Taşınırken izlenebilen diziler serisinin ikinci bölümüyle karşınızdayım tekrar. Bu 20 bölümlük K-Drama da esasında müzik üzerine kurulu, izlemesi keyifli dizilerden bir tanesi.
Bunu seçme nedenlerimden bir tanesi Monstar' ın üzerine iyi gideceğini düşünmem, ikincisi ise Im Ju Hwan faktörüydü.
Konusu için kısaca üniversitenin müzikal bölümünde bir araya gelen, farklı geçmişlere ve hikayelere sahip öğrencilerin hayatından bir kesit diyeyim. İzlerken Bigbang Daesung'u görünce de şaşırdım.
Bu diziyi beğendim ben ve bunun için pek çok sebebim var ama öncelikle karakterler üzerinden söylemek istediklerim var.
Jang Jae Hun (Im Ju Hwan ): Im Ju Hwan ' ın oyunculuğunu beğeniyorum ben nedense. Bu nedenle onun olması diziyi tercih etmemdeki nedenlerden bir tanesiydi. What's Up?' da beklentimi boşa çıkarmadı.
Jang Jae Hun, yoksul bir aileden gelen, sokaklarda serserilik yapan, bu esnada oyunculuk yeteneğini de konuşturan bir elemanken, bir gece neden olduğu bir olay hayata bakışını değiştirir. Bir süre sonra rastgele seçtiği bu okulun sınavlarını geçer ve okul hayatı başlar.
Park Tae Hee (Kim Ji Won): İşte her dizide olması gereken, saf, hafif çatlak, insanların yardımına muhtaç, hatta aptal, şanslı, masum ama yetenekli kız modeli. Çok ağlıyor dizide bu da bir gerçek! Zaman zaman aptallıklarıyla çok sinir bozucu da oluyor ama bir farkı var. Etrafındaki insanları çok dertlendirdiğinin farkında, hatta bunu bilerek yaptığını itiraf edecek şuur seviyesine ulaşıyor. İnsanlar da bunu çatır çatır yüzüne söylüyor. Yani belli bir noktaya kadar endişeleniyorlar ama kimse bir noktadan sonra "aman da Tae Hee" diye etrafında pervane olmuyor. (dizinin güzel noktalarından biri) Yer yön özürünü anlayabiliyorum, ben de aynı dertten muzdaribim ama bir yere kadar.
Bu arada Park Tae Hee & Kim Byung Gun' un bir parçası var ki zaman zaman fon müziği olarak kullanılıyor, ost' un en güzel parçalarından bir tanesi benim için.
(İşte o parça)
Oh Doo Ri (Im Joo Eun) : Benim açımdan dizinin en sağlam ve güçlü karakteri olabilir Oh Doo Ri. Hayata bakış açısı, annesi ile ilişkisi, hayat felsefesi, aşkı... Aşık ama ne cıvık kız modeline dönüyor, ne sınırları aşıyor, ne dramatize ediyor, ne başkalarına sıkıntı veriyor. (dizinin güzel noktalarından ikincisi). Böyle olunca Oh Doo Ri ve aşık olduğu adam arasındaki bölümleri izlemek ızdırap vermiyor aksine keyifli oluyor. Ayrıca "What's Up" bilindiği gibi aynı zamanda bir "4nonblondes" parçası. Kendisi bunu da dizi içinde sürpriz katılımcılarla icra ediyor. Oh Doo Ri reyiz kısaca :)
Kim Byung Gun (Jo Jung Suk): Kim Byung Gun dizide Ha Do Sung birlikte yer alan en büyük loser'lardan bir tanesi. Zaman zaman sinir bozucu bir karakter yapısına sahip olsa da, hayalini gerçekleştirebilmek için yaptıkları göz ardı edilemez. Jo Jung Suk' un performansı da göz doldurucu. Kendisinden dinlenilen "those magic changes" de çok eğenceli.
Ha Do Sung (Kang Dae Sung) : Ha Do Sung, dizinin eziği. Eun Chae Young' ın dediği gibi gırtlağı sıkılasıcalardan. Yeteneğine çöp muamelesi yapanlardan. Gerçi çocuğun bu şekilde saklanarak yaşamak için ağır sebepleri var. ( söylemeden geçemeyeceğim, annesi tam bir felaket) Daesung' un zaman zaman yapay kaldığı hissedilebiliyor - müzikalite olarak lafım yok - Deneyimli bir aktör ile ana dalı müzik olan ve deneyimi bulunmayan Dae Sung' u karşılaştırmak gibi bir amacım yok zaten elma ile armudu karşılaştırmak olmaz ancak derdimi anlatabilmek adına Jo Jung Suk ne kadar doğal ve itici olmadan Kim Byung Gun' u canlandırması gibi Daesung' un da belli mizansenlerde biraz daha doğal olmasını dileyebilirdik. Kötü mü? Değil ama daha iyisini istemek kötü bir şey değil :) Bu arada dizinin güzel noktalarından bir tanesi, çoğunluğun oyuncu kökenli olmasından kaynaklı olarak castın kimyası iyi olduğu için Daesung sahnelerde yalnız bırakılmamış ve sahneler akıllıca dengelenmiş böylece kimse batmıyor. Daesung' un Lunatic' ini de bol bol dinlemek mümkün. Ayrıca Ha Do Sung gönül insanıdır. Pek efendi, pek masum, pek bir saf.
(Daeusung/Lunatic)
DAESUNG_LUNATIC_What's Up OST paylaşan: linunrata
Eun Chae Young (Jang Hee Jin): Tabii ki okula kayıt olan bir tane star gerekliydi, o da Chae Young oluyor ama dönüşmüyor, güzel olan noktalardan bir diğeri. Kendi arayışında, çoğu zaman haklı olarak. Zor bir hayat. Özünde kötü mü, değil? Biraz haksızlık ediliyor kendisine ya da kendisini anlamak mümkün. Sunwoo Young' nun Che Young' a verdiği öğüt gerçekçi değil mi? " İyi tarafa geçmek zorunda değilsin. özünde iyisin ama iyi tarafa geçersen bu hiç eğlenceli olmaz. Hayattan keyif al." Şu kadın da yolunu buldu ya buna sevindim.
Sunwoo Young(Oh Man Seok ) İşte okulun hayattan geçmiş, çatlak hocası. Dizideki en sevdiğim karakter olabilir, kim bilir? İzlerken çok eğlendim zaman zaman duygulandım. Dizinin dinamolarından bir tanesi.
Yang Soo Jung (Kim Mi Kyung): Son bölümlere kadar nereden hatırlıyorum bu kadını diye kendime sordum. Sonra duvara tekme attığı bir sahne vardı o noktada aydınlandım. Tamra Island' dan hatırladığımı anladım. Bana kalırsa arka planı, beklentileri, hayal kırıklıkları, amatörlükle profesyonelliği karıştırmaya başlaması, başarısızlığı vs.. nedenlerle önemli karakterlerden bir tanesi. Sunwoo Young ile diyalogları eğlendirici zaman zaman hüzünlü.
Daha pek çok karakter var. Mesela dedektif eleman sert görünür ama gönül insanıdır. Jang Jae Hun' un annesi polislere; "İstiyorsanız beni içeri alın, üzerime biber gazı sıkar, işkence eder, rahatlarsınız " diyerek diziye damgasını vurur.
Neden beğendim bu diziyi?
Şimdi 20 bölüm ama göz korkutmasın. Normalden daha mı kısa bölümler ya da akıyor mu bilemiyorum? Tamam ara sıra bazı sahneler fazla uzuyor ama bu durum sıkıntı yaratmıyor.
Karakterler doğal. Hiç biri mükemmel bir aydınlanmaya ulaşmıyor, sadece hayatlarından bir kesit sunuluyor ama büyüyorlar bir şekilde. İlişkileri de normal. Ne "senin için ölürüm kanka" modundalar ne de birbirlerini görmezden geliyorlar. Dizinin özündeki ortak bir üretim içine girmek fikri onları bir şekilde buluşturuyor. Bununla birlikte oyunculuklar iyi.
Konu güzel ilerliyor. İlk bölüm bir sahne ile başlıyor, insan "noluyor, reklamlar da mıyız?" diyor ama son bölümde bu sahne bir yere bağlanıyor. Ben bu sahneyi ve arkadaki parçayı çok beğendim.
(Les Choristes - Voir Sur Ton Chemin)
İnanılmaz ama gerçek; aşk üçgeni yok! Ağlamak istiyorum, gerçekten yok. Tae Hee diye ağlayıp, kapışan, etrafındakileri görmezden gelen iki erkek yok. Olay daha normal. (belli açılardan). Çocuklar arasındaki dostluk daha doğal ve insani.
Dizinin altında üç tane olay örgüsü var. Birincisi gençlerin toplu olarak hayatları. Diğer ikisi aslında ciddi anlamda dramatik. Ne olduklarını söylemeyeceğim ama manyak bir dramatizasyona açık. Dizide bu dengede tutuluyor. Arka plan üzücü ama izleyeni salya sümük ağlatmaya oynamamışlar, çeşitlendirmişler, espriler eklemişler vs.. sonuçta insanlara dram izletmekten uzak durmayı başarmışlar.
Amatör/profesyonel tanımlarına güzel bakış açıları var. Yaptığından zevk almak önemli ama diğer taraftan para kazanmakta önemli. Sanat, seyirci gelip beğendiğinde mi sanat? Yatırım yoksa sanat yapabilir misin? (gerçi tüketim noktası bir öğe olarak alınmamış gibi) ...
Bana kalırsa amatör ruh iyidir :))
Her bölümün sonuna yerleştirilmiş karakterlerin geçmişine dair bölümcükler de güzel bir fikir olmuş.
Dizide bir nokta var, ilk anda insanı biraz rahatsız ediyor. O da çok vurucu sahnelerin olmaması. Aslında var ama alışmışız bir "battle" oluyorsa mucizeler yaratılacak, muhteşem prodüksiyonlar ortaya çıkacak diye. Performanslar yine göz doldurucu ama bu sadelik ilk anda noluyoruz dedirtiyor. İlerledikçe bu rahatsızlık hissi ortadan kalkıyor çünkü esasında anlatılan daha başka bir nokta; o performansın arka planı, topluca üretmek, yaratıcılık, imkanlar dahilinde ortaya bir şey koyabilmek ve eğlenmek, kendini bulmak... Son bölümde bu çok daha net izleyene ulaşacaktır zaten. Bu noktada türdeşlerinden daha farklı bir bakış açısına sahip ve bu nedenle diziyi farklı bir yere koymak lazım sanki.
Ve kırmızılı hayalet ya da herkesin kendine göre anlamlandırabileceği varlık. Dizinin ana karakteri sensin bence :)
İzlemeye değer bir dizi, ostu güzel hele ending theme var ki...
(işte ne olduğunu bilemediğim o güzelim kapanış parçası, bir kulak verin bence)
Not: Manager Oh, yumurta gibi adam... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder