Dizisinden sonra en sonunda zaman bulup 25 bölümlük anime serisini de izleme fırsatım oldu. Hayal kırıklığına uğramadım :))
Öncelikle güzelim açılış ve kapanış parçalarına değinmek isterim. Ağırlıklı olarak Kiyoharu abimiz döktürmüş diyeceğim başka da bir şey demem. Açılış parçası Kiyoharu "slow" hem seriye uygun hem başlı başına dinlenesi. Kapanış parçalarından ilki yine Kiyoharu "carnation", nefis. Diğeri de Bon Bon Blanco dan "Changing".
Kiyoharu/ Slow
Konusuna fazla değinmeyeceğim – dedim inanmayın -. Teyzesi tarafından 4 yakışıklı çocuğun arasına gönderilmiş ve onlarla yaşamak zorunda bırakılmış, asosyal, çirkinlik kompleksi olan, insanlarla özellikle güzel insanlarla arası pek hoş olmayan kendini karanlığa vermiş olan Sunako' nun dramını izliyoruz :P Geyik bir yana bu 4 genç ev sahibi teyze tarafından kira ödememek şartıyla durumu bu olan Sunako' yu normal bir kadına çevirmek görevini üstlenmişlerdir. Bu 4 gencin hepsinin bu evde ailelerinden uzak olarak yaşama nedenleri de ayrıdır doğal olarak, hepsinin karakteri de birbirinden farklıdır.
Garibimiz Sunako bu koca evde kendi deyimiyle bu parlak yaratıkların yaşam alanında onlara fazla bulaşmadan kendi yaşam alanını açmaya çalışmakta ve bu yolda dostları Hiroshi-kun ve diğerlerinden destek almaktadır :P
Kiyoharu /carnation
Shoujo olmasının getirdiği özellikler dolayısıyla zaman zaman klişeleri içinde barındıran ama buna rağmen oldukça eğlenceli olan bu serinin bana kalırsa en önemli yanı aslında "güzellik" / " çirkinlik" kavramına geyik altından derin bakış açısıdır. Geçirdiği bir travma üzerine depresyona giren ve kendini dünyanın en çirkin insanı varsayan Sunako' nun ızdırabı mı yoksa güzelliğinden dolayı hayatı kabusa dönen hatta ailesinden kopmak zorunda kalan Kyouhei' nin mi dramı daha derindir bilinmez ancak samimi tarafı bu iki zıt ucun seri ilerledikçe birbirlerinin samimiyetine inanmasıdır. Serinin sonunda ne Sunako bir lady olur ne de çok büyük bir değişim geçirir ki bana kalırsa “perfect girl evolotuion”' ı samimi yapan noktada bu. Sadece bu 5 karakter hatta noi' yi de dahil edeyim birbirlerine daha açık davranmaya ve oldukları şekilde kabullenmeye başlarlar. Bu beşinin Sunako' ya derinden saygı duymaları ve Sunako ' nun da nefret ettiği parlak yaşam formlarını daha yakından tanıması oldukça eğlenceli bir dille anlatılıyor ki en eğlenceli noktası da Sunako 'nun çoğu zaman sevimli bir chibi şeklinde gösteriliyor oluşu kanımca. Sadece ona bakıp bile insan gülebiliyor.
Bu arada manyak fan girlleri esefle tekrar kınıyorum ve tekrar başka bir yaşam formu olduklarını düşündüğümü belirtiyorum.
Diğer bir noktada Kyohei' nin aile durumu. Dizisine oranla annesi burada biraz daha farklı resmedilmiş ancak en vurucu kısmı Sunako' nun farklılığı nedeniyle insanlar Sunako' nun annesini eleştirdiğinde annenin Sunako' ya olan desteğini kesmemesi ve dik duruşu ile Kyohei nin annesinin hafif bencilliği ile birlikte ruhsal olarak yıpranması ve her konuda oğlunu suçlu görmesi ancak yine de içten içe oğlunu sevmesi ve bu iki çelişkili duygusal salınım içinde derin biçimde ruhsal dengesinin sarsılması arasındaki farkı kısa ve net verebiliyor. Dizide Kyohei' nin annesinin durumu daha nedensel şekilde irdelenmiş gibi geldi bana. Kocasının evden uzak olması, bu annede babadan bu güzel çocuk nasıl çıktı söylentileri ve kocanın ailesinin kadına başka birinden yaptın bu çocuğu baskıları, eve yağan manyak fan girl telefonları, mektupları, kendileri, Kyohei' nin şiddet yanlısı bir çocuk olması ve diğer nedenler dolayısıyla kadının girdiği bunalım ve tüm iyi niyetine rağmen bundan çıkamaması durumu daha dramatik ancak nedensel işlenmiş. Bu nedenle dizide arka plana bağlı olarak ağırlıklı olarak kadın için üzülüp pek kızamıyor insan ya da sen de haklısın teyze diyor. Animede ise durum belki de daha acı ancak gerçekçi remedilmiş öyle ki animede anne kyohei' nin şiddet dolu tavırları nedeniyle endişelenmekte, kocasından onu yalnız bıraktığı için nefret etmekte, fan girl baskısı nedeniyle kafayı kırmakta fiziksel olarakta yıprandım yaşlandım ben çirkinleştim çelişkilerini feci halde yaşamakta ve bunlara bağlı olarak hafif benmerkezci yapısı ile hayata karşı olan tüm nefretini oğlunda çıkaran bir karakter görünümünde daha çok bu durum karşısında anneye karşı daha çok tavır alabiliyor izleyen. Evdeki makyaj malzemelerini atmaya çalışan Sunako ile mücadeleye giren ve makyaj malzemelerine dokunulmasına izin vermeyen ancak oğlunu istemeyen bu anne tipi animede biraz daha sinir bozucu durumda.
Animede Noi' ye daha çok iş düşmüş, Rangaku' nun sevgilisi de dizi ile aynı çizgide ama kendisinden çok şöförü daha ön planda :P İstemeden de olsa dizi ile kıyaslamaya girdim ve animesi daha güzel diyebilirim ancak anime ile kıyaslarsam dizi de oldukça başarılı olmuş bence.
Animede Sunako' nun durumunu daha sonra kavrayan teyze dizide daha olgun bir çizgi sergilemekte -bunda farklı kurgunun da etkisi var tabii ki-
Sonuç olarak en etkileyici yanı aslında farklı iki boyutta gibi gözüken ama özde hemen hemen aynı sorunu yaşayan ağırlıklı olarak iki kişinin ambalajdan ziyade içeriğin yavaş yavaş farkına vararak birbirlerini oldukları gibi kabullenmesi belki de tam manasıyla peri masalı yapıyor bu seriyi.
Hiroshi kun yine acıların çocuğu modeli olarak kaçırıla kaçırıla bir hal oluyor orası ayrı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder