Ellegarden zamanında Good Morning Kids ile tanıdığım iyi bir Japon grup idi. Güzel albümleri, eğlenceli parçaları bulunmakta. O zamanlar oldukça beğenmiştim hala da zaman zaman geri dönüp dinlerim. Acropolis, Salamandar ve nice güzel ve sağlam parçaları olmasına rağmen Good Morning Kids' in yeri bende ayrıdır. Ne yazık ki grup aktivitilerini durdurdu.
Good Morning Kids' i ilk dinlediğim zamanlarda Jean Tardieu ile oldukça içli dışlı olmamın da bu gelişim üzerinde büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. O zamanlar parça sadeliğiyle beni ayrı çarpmıştı.
Gayet açık, yalın ama yorumu da açık. Öyle ki pek çok ayrı açıdan, pek çok farklı insanın algısına göre farklı yorumlanabilir ahahaha....
Yorum 1:
Good morning kids
(günaydın, 早,おはよう, aydın mı yavrum? aymasan da hoşgeldin)
How do you feel to have been slid out to this world
(Nasıl bir his? Söylesene?)
I wish it was not so bad
(Ben de umuyorum)
But I think no way you feel that way
(aynı fikirdeyim)
You'd come to know as you grow up
(Kim büyümek ister ki? zaman makinesi pls!)
This world is full of shit
(Ahahah hem de dolu dolu!)
So I wish you don't grow up
( umarım ben de)
And I wish you don't get hurt
(temennimiz ama pek mümkün değil)
And I wish you don't notice that the world is shit
(hahaha olasılığı çok düşük)
And I wish you don't be sad
( hee heee)
But I'm not so afraid 'cause you won't be like me
(aman zaten sakın bana benzeme gerçekten)
Good morning kids
(pisliğe hoşgeldin)
How does it feel to have been kicked out to this world
(Acı var mı? Fırlatılıp atılmış gibi hissetmek sen? Yalnız şekilde bu anlamsız mekana?)
I wish you liked the morning sun
( manzarası güzel diyorlar)
That is one of the most beautiful things
( yok artık daha neler? benim için olamaz, yeni berbat bir gün daha başlıyor deme sebebi, nefret!)
You'd come to know as you grow up
This world is full of shit
( evet öğreneceksin, farkedeceksin, çok büyümene de gerek yok bazıları erken farkına varır. koca bir top, küçük küçük parçalardan oluşmuş hem de her çeşit)
So I wish you don't grow up
(temennimiz ama kaçısın yok)
And I wish you don't get hurt
( namümkün!)
And I wish you don't notice that the world is shit
(ahahah gülüyorum buna )
And I wish you don't be sad
( bence buraya düştüğün için düştüğün andan itibaren üzülmeye başla)
But I'm not so afraid 'cause you won't be like me
(aman sakın benzeme, bak çok ciddiyim)
etrafta pek çok sayıda görülen samimiyetsiz sevgi pıtırcığı
Good morning kids
(günaydın canım :) günün aydın olsun)
How do you feel to have been slid out to this world
(Nasılsın, nasıl hissediyorsun? Bak benimle konuşabilirsin)
I wish it was not so bad
(Canım ya, burası harika bir yer, o yüzden bence herşey iyi olacak)
But I think no way you feel that way
(* ??!!* yok canım sen kulak asma. çok eğlenceli, çok cici insanlar var, hayat güzel, kötülük yok! )
You'd come to know as you grow up
(Ne yazık ki hepimiz büyüeceğiz ama büyümekte güzel? Hem her şey daha güzel olacak ben zaten hep burada olacağım)
This world is full of shit
(Aaa ne ayıp!)
So I wish you don't grow up
( hep bebek olalım, mıy mıy yapalım. çok şekeeeerr:))
And I wish you don't get hurt
(evet üzülmeyelim,canım benim sakın incinme, tamam mı cnm)
And I wish you don't notice that the world is shit
(evet kötü insanlar var, onlardan uzak dur)
And I wish you don't be sad
( bak üzülürsen bana gelip anlatabilirsin, tamam mı!)
But I'm not so afraid 'cause you won't be like me
(her nesil diğerinden farklı olacak :))
aklı bir karış havada, sorumsuz, derdi tasası telefon araba olan hafif tikky tip
Good morning kids
(Gunayyydın! Hadi arabaya atlayıp kahvaltıya gidelim)
How does it feel to have been kicked out to this world
( Aaaa sizin memlekette Citroen var mıydı?)
I wish you liked the morning sun
( ay, umarım seversiiin ama yanında da böyle grubun olcak plajda gitar falan, tadından yenmez)
That is one of the most beautiful things
( yaaa çok romantik ya!!!! arabalı bir sevgilin olcak bidde)
You'd come to know as you grow up
( Ay evet kırışıklılar olacak suratta hemen krem almaya gideyim)
This world is full of shit
( evet ya her yer manyak dün arabama çarptı bi tanesi. napıyooon dedim, o da bana e sen geldin arkadan çarptın dedi! manyak!)
So I wish you don't grow up
(ya büyüyelim ya, arabamız olsun sonra dünya turuna çıkarız)
And I wish you don't get hurt
( Alpuntontan çok kalbimi kırdıııııı yeaa,ühühühühühü)
And I wish you don't notice that the world is shit
(hayvan herif nolcak! Bak tengurtancan sevgilisine çicek almış ühühühü, pislik )
And I wish you don't be sad
( iphoneun yeni modeli çıkmış ya ühühühühühüh ben de istiyooooom)
But I'm not so afraid 'cause you won't be like me
(evet sakın benim gibi salak olup indirimleri kaçırma damam mı!)
yandan yemiş entel;
Good morning kids
(eğer öğlen 12.00 den önce ise hala günaydın yoksa tünaydın olacak.)
How do you feel to have been slid out to this world
(Edebiyat tarihinde pek çok yazar bu konuya parmak basmıştır. Literatüre kazandırabileceğin yeni bir yorum olduğuna inanmıyorum özellikle günümüzün kaotik gözüken fakat aslında herhangi bir gelişim ya da kırılma noktasına sahip olmayan yapısında.)
I wish it was not so bad
(Bu kişiden kişiye değişebilir. Psikolojik açıdan bakarsak Jung ve Freud'un görüşleri her ne kadar birbirleriyle çelişse de Freud' un yorumunu baz alarak çocukluğuna inelim derim.)
But I think no way you feel that way
(ahahaha koltuğa yatmak istemiyorsun değil mi? O zaman şaraplarımızdan bir yudum alalım)
You'd come to know as you grow up
("Biz büyüdük ve kirlendi dünya". Ha ha ha müzik bilgimi de belirteyim istedim, her telden yani)
This world is full of shit
( Entel: Suphi abi geçenlerde bir oyun izledim. Kalabibik İzlanda Tiyatrosu. Davetiye göndermiş rejisör bana sağolsun, oyun Jarfred Hanry' nin "Bok"' u. Bir dekor yapmışlar abi sahneyi bok bezemişler. Burada sembolist yaklaşarak aslında yaşadığımız dünya bir bok çukurudur demek istemişler. Yani ben böyle bir şey görmedim. Çok yenilikçi acayip bir yaklaşım getirmişler.
Suphi abi: Çok birebir bir yaklaşım olmamış mı?
Entel: hmm, evet abi, haklısın.)
So I wish you don't grow up
( ne yazık ki aynı nehirde iki kez yıkanılmaz)
And I wish you don't get hurt
(acı olmadan varoluş mümkün mü?)
And I wish you don't notice that the world is shit
( Eğer karanlık olmazsa aydınlığı görebilir miyiz? Olmak ya da olmamak işte tüm mesele bu!)
And I wish you don't be sad
( üzgünüm ama üstadım, Rainbow' un "still I'm sad" diye parçası var bilir misin?)
But I'm not so afraid 'cause you won't be like me
(Hmm şimdi Nietzche ve eski üstat Rus yazarlarda nesil çatışmasına değinmişlerdi edebiyatta, benzememek iyi mi kötü mü? Çatışma fayda getirir mi?)
Anasının karnından henüz 5 dakika önce takım elbise ve kravatıyla çıkmış idealist bebe
Good morning kids
(abilerim ablalarım, beni doğuran sayın hanımefendi, saygıdeğer doktor amcam ve siz fıstık hemşireler... Günaydın)
How do you feel to have been slid out to this world
(ahahaha bomba gibiyim! Ortamı dağıtmaya geldim)
I wish it was not so bad
(Uhhh beybiii.... 9 ay ingilizce sözlük okumaktan sıtkım sıyrıldı)
But I think no way you feel that way
(ortam şahane, tam benlik)
You'd come to know as you grow up
This world is full of shit
(Yavrum büyümek için can atıyorum. Pislikse ben daha pislik olabilirim. Şeytanın avukatı bile oluruuum ulen!)
So I wish you don't grow up
(hadi ordan!)
And I wish you don't get hurt
(incinmem incitirim)
And I wish you don't notice that the world is shit
(ahhahha ben 9 aylıkken farkındayım lan bunun saf)
And I wish you don't be sad
(beni üzeni ben daha çok üzerim. acılarııın çocuğuyuuumu da hedefim uğruna oynarım. Napolyonistim lan ben, money money money, duygulara yer yok!!)
But I'm not so afraid 'cause you won't be like me
( tabi benzemicem, saf. Pislikte daha pislik olacam nihuhuhuhu! uhh beybi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder