29 Nisan 2012 Pazar

Officer Of The Year: Chae - Po - Wang



Officer Of The Year, 2011 Lim Chan-ik yapımı bir Güney Kore filmi. Şu cümleyi yazarken aklım birden  "ohooo daha bu senenin filmiymiş"  diyerek hala 2012' ye geçiş yapamadığını da bana  kanıtlamış oldu.
Joong- Hoon Park, Seon-gyun Lee, Sung min Lee gibi isimleri barındıran bence genel anlamda keyifli ve izlenmeye değer bir film.

Seul' de birbirine yakın iki bölge olan Mapo ve Seodaemun ekipleri birbiriyle kıyaslanmaktadır. Bir de emniyetin uygulamaya başladığı puanlama sistemine göre başarı uygulaması nedeniyle iki bölge arasındaki ilişkiler son zamanlarda daha da gerilmiştir. Sistem bir nevi kredi kartı bonusları gibi. Sallıyorum; organize bir çeteyi yakaladın bonus 10 puan, sıradan bir hırsızı yakaladın bonus 2 puan. Bu sistemin en altında ise tecavüz zanlıları yer almakta. Hal böyle olunca tüm ekipler yüksek puanlı işlerin peşinde koşmakta. Bir de teşkilat içinde alaylı-okullu ayrımı olunca rekabet son seviyede.

İki bölgeden iki ekip ortamı ve şehri bir süreden beri huzursuz eden seri tecavüz vakasını incelemek için birlikte çalışmakla görevlendirilir. Sonuç fiyasko olur ve suçluya bir türlü ulaşamazlar. Bu arada yılın memuru yarışması da başlamıştır. İki ekibin en üstteki amirleri bu fiyasko üzerine uzlaşmaya varınca olan ekip şeflerine olur ve deyim yerindeyse başka görevlere sürülürler. Bu süre içinde bu olaylar devam edince bunun üzerine  kendilerine gelerek neden polis olduklarını sorgulamaya başlayarak  bir aydınlanmaya ulaşmaya çalışırlar ve iki  şef birleşerek tekrar zanlının peşine düşerler.

Oyunculuk başarılı, kurguyu da güzel kotarmışlar. Sonuç olarak çoğu Kore filminde görülen o ince mizahı  - ayrıca mizahın ardındaki acı gerçekleri - içinde barındıran seyirlik bir film olmuş.

28 Nisan 2012 Cumartesi

Bleach: Renji Abarai



Bleach adlı animenin en gözde karakterlerinden bir tanesidir sanırım Abarai oğlan...

Uzun saçları, dövmeleri, konuşma tarzı ve bitmeyen enerjisiyle eğlenceli bir karakter.

Zabimaru diye diye Zabimaru' yu kafalarımıza yerleştiren kişi...

Seride ilk görüldüğü an kim bu dallama dediğimi hatırlarım.



Soul Society' i arc da saygıyı hak etmiştir kendisi. Ichigo vs Renji bölümü gözlerimin dolmasına sebep olmuştur. Gerçi gözlerim içinde bulunduğum başka bir nedenden dolayı da dolmuş olabilir, emin değilim :P

İlerleyen bölümlerde Ichigo' nun dostu oluverir. Gerçi garibime çoğu zaman etrafındakiler şapalak oğlan gibi davranırlar ama Renji Abarai bunu takmaz. Ichigo gibi kafa biraz az çalışır.

Etrafındakilere iyiliği çoktur... seveni de boldur.



Byakuya ile ilişkisi göz doldurur.

Kido konusunda komiktir. Bankai' ye ulaşmış nadir yardımcı kaptanlardandır...

Zanpaktousu ile zaman zaman zor dönemler geçirse de hep birlikte oldukça eğlencelidirler.

Beni bu kadar yüzeysel bir yazya itmiştir sonuçta.

Abarai Renji sevilmez mi?





25 Nisan 2012 Çarşamba

23 Nisan Neşe Doluyor İnsan...


Evet bir 23 Nisan daha geçmişken biraz gecikmeli de olsa 23 Nisan kutlamaları çerçevesinde geçmişi anmak lazım. Bu sene Moero! Top Striker ile bu kutlamaları gerçekleştiriyorum.

Tsubasa'dan sonra bu konuda benim için gelen anime budur. (üçüncü sırada yer alanı başka bir vesile ile ileriki tarihlerde paylaşırım belki) Daha ilkokul semalarında iken televizyon kanalında sabah 10. 00 da yayınlanan bu anime - daha o zaman anime olduğunu bilmiyorduk - nedeniyle sadece ben değil tüm mahallede yaşayan yaşıtlarım  kız - erkek farketmeksizin yazın sıcağında yataklarımızı terk ederek televizyon başında toplanır akşamüstleri de sokağa indiğimizde kritiğini yapardık. Başka şey olsa kalkmam hele şimdi tatilde kalk diyecekler bir kung fu ustası inceliğiyle ağızlarına iki tane çarpar geri yatar uykuma devam ederim.  O zamanlar çocukluk işte...

Top peşindeki  Benjamin oğlan ve takımının maceraları  ile birlikte ve yazdığı kız-  Benjamin' in aşık olduğu kız balerindi yanlış hatırlamıyorsam - ve Benjamin'e aşık olan diğer kız arasındaki aşk üçgeni de kritik saatlerinde yer tutardı.

Bu açılış  23 Nisan vesilesi ile benimle aynı kaderi paylaşmış tüm Benjamincilere gelsin...



Ben şimdi elimde mendille nostalji gözyaşlarımı dökerek bir yandan da çiçekleri sulayayım diyeceğim ama çiçek falan yok civarda tabii...

20 Nisan 2012 Cuma

Just Call Me Nobody: Da Xiao Jiang Hu



2010 yapımı Yen-Ping Chu' nun elinden çıkma bu Çin filmine başlarken zaten pek bir beklentim yoktu ancak izledikçe ilk kez beklenti konusunda haklı çıktığımı hissettim.

Komedi/ martial art tarzında olan bu filmin iyi olarak adlandırılabilecek bir iki  noktası varsa müzikleri ve filmde arz-ı endam eden Kelly Lin' dir o da oyunculuğundan ziyade güzelliğinden.

Kendi halinde bir ayakkabıcı olan elemanımız (Xiao Shen Yang) resimli kitaplara hadi diyelim wu xia tarzı manhualara meraklıdır ancak kung fudan pek çakmaz. Günün birinde Lady Moon ile tanışır. Sonra onun peşinden gider. Tesadüfler tesadüfleri izler...

Film içinde çeşitli göndermeler mevcut ve bunlarla izleyeni eğlendirmek planlanmış ancak iş öyle yürümüyor. Teknede adam ilk anda "may the force be with you" dediğinde (gerçekten dedi ) hahaha demiştim hatta resimli kitapta Yoda' yı görünce de eğlenmiştim ama ilerleyen bölümlerde lazer kılıçları, star wars main theme' in değiştirilmiş hali, Pandora (Stephen Chow) vss... esprileri pek bir işe yaramıyor. Bunun en önemli nedeni de kurgunun beter olması ve sadece birbirine bağlanmış espriler ile yaratılmaya çalışılmış, montajlanmış esprilerle ilerlemeye çalışan  bir yapım olması. Sonuç olarak bana kalırsa  temeli bir şeye oturtulmamış bir örgüsü olmayan  bir film olmaktan öteye geçememiş.

Aksiyon sahneleri ve koreografilerindeki abartılar da artık her şey birbirini tekrarlamaya başladığından etkileyici olmaktan ya da heyecan yaratmaktan  uzak.

Tayvanlı şarkıcı Bobby Chen'in bu parçası da filmde kullanılmış. Parça bana kalırsa güzel.




Bu klibin filmle ilgisi yok, öncelikle bunu belirteyim ve ardından ekleyeyim bu klibe gıcık oldum ben. Özellikle klipteki oğlana uyuz oldum. Kafasını alıp akordeona sıkıştırmak geliyor içimden.

Filmde en şeker şey olarak ayakkabıcının küçüklüğünü şeçiyorum. Sevimli velet.

Ayrıca manhua meraklısı çocuğa da kıyamam... Sevimli bir velet daha.

Filmin tema parçası...Eğlenceli...




Eric Tsang' ın makyajını başarılı buldum zira o olduğunu anlamam biraz vakit aldı.

Pek çok filme yapılan göndermelerin amaçsızca uçuştuğu ancak senaryonun ve gidişatın bir yön eylemi  olmadığı  filmde bu esprilerden ziyade ayakkabıcı ve Lady Moon' un yemek yaptığı dramatik sahne ( film boyunca  böyle bir örgü olmadığı için) daha etkileyici kalıyor.

Bu da filmin kapanış parçası. Sevdim ben bunu...




Böyle bir tarz ya da film aranıyorsa hala Stephen Chow filmleri bu derde deva... Akıllıca kurgulanmış, klişenin dibine vurup sağa sola gönderme yaparken ince ve zekice esprilerle dolu filmler için bu adamın filmlerine başvurunuz.

Parça parça eğlenmek mümkün filmde misal başta annenin çocuğa ingilizce öğrettiği sahneler gibi ancak bir bütün olarak bakıldığında elde izleenecek başka bir film yoksa ve  insan film film diye kıvrananıyorsa  önerebilirim sadece nacizane ben...

15 Nisan 2012 Pazar

MOBILE SUIT GUNDAM 00: Birinci Sezon...





Bu seriye başlamam dan dun oldu. Animeye kapılmam da... Çok mu muhteşem bilemiyorum nesnel açıdan ancak konusu, karakterleri, aksiyonu, içinde barındırdığı ikilemleri ve çelişkileri, çizimleri ve müzikleri itibariyle sardım feci şekilde... Eksikleri yok mu? Var ama dediğim gibi bu seriye nedensizce öznel bakmayı tercih edeceğim.

İlk sezon üzerine çok bir şey yazmayacağım aksi takdirde izlemeyenler için can acıtıcı olacak. Dünya üzerinde savaşı silmek adına güç kullanan ( yani gücü güçle, savaşı savaşla ortadan kaldıracağını iddia eden bir grup) Celestial Being' in ortaya çıkışı ile olaylar başlıyor. Dediğim gibi kurgu içindeki ikilemler çok özgün ya da ilk kez ortaya konan durumlar olmasa bile bir kaç farklı yönden gelerek birbirlerini tamamlıyor sayılır.

Açılış parçası L' arc en Ciel olunca bir de gözlerim doldu :P Doğruyu söylemek gerekirse uzun zamandır ne Laruku ne de The Brilliant Green dinlemiştim. Bir anda eski arkadaşlarımı bulmuş gibi hissettim kendimi.

İlk açılış: L' arc en Ciel "Daybreak's Bell"



(Şimdi şöyle bir açılışa sahip bir animeden daha azı beklenebilir mi? )

İkinci açılış: The Brilliant Green "Ash Like Snow"



Bazı şeyleri güzel resmettiği düşüncesindeyim bu ilk sezonun. Ayrıca bir noktada isyanım var ama bunu seslendirmeyeceğim :)




( Setsuna' ya süt ısmarlayan Lockon, sen bir tanesin... )



The Back Horn' un bana kalırsa harika kapanış parçası "Wana"






İkinci kapanış Stephanie "Friends". Nacizane ben Wana 25 bölüm kullanılsın isterdim ama ne yazık ki yapımcılar bana sormadılar :P



Her ne kadar bana sormamış olsalar da Mobile Suit Gundam 00 ' ın bu 25 bölümlük ilk sezonunu çok sevdim ben.

14 Nisan 2012 Cumartesi

My Girlfriend is an Agent: Chilgeup gongmuwon

2009 yapımı bu Güney Kore filmi sıradan ama eğlenceliymiş. Kafamın kaldıracağı ne izlesem konulu lotomdan Kim Ha-Neul, Kang Ji-Hwan' lı bu film çıkıverdi.

Birbirlerine yalan söyleyen bir çift ve bunların işleriyle ilgili bol bağırtılı, yanlış anlaşılmalı, geyik bir film.

Jet ski üzerinden sıçrayarak takla ile sürat motoruna atlamak, eskrim esnasında vals yapmak, ata binmek gibi aksiyonların yer aldığı bu filmde, Ahn Soo Ji' nin 3 yıldır görmediği erkek arkadaşını erkekler tuvaletinde tanıması bambaşka bir konudur. Ayrıca bu filmde anlıyoruz ki çift kimlikle yaşamak kolay bir konu iken gidip ajan olmak falan da sadece isteğe bağlı.

Kafayı yaslayıp hiç bir şey düşünmeden izlenebileceklerden...

12 Nisan 2012 Perşembe

X-JAPAN: Tears ve The Trax



X - Japan hakkında kim ne diyebilir ki? Japonya' dan çıkmış, kendisinden sonra tabiri caizse bir akım yaratmış ve herşeyden öte arkalarında bir sürü eskimeyen albüm ve çalışma bırakmış bu grup için hala bık bık edenler varsa - zevkler mevzusu değişir ancak şu klişe noktaya getirenlerden bahsediyorum - kendilerini Krauser' e emanet ediyorum. (alakaya gel ahali)

Her neyse X-Japan üzerinde uzun uzun yazmaya gerek yok. En güzeli dinlemek...

Efendim X - Japan' ın Tears' ı, her dinlediğimde beni ilk kez dinliyormuşum gibi etkileyen bu parçası için buyuralım önce;




Bu güzellikten sonra Kore' ye dönelim. SM' in Rock kategorisi kontenjanında yer alan The Trax ne alaka diyenler için devam edelim; 2004 yıllarında ortaya çıkan bu grup kendi çalışmalarına konsantre olurken aynı zamanda SM çatısı altında bulunmasından ötürü diğer SM grupları ile birlikte de çeşitli çalışmalarda görülebilir.





Yoshiki ile de uzaktan bağları bulunan bu grubun Tears' ı yorumlaması çok şaşılacak bir şey değil tabii. The Trax mevzusuna da burada üzerine ileride üşengeçlikten ölmediğim bir zaman daha detaylı bir yazı yazmak üzere son verirken kendilerinin Tears' ı için buradan buyuruyoruz.




Bugün buyrun kelimesi ve kullanımlarına takıntılıyım.

11 Nisan 2012 Çarşamba

BLEACH: UVERworld ve Mai Hoshimura



Uzun bir aradan sonra Bleach' e geri dönmenin verdiği sevinç, 366' ya yani şimdilik sona az bir adımımın kalmasının verdiği tanımlanamayan duygu ve hala Orihime ahtapotunun ölmemesinin verdiği hüzün gibi duyguları bir anda yaşamaktayım...

Mikserde karmaşa yaratırken geriye dönerek yavaştan güzel anıları yad etme zamanı gelmişti artık. - en azından hazır gebeşlikten ölmüyorken şu anda elimin gittiği yere kadar değineyim : P -

İşte henüz daha Bleach' in ilk bölümlerinde hangimiz Uverworld' ün D- Technolife' ıyla coşmadık ki? Seri tabii o zamanlar henüz açılmamış bir gizem öyle bir zamana gelen bu bölümlere çok iyi gelmişti bu parça.

5 kişilik J- Rock grubu Uverworld yapacağını yapmıştı. Gerçi grubun kayda değer daha pek çok parçası var ama bleach nedeniyle bunun yeri başka.



Mai Hoshimura' nın "Sakura Biyori"si de en güzel Bleach kapanışlarından biridir gözümde.





Ichigo oğlan oraya buraya dalmayı ihmal etmezken aynı zamanda Bleach Beat Collection'lar için şarkı söylemeyi de ihmal etmedi sağolsun. Ahahah hala Ishida ile birlikte Menos Grande ile karşılaştıkları anda Menos Grande' yi indirmek için kafasında hazırladığı dahice plan gözlerimin önünden gitmez :)

Bleach Beat Collection' dan "My Blade, As My Pride"

8 Nisan 2012 Pazar

Girugamesh (ギルガメッシュ):Kowareteiku Sekai



Aslında başka yazılar eklemeyi planlamıştım ancak son günlerde hiç keyfim yok. O nedenle Girugamesh' in Kowareteiku Sekai' sinin durumu yansıtabileceğini düşündüm.

Girugamesh ya da ギルガメッシュ 2003 yılında visual kei sahnesinden adımını atan şu zamana kadar da kendi tarzını oturtan 4 kişilik j Rock gruplarından bir tanesi.
13's Reborn, girugamesh ve music ilk üç albümleri olmakla birlikte benim de favorilerim.

Bu parçaları da ayrıca güzel...



(http://www.youtube.com/watch?v=RiWPBkJ1VzU)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...