18 Aralık 2011 Pazar

TOKYO GHOST TRIP: RUHLAR VE İNSANLAR ARASI SOHBET SEANSLARI...




2008 yapımı bu Japon dizisi hakkında ne düşünmem gerektiğini bilemiyorum açıkçası. Teknik açıdan, çekimler, oyunculuk, mekanlar vs.. kötü olmasına, konusunun ortalama olmasına, bölümleri izlerken ara ara ben bunu niye izliyorum acaba diye düşünmeme rağmen, zaman zaman da olumlu yandan bakmaya çalıştığım çok oldu. Sanırım sonuç olarak söyleyebileceğim iyi olmadığıdır ama yine de zaman zaman insanı güldüren, eğlendiren zamanla kendine ısındıran ve özellikle son üç bölümde hafiften oyunculuk falan toparlanınca ele avuca gelen bir yapım var karşıda...

Tokyo Ghost Trip tepeden bakış ile şöyle bir dizi; Setsu, Sowa ve Kai, İnue ailesinin temsilcileri olarak birlikte yaşayan Itakolardır. Setsu ailenin mirasını direkt temsil alacak olan, peşindeki kızlara pek aldırmayan, soğuk görünümlü hafif salak bir çocukcağızdır. Sowa da bu Setsu' nun bir parçası olduğu için Setsu ile sürekli dalaşan esasında ona en yakın olan az konuşan, kedi seven başka bir çocuktur. Kai bunların en büyükleri olarak geçmesine rağmen fiziksel açıdan en ufak tefekleri olmakla birlikte bunların öyle ya da böyle beyni konumundadır. Setsu ve Sowa' nın hayattaki en büyük motivasyonu et yiyebilmektir. 13 bölüm içinde bu ekibe Komyou,Ryu ve Isuzu katılır böyle 6 kişilik bir ekiple ölenlerin ruhu ile son kez buluşmak isteyen insanlara yardımcı olmak ve sonunda et yemek için çalışırlar.






Bu dizi benim yaş algılama yetimi tamamen kaydırdı ne yazık ki... zaten bu konuda pek başarılı değildim ammma burada tamamen göçtüm. Şimdi şöyle, mesela bu gençlerin yaşca en büyüğü olması gerekeni aslında yaşça en küçüklerinden biri. Buna tamam diyebilirim. Dizide bu gençler kaç yaşında ki, acep okulları yok mu bu çocukların diyordum hemen ikinci bölümde soruma cevap geldi 17 yaşındalarmış. Yuh ufalında cebime girin şeklinde ekranda duran gençler konusunda şoka uğradım zira 30 lu yaşlarına merdiven dayamışlar. Bizim dizilerdeki mantıktan arak yapmış Japonlar burada. Bize benzemeyin diye uyarıyorum onları. Sonra babanın normal hayatta 31 oğlunun ise 30 yaşında olması ama dizide oğlanın 17 lik taş olarak geçmesi babanında baba olması falan biraz sapıttırdı beni. Bu dizi bana bunları düşündürtmüş sanırım.

Bu arada dizideki Kai yani Kiriyama Renn'in visual kei gruplarından birinde olduğuna yemin edebilirdim ancak değilmiş. Tam visual keici (hahah tanıma bak) tipi var kendisinde. Tavsiyem hemen bir grupta vokal ya da davulcu olarak yer almasıdır. Onda bu ışığı gördüm nedense? - gerçekten bu dizide neler düşünmüşüm ben? -



(ama şu haliyle gerçekten öyle bir havası yok mu?)



Dizinin açılış parçası surface " jounetsu my soul" güzel parça. Jenerikte anlamsızca deli dolu koşan ve duvar boyayan altı adet genci izlemek mümkün. Gerçekten neden koşup duruyorlar anlamadım. Zaten dizide ulaşım aracı koşmak, arabaya bir ya da iki noktada rastlıyoruz bir tanesi bir silah olarak kullanılıyor. Kapanış parçası little by little' ın pray' ı de oldukça şık ve diziye hayat katmış.



Müzikler demişken dizinin süprizlerinden bir tanesi ON/OFF biraderlerin dizide boy göstermesidir. Ben izleyen olarak dizideki tüm karakterler gibi iki farklı eleman olduklarını kendilerini ifşa edene kadar anlamadım. Onlar olduklarını dahi anlamadım. Elinden kitabı düşürmeyen ve müşteri haklıdır mottosunu daha da abartan entel kafe sahibinin muhteşem süpriziyle birlikte kombo yaptılar.


Dizi içinde son üç bölüm hariç diğer bölümler birbirinden bağımsız ilerliyor, hepsinde farklı bir sorunu çözüyor arkadaşlar et aşkına...sonra konu bağlanıyor. Bu bölümlerin bazılarında oldukça eğlendim mesela No tiyatrosunun geleneksel temsilci ailelerinden birinin başı olan çocuk ve özündeki punk kimliği çelişkisi ve bölüm içinde elemanın içindeki punkçıyı ortaya çıkarması beni oldukça neşelendirirdi. Veletlerin beyzbol takımı konulu olan bölüm ise etkiledi. Anlamıyorum yani zeka yaşımla ilgili bir sorunum var biliyorum ama hala başka kim böyle klişe bölümlerde etkilenebilir ki? Ve Konomichi' li bölüm ki Konomichi karakteri rezmen diziye oyunculuk getirdi. Dizinin yıldızı bile seçebilirim kendisini.



Haa evet ölüm ile yaşam arasındaki çizgi, Itako kavramı ya da Shinigami felsefesi gibi anlattığı daha doğrusu arka planında anlatmaya çalıştığı noktalar var ama bizim televizyonlardaki uhrevi dizilerdeki sahne çekimleri aratmayacak görüntüler barındırması, bir cübbeli shinagamisi, oyunculukları, kötü çekimleri - mesela arabanın elemana çarpma sahnesi var ki evlere şenlik -ile yiyip bitiriyor olayı.

Şimdi günün birinde karşıma bir shinigami çıksa pazardan aldığım kum saatini alıp yere atar kırarım ve bye bye yaparım gibime geliyor. Bir de cübbenin kumaşını sorarım.

Tüm bunlara rağmen izledim mi, izledim!!! Vee.... ödül Tawannanna' ya gider. Ödül kabul konuşmam; Aslı Hashima Maki' nin mangası olan bu diziyi izlerken zaman zaman çok zorlandım ama ara ara içindeki bazı matrak öğeler benim en büyük destekçim oldu. Bu ödülü almamda büyük azmimin çok büyük payı var. Herkese azimler diliyorum.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...