Benim bir animeye başlamam dert... Kuroko no Basket' e de yüz çevirerek başladım. Haikyuu!! ' nun heyecanını üzerimden almasıydı amacım. Aldı, çokta başarılı oldu. Kuroko no Basket' in ilk sezonu 2012 yapımı, 25 bölüm. İkinci sezon 2013 yapımı 25 bölüm. Toplamda yapıyor 50 bölüm ama kolay izlendiği için bölümlerin nasıl bittiğini seyrederken farketmedim. Üçüncü sezon da başladı. Güncel anime takip etmekten nefret eden biri olarak tamamlansın diye bakıyorum.
Spor animesi diye başladım ama Kuroko no Baket gerçekçi bir spor animesi bekleyenlere umduklarını vermeyecektir. Basketbol üzerine kurulu, konusuna alet ettiği shonen öğelerini hikayeye yediren bir anime diyeyim kısaca. Fizik kurallarının dışında görüntülerle karşılaşmak bu animenin doğasına uygun şekilde şaşırtıcı değil. Hani bir de the zone' a falan giriyorlar, şoka girmeyin.Bu demek değil ki basketbolu konu edinmiyor Dozaj bana kalırsa gayet iyi ve hoş, güzel bir karışım olmuş. Kuroko no Basket anlatılmaz izlenirlerden kısaca.
Teiko orta okulunun basketbol takımı her zaman güçlü ve iyi bir takım olmuş ancak öyle bir beşli geliyor ki oynadıkları dönem içerisinde mucize nesil olarak adlandırılıyor. Bu beşinin aynı anda denk gelmesi, yetenekleri insanları dehşete düşürüyor. Oyuna nasıl başladıkları bilinmez ama üç sene boyunca önlerine hangi başarı gelirse gelsin silip süpürüyorlar, karşılarında rakip kalmıyor hatta çoğu insan bu beşli karşısında aldığı hezimet nedeniyle basketboldan soğuyor. Muhtemeldir ki bu beşlinin de karakterleri ve basketbola bakışında bu süre içinde değişiklikler baş gösteriyor. Kaybetmekten hiç hazzetmeyen hatta bunun ne olduğunu bilmeyen bu beş çocuğun hepsinin basketbola bakış açısı farklı. Oyun algıları, temelleri mükemmel olmakla birlikte hepsinin kendine has, kendini sivrilten bir özelliği, bir yeteği var. Basketbol namına seçilmiş 5 kişi olarak düşünün. Bir de bu beş kişi dışında çok az sayıda kişinin farkına vardığı ve kabullendiği bir altıncı adam var. Aslında mucize nesil dedikleri beş kişi değil altı kişi.
Zaman geliyor, okul bitiyor, herkes farklı bir liseye gidiyor. Animenin etrafında döndüğü kişi Kuroko Tetsuya, yani 6. adam. Kuroko, daha ikinci yılı olan, adı sanı pek bilinmeyen Seirin adlı liseye gitmeyi seçiyor. Okulun basketbol takımına yazılıyor. Burada Kagami Taiga ile tanışıyor.
Kagami Taiga, tam bir basketbol aşığı, delisi. Daha da gelişeceğim diye kendini öldürecek tipte bir karakter. Amerika' dan Japonya' ya lise için dönen Kagami büyük bir şevkle okul takımında çalışmalarına başlarken aynı zamanda namını duyduğu mucize neslin adını her işittiğinde heyecanlanmakta, onları yenip bitireceği günün hayallerini kurmakta. Kuroko' nun da bu mucize nesil ile halletmek istediği sorunları olduğu için bu ikisi güç birliğine karar veriyorlar bir şekilde.
İlk sezon öncelikle Seirin Lisesinin takımını ve yaz elemelerine geçiyor. Seirin' in senpaileri yeniler geldi diye çok heyecanlılar. Başlarda çaktırmıyorlar ama bir önceki sene daha yeni bir takımken önemli sayılabilecek bir başarı elde etmiş bir takım. Hiç biri çaktırmıyor ama hepsinin son anda oyunu döndürebilecek, oyun sıkıştığında yardım getirebilecek yetenekleri var. Aslında takımın komple şirin bir hikayesi var.
İkinci sezon ise Kış kupası üzerine yoğunlaşıyor. Eskileriyle birlikte yeni takımlar ve rakipler göz önüne geliyor.
Anime tüm hepsinin yanında öncelikle eğlenceli. İnsanı güldüren, eğlendiren cinsten. Tempoyu kaybetmiyor. Belirli bir ritmi var. En dramatik ya da can yakıcı anı öldüresiye dramatize etmekten ziyade, temponun içine yediriyor. Çizimler güzel başlıyor ama ikinci sezonun sonuna doğru tavan yapıyor. Detaylar hoş çizilmiş. Maç aktarımları güzel. Ancak bu animeyi güzelleştiren en önemli etkenlerden bir tanesi bana kalırsa karakterler ve onların arasındaki ilişkiler... Altta yatan dostluk, güven, kırılganlık gibi noktalar karakterlerin üzerinden gidiyor...
Seirin Lisesi' nin koçu Aida Riko. İkinci sınıf öğrencilerinden. Babasında gelen özelliklerle takımı yönlendiriyor, çalıştırıyor. Genellikle seksi bulunmuyor ve buna kahroluyor. Yemek yapma konusunda benden daha kötü ama onun o kararlılığı, gerektiğinde onca çocuğu toparlayacak korkunçluğu ve kavrayışı yeter.
Takım kaptanı Hyuuga Junpei tam bir kaptan. Kararlığı, çoğu zaman analizleri ve soğuk kanlılığı en önemlisi de üçlükleri Seirin için önemli. Bu garibimin şut çalışmalarında kırmak zorunda kaldığı Masamune ve diğer sengoku figürlerine benim daha çok canım acıdı.
Shin Izuki, takımın point guardı olarak, soğuk kanlı ve akıllı tercihleriyle göze çarpıyor.
Sesini hiç duymadığımız Rinnosuke Mitobe de takımın çalışkan insanlarından bir tanesi.
Diğer senpailerde candır, gönül insanıdır. Takıma yeni girenler içerisinde sivrilen iki tanesi (zaten toplamda 5 kişi katılıyor) Kuroko ve Kagami...
Tetsuya Kuroko: Olaylar bu elemanın etrafında dönerek başlıyor. Eski arkadaşları olan beşliye ve onların oyun anlayışına, bencilliklerine duyduğu tepki nedeniyle adı sanı bilinmeyen bir okula giderek, takım oyunu anlayışına sığınarak bu beşlinin karşına geçmek istemesi herşeyin nedenlerinden - sadece - bir tanesi. Bir oyuncu olarak gerçekçi anlamda teknik açıdan oldukça zayıf. Şut atamaz, içeri yüklenemez, kısa boyludur, bloğa açıktır, ne sahada ne gerçek hayatta varlığı hissedilir amma velakin, bir şekilde diyeyim, çok iyi assist yapar. Oyuncuları besler. Çok sakindir, kızdığı ya da sinirlendiği çok nadir anlar dışında anlaşılmaz, gülmesi az ama özdür. Az yemek yer. Bunun dışında gözlemcidir, analiz eder. Soğukkanlıdır. Şefkatlidir ve çok şirin bir elemandır. Yazınca olmuyor işte ama animenin adı bile Kuroko' nun oynadığı Basketbol işte... Takım oyunu arzu eder gönlü...
Taiga Kagami: Bu eleman yeri geldiğinde karizmanın tavanı yeri geldiğinde ise andavalın dibi olabilme potansiyeline sahip. Basketbol tutkusundan ölmek üzere. Amerika' dan gelmiş, buradaki mucize beşliyi alt etmeye ve bir numara olmaya karar vermiştir. Kuroko ile başlarda zorla anlaşırlar ama zaman geçtikçe birbirlerine oldukça alışırlar. Bu beşlinin karşısında direnecek hatta onlara eş olacak güce sahip olmasına rağmen, onlar gibi bencilliğin ve tek adamlığın eline düşme potansiyeli de var. Özellikle ilk sezon bu çizgi oldukça açık gerçi Kagami' nin kişiliği buna müsade etmez (etmediği anlaşılır) ama Seirin ve Kuroko ile oynaması da olumlu yönde buna bir etki bana kalırsa. Kocaman olmasına rağmen köpekten korkması ile insanı güldürür. Bir oturuşta onlarca hamburger yiyebilmesiyle insanı imrendirir. Cümlelerin sonuna sonradan eklediği "desu" ile gülümsetir. Azimlidir, inatçıdır, salak görünür ama basketbol söz konusu olunca kafası çalışır. Kagami eğlencelidir.
Aslında anlaşılacağı üzere Seirin elemanları tek tek yetenekli olmakla birlikte takım oyununu ön planda tutar. Kazanma amacındadırlar ve kaybetmek istemezler ama oynarken eğlenmeyi de ihmal etmezler. Bunların altında yatan nedenler izledikçe anlaşılır.
Öyleyse Kuroko ve Kagami demişken bu parça gelsin. "Hikari to Kage"
Teppei Kiyoshi: Esasen ikinci sezonda ortaya çıkan Seirin oyuncusu. Seirin' in basketbol takımını bu eleman kurmuş.Basketbol oynamaktan keyif alan bir insan varsa bu kendisidir ve bunu etrafına da yayar. Salağa yatarmış gibi görünür ama aslında ne salaktır ne de rol yapıyordur. Mucize nesil bir arada oynamış olmasından dolayı da başarılı olmuştur. Teppei' de kendi jenerasyonunun en iyilerindendir ama o beşli gibi kendine denk beş kişi ile bir takımda bulunmamıştır. Birden fazla pozisyonda oynar, takımını ve arkadaşlarını sever, korur. Bu animedeki en koca yürekli kişi kimdir diye sorarsanız, bence bunun cevabı ne Kuroko ne Kagami ne de başka biridir. Benim cevabım Teppei Kiyoshi olur.
Ryouta Kise: Mucize beşlinin animede ilk gözüken elemanı Ryouta Kise. Beşli içinde basketbola en geç başlayanı ve en tecrübesiz olanı da kendisi. Bana kalırsa ilk andan beri diğer dördünün yarı tanrı havalarının aksine en rahat ve en sallamaz olanı da kendisidir. Kazanma hırsı var ama sağa sola da pek atar yapmaz. Eğlencelidir, geyiktir, büyüklerine saygılıdır. Aynı zaman da modellik yapar. Kuroko' nun bahsettiği konuyu ilk kavrayan da kendisi oluyor zannımca. Kuroko no Basket' te ki en favori karakterimdir Kiseciğim. (şuraya bir kalp çizdim kendim için. Böyle çizmeseydiniz napayım!!) Geyik bir yana beni esasen Aomine vs Kise maçı etkilemiştir. Çok severim kendisini.........
Kise vs Aomine sahnelerini anmışken o zaman bunun yeridir: " Sessen "
Shintarou Midorima: Eğer sırayı karıştırmıyorsam, Kiseciğimden hemen sonra görülen mucize beşli elemanı. Diğerleri gibi altyapısının mükemmelliğine ek olarak inanılmaz bir şutördür kendisi. Ukala ve kendini beğenmiş görünür. Batıl inançlıdır, burçlara çok inanır. Değişik, zaman zaman gıcık ama esasında eğlencelidir. Aslında onu eğlenceli yapan lise takımındaki takım arkadaşı Takao'dur.
Bu arada bu gıcık gıcık konuşan ses
Ono Daisuke' ye ait.
Aomine Daiki: Mucize nesil elemanı. Beni yenebilecek tek kişi yine benim felsefesine zamanla sahip olmuş, öyle bir dereceye gelmiş ki artık oyunu seviyor mu yoksa sıkılıyor mu belli değil. ( Nedenlerini saklıyorum bu noktada ) Öyle bir potansiyel var ki elemanda tarif etmem mümkün değil. Başlarda çok sinir bozucu, sert gözüküyor ama özünde iyi insan. Basketbolu da seviyor. İzlemesi keyifli. Bu arada seiiyusu Junichi Suwabe yani misal
07- Ghost - Frau. Bu da bir artı :)
Murasakibara Atsushi: Mucize nesilin bir elemanı olan kendisi bir dev olmak ile birlikte abur cubura olan düşkünlüğü ve inanılmaz miskinliği ile gönülleri kazanmakta. Bu çocuğun durumu da zor şimdi. Herkese yukarıdan bakmak zor olmalı :P Bu da başlarda korkunç ya da sinir bozucu idi ama özellikle maçta beklenmeyecek şekilde Himuro Tatsuya için yaptığı bir güzellik var o noktada kalpleri kazanıyor bence. Bu arada saçları topluyken daha karizmatik görünüyor. Seiyuusu Kenichi Suzumura' nın da hakkını yememek lazım. (
Gintama / Okita Sougo)
Imayoshi Shoichi: Bu elaman Aomine' nin oynadığı takımın kapTanı. İfadeleri, planlaması vss... ile karakteri çok sevmekle birlikte seeiyusu Nakai Kazuya olduğu için kendisine ayrıca değinmek istedim. (
ao no exorcist /Suguro Ryuuji -
gintama / Hijikata ve daha bir sürü) Aslında çok eğlenceli eleman.
Tüm bu karakterler, saha içinde birbirlerini oyun anlamında kırıp geçirebilir, dışarıda sinir bozucu ergenler olarak davranabilirler, birilerine hezimetler yaşatabilirler ama esasında hepsi basketbol oynamaktadır ve bu çizgiyi aşmazlar. Bu istisnayı bozan, düzgün oynamayıp başka bir mantık kullanan tek bir kişi ve ne yazık ki onun takımı var; Makoto Hanamiya. Bu da Teppei gibi, dağınık olarak oynadıkları için, mucize beşli kadar isim yapamamış kişilerden ama bu eleman yüz karası. Serinin net olarak en itici karakteri. Bu itici, bunun dediklerini yapanlar, uygulayanlar daha itici.
Mucize beşlinin o meşhur Akashi' sini iki sezon boyunca iş başında görmüyoruz. İkinci sezonda bir ara çıkıyor onda da değişik makas oyunlarıyla noluyoruz dedirtiyor, o kadar. Üçüncü sezonda ortaya çıkar herhalde.
Daha çok karakter var... Özellikle şu anda diğer takımların kaptanlarına, oyuncularına, senpailerine haksızlık yaptığımı düşünüyorum, çünkü onların da seride özellikle bu beşlinin elemanlarının üzerinde etkileri var .
Animenin açılış ve kapanış parçaları da anime ile oldukça uyumlu.
İlk sezonun açılış parçalarından: GRANRODEO - "Can Do"
İlk sezonun açılış parçalarından: GRANRODEO - "RIMFIRE"
İkinci sezonun kapanış parçalarından OLDCODEX - "walk"
İkinci sezonun kapanış parçalarından "Fantastic Tune" ' u Tetsuya' nın seiyuusu Kensho Ono seslendiriyor.
Ben Kuroko no Basket' i izlerken çok eğlendim. Üçüncü sezon tamamlansın diye bakıyorum. Karakterleri, hikayesi, olayları, eğlencesi, müzikleri ile güzel anime.