili pek çok sözün hafızanızda tekrarlanmasına izin veriyor. Örneğin; birini öldürürsen yerine 30 tanesi gelir gibi. Anime yüzünüze sadece hamamböceği gerçeğini çarpmakla kalmıyor ayrıca böcek aleminde sizleri bir yolculuğa çıkarıyor.
Bu hamamböceği geyiğinin dışında, animenin atmosferi karanlık sayılır. Öyle neşeli, cici bici bir şey beklemeyin. Kan, fırlamış beyin ve organlar her yerde. Sansürlü olanını da izleyebilirsiniz. 13 bölüm içinde, inişte birbirinden ayrılmak zorunda kalan ekiplerin hayatta kalma mücadelesini izliyoruz. Arkada bir numaralar, ihanetler, siyasi komplolar dönüyor ancak sadece hissettiriliyor çünkü 13 bölüm içinde daha çok kim kimin kafasını patlatacak, kimin kolu bacağı kopacak, her şey iyi giderken kim parçalara ayrılacak gibi noktalara değiniliyor. Ha, benim son derece hoşuma gitti ne yalan söyleyeyim, kafamı yormadım. Kötü gidişata kendimi hazırlamıştım.
Bazı karakterleri de sevdim, bazılarına sempati duymadım desem yalan olur ama Joseph olayı kalbimi kırdı bak şimdi. İlk bölümde yarattığı eğlence Ve muzipliğiyle güzel giriş yapan Joseph kardeşi ancak son bölümde tekrar görebilmenin ve hangi yamaçlarda dolaştığını bilememenin üzüntüsünü yaşadım.
Adolf' a çok yüklendiler, yüklendikçe yüklendiler mesela, üzdüler.
Rus amca, Michelle, Kaptan, Akari, Marcos ile Alex ve diğerleri ile hoş vakit geçirdim.
Neyse daha fazla saçmalamayayım ama Terra Formars, sanırım izlediğim dönemde tam da ihtiyacım olan animeymiş.
Bu arada animenin açılış ve kapanış parçaları TERRASPEX' den " Amazing Break" ve "Lightning" , çok hoş bence.
Kim kimi böcek olarak görüyor acaba, hahahaha.....
2 yorum:
Mars'a hamamböceği göndermek ve hamamböceklerinin evrim geçirmesi. Hmmm. İlginç bir konusu var aslında. Asla bir korku ya da tehlike unsuru olarak düşünülemeyecek (Tamam, bazı insanlar için ikisi birden de olabilir ama en azından "insanlık" için böyle değiller. Bir terlik, bir böcek ilacı, tamamdır işte.) şeylerin o hale getirildiği senaryoları severim. Kan ve dövüş de işin artısı tabii... Hamamböcekleriyse pek bir sevimli (!) görünüyor. Belki benim de ihtiyacım olan seridir. (Son zamanlarda eski favorilerime dönmenin yarattığı yoğun bir duygu seli altındayım, biraz kurulanmaya ihtiyacım var gerçekten.) Tanıtım için teşekkürler!
Gerçekten insanın zaman zaman bu tarz animelere ihtiyacı var sanırım, duygu seline de iyi gelir bence :) Yalnız bunun da sorunu 13 bölümde olayların ortaya çıkamaması ama rahatlatıcı nokta 2. sezonu cepte (gerçi o ne kadar açıklayıcı olacak, nasıl bitecek, nasıl bağlayacak bunu hala bilemiyorum. 3 bölüm kaldı bitmesine ^^ )
Yorum Gönder