28 Mart 2010 Pazar

KLİP YORUMU: Vidoll ve 3+1


Herbo, Mikkirabu ve Fanmin' in Phantasmagoria ve Kisaki Project' e el atmışken Vidoll' e de sarmaları kaçınılmazdı ve o gün geldi çattı. Üstüne üstlük gittiler birde en ortalama parçaları ve klibine el attılar ya hadi neyse... Yinede Herbo ve Mikkirabu' ya bu klip seçimlerinden dolayı şaşırmadım değil. Bu arada Fanmin' in Jui' ye zeytin gözlüm diye nameler okuması bir yana hala elemanı ayırt edemiyor oluşu ve her gördüğünde "bu kim? Çok güzelmiş" demesi de oldukça ilginç mevzulardan biri. Diğer bir nokta da With Mickey' nin tekrar ortama katılmış olması ve sadece sonunda yorum yapması oldu. Gölge gibi birşey oldu bu eleman bir bakıyoruz var bir bakıyoruz yok. Büyük bir Jui sempatizanı olduğunu düşünüyorum ama With Mickey bu, gizemli bir kişilik...

Neyse üçlünün (pardon 4 lüler bu sefer) yorumlarından ve incelemelerinden önce Vidoll' e değinelim. Undercode kökenli Vidoll sevdiğim ve dinlediğim bir visual kei grubu olmasının yanında major olmasına istinaden müzikal anlamda düşüş yaşadığına inandığım bir grup aynı zamanda. Son albümlerini dinlemediğim için şu anda fazla atıp tutmayayım belki beni ters köşeye yatırırlar.

Grup kadrosu şu şekilde; (bir anda maç kadrosu veriyormuş gibi hissettim kendimi)

Vokal: Jui
Bass: Rame
Davul: Tero
Gitar: Shun
Gitar: Giru

Buyrunuz Vidoll Cryptic Tokyo ve bizimkilerin yorumları;

*************************************************************************************





Mikkirabu: İyice popa sarmış Vidoru ha...
Fanmin: Bir sırlı dünyaya daha başladık. Eleman güzelmiş. Kim bu?
Mikkirabu: Jui... Burada Japon toplumunun kanayan yaralarına parmak basılmış.
Fanmin:Chikanlığa...
Mikkirabu: Yok, fotoğraf makinası fetişi.
Herbo: Ya bu kıyafetlere bu parça yakışmış mı şimdi?
Mikkirabu: Hakkaten ha, Kat tun olmuşlar ...
Herbo:Sen de mi Jui?
Mikkirabu:Resmen pop işte
Herbo: Mikrofon yalamalar falan...Visual Kei in kanayan yarası bu işte
Fanmin: Bu liseli Japonların etekleri neden bu kadar kısadır onu anlamam bende
Mikkirabu:Fetiş işte o da. Liseli kız fetişi.
Fanmin: Evet işte bir sırlı dünya daha. Kız intihar ediyor.
Mikkirabu:Çarpık bacaklıyım diyedir.
Fanmin:Bak ışınlandı.
Herbo:Gitti kamera.
Fanmin:Elemanda mikrofon direğini güzel elledi ha...Kabloyuda güzel ısırıyor.
Herbo:Daral geldi Jui' ye
Fanmin: Ben bundan korktum.
Herbo:Soyunuyor...
Mikkirabu:Jui niye sarılıyorsun kıza oğlum...
Herbo:Ayrıl !!
Fanmin:Hentai işte. Kurtardı kız.
Herbo:Yaratıcılıktan ölmüşler gerçekten.
Mikkirabu:Klibin teması: Japon toplumunun acınası hali.
Fanmin: Yetişti kurtardı kızı. Japon STV si bunlar.
Mikkirabu:Klibin sonucu: Sen de mi hentai sin Jui?
Fanmin:Hayır sen de mi hızırsın?

Mikkirabu: Şarkı 4 resmen pop olmuş ayıp, klip 5. Bir puan fazlayı Jui' nin yine üzerindekileri çıkarma eğilimine verdim.

Herbo: Parça 4, sıkıcı. Klip 4, ben de bu eğilime puan verecektim ama sondaki hareketi nedeniyle puan kırdım.

With Mickey: Klibin çekildiği alan ve klipte oynayanlar da güzeldi.Güzelim Japonya' dan güzel insanları görmek güzel ama kız uçup melek olsa daha güzel olurdu. Şarkı da fena değil o nedenle şarkı 7, klip 7

Fanmin: İlk anda sırlı dünyaya yine girdik ama eleman güzel soyunuyor falan biraz heyecanlandırdı sonundada hentai çıktı, mikrofon direklerini elledi, kabloları ısırdı hoşuma gitmedi klip 3 parça 4


*************************************************************************************

Sonra hiçbir şey olmamış gibi dağıldılar ancak Fanmin eline bir tane Jui fotoğrafı almış ona bakıp duruyordu. - odasına poster yaptığından kuşkulanıyoruz -



http://www.youtube.com/watch?v=ZZARjh3IkEw

25 Mart 2010 Perşembe

SHADOWLESS SWORD: Gerçekten Shadowless...



2005 yapımı Güney Kore filmi. Yönetmeni Kim Young-jun olup ,Yoon So-Yi, Lee Seo-jin, Shin Hyeon-jun gibi bir kadroyu barındırmakta.

Öncelikle söylemem gereken şey izlemeyi heyecanla beklediğim filmlerden biri oluşuydu. - Evet yıllardır itinayla bekliyordum -Konusu cezbedici gelmişti; sürgünde bir prens, zor durumda bir imparatorluk, onu kral olmaya ikna etmeye çalışan bir grup ve korumakla görevli bir kadın savaşçı ve kraliyet ailesinden geriye son kalan varis olan bu prensi öldürmeye çalışan bir kesim.

Bu kadar beklentiyi ya da heyecanlı bekleyiş sürecini karşıladı mı? Hayır, karşılamadığını rahatlıkla söyleyebilirim - ya gerçekten ben yaşlanıyorum, ya çok sıkıldım ya da beklentilerim tavan yapmış durumda ya neyse- . Neden kısmına girmeden önce total olarak hayal kırıklığı yaratsa da , parça parça incelendiğinde tatmin edici kısımlarının olduğunu da söylemem lazım.

Şimdi Balhae denilen İmparatorluk başkaları tarafından ele geçiriliyor falan - çok ayrıntıya girmeyeyim -, "Killer Blade Army" denilen bir oluşum var (Türkçesi katil bıçak ordusu) - bana bir anda Kung- Fu Hustle' ı anımsattı ya neyse - ve bu ordunun başında filmin kötü karakteri Gun Hwa-Pyung yer alıyor, - gizlice amacı Balhae İmparatorluğu' ndan intikam almak, tüm varisleri öldürmek ve kendi imparatorluğunu kurmak ama bu esnada bir yetkilinin emri altında çalışmakta - varisleri öldürüyor sonra öğreniyoruz ki geriye bir tek bizim prens kalmış o da uzak bir yerde sürgün olarak yaşamakta. KBA ile birlikte Balhae' nin önde gelenleri bu prensin başkente geri gelmesini ve soyu devam ettirip imparatorluğu koruması için en iyi savaşçılarını, önüne çıkanı yere seren aynı zamanda güzel bir kadın olan Yeon Soha' yı gönderirler. KBA nin amacı da prensi öldürmektir tabii.

Prensimiz sürgün ellerde ticarete atılmış başarıdan başarıya koşmakta olan Daejeonghyun' dur. Yeon Soha onu bulur, KBA dan kaçarlar amaçları Balhae' ye ulaşmaktır.

Sonunda bekliyoruz ki hani prens başa geçsin ortalığı dağıtsın falan, bu tarz beklentilerimiz var, yok değil. Yanlış! Film sadece bu yolculuğu anlatıyor o da etkileyicilikten uzak şekilde. Bazı flash backler hoş süprizler yapıyor orası ayrı. Yani kurgu bir derece belki ama senaryoda bir eksiklik var bariz şekilde... Ha tabi prens hafif bir evrim geçiriyor falan ama bunun bile nedenselliği net ortaya konamıyor. Bir de final çok ezik. Koskoca film boyunca kaç kaç finalde tamam ufak bir süpriz yap ama iki dakikada işi bitir.

Bunun dışında Yeon Soha güzel kadın ama filmde yer alan bir karakter daha var değinmem lazım o da Mae' dir (adını yanlış hatırlıyor olabilirim) . Bu kadın kişimiz Gun Hwa Pung' a yanık ve sadık - basitçe kötü tarafta - ara ara insanı gıcık etme potansiyeline sahip olmakla birlikte aslında çizgisi olan karakterdir. Ben bir savaşçıyım diyerek tutumunu ortaya koymuştur fakat maalesef şartlar kötü olduğu için kendini Gun Hwa Pung için feda etmiştir. Yazık olmuştur kendisine. Ayretten Yeon ile kapıştığı sahneler görüntü ve estetik olarak güzel sahneler ama koreografi de - koreografilerde genel anlamda - biraz sorun var bence, neyse..

Müzikler fena değil. Aksiyon sahneleri göze hitap eden şekilde, keyif verici, - ama koreografilerin akıcılığı konusunda emin değilim- Prens sinir bozucu, kötü adam karizmatik sayılabilir ama Mae daha karizma. Bir yol öyküsü diye alırsakta anlatım eksik ancak kendi içerisinde tutarlı bir yapıya sahip yine de izlenmemesi gereken bir film değil.Türün meraklılarının izlemek isteyeceği bir filmdir.

Bu arada erkeklerde sürmenin etkisi ve katkısı konulu bilimsel araştırmaya ön ayak olacak potansiyele sahip. Kendine yakıştıranlar sürme kullanabilir, estetiği arttırıcı bir yöntem. Ayrıca Jack Sparrow vari kötü adamcıklar görmek çok eğlenceli filmde, kendileri de eğlenceliydi.

Sonuç: Ben de uçmak istiyorummmm....

20 Mart 2010 Cumartesi

KLİP YORUMU:ZE: A ve Herbo, Mikkirabu ve Fanmin....


Herbo, Mikkirabu ve Fanmin' in içlerindeki araştırma azmine ve çalışma disiplinlerine hayran olmamak elde değil. Yine yeni yeni, mini mini, taze taze bir grupla çıkagelmişlerdi o gün. Grup yine Kore'den ve yine tanımadığım bir grup olmakla birlikte- söyleyebileceğim tek şey çok kalabalık oldukları - klibi incelemeye oturmadan önce gözlerinden parlayan keşif yıldızcıklarının çıkıyor olmasıydı.


ZE:A hakkında da biraz bilgi aktarmaya çalışayım, ayıp olmasın. Efendim grup 9 kişi imiş ama artık klonlama teknolojisi midir nedir gerçekten daha kalabalıklarmış gibi gözüküyor. Şimdi 9 tane ad sıralamayacağım buraya mazur görünüz. Ayrıca Children of Empire adı ile de biliniyorlarmış. (Bak bak!!) Çok yeni bir grup, 2010 tarihli.

Neyse şimdi bu yepyeni çocukların da bu üçlünün eline düşmesine üzülmedim değil ama arkadaşlarında belirli prensipleri ve araştırma- geliştirme-inceleme ruhu var, elden bir şey gelmiyor.

Buyrunuz üçlünün yorumlarına...

*************************************************************************************





Herbo:Mblaq ve mirotic öğeleri taşıyor bu klip
Mikkirabu: Evet hem de fena halde
Herbo:Kaç kişi bunlar ya?Evlatlarım bir durun sayacağım
Mikkirabu:Yalnız İngilizce haftanın günlerini sayıyoruz hadisesi yardı beni.
Fanmin:Sürü gibi bunlar. Kopyacılar ! Şalvar modası da var tahminimce Kore'de. Yoksa Joon danmı arak.
Mikkirabu:Daha orijinal birşeyle çıksalarmış keşke.
Fanmin:Evet Mısır hiyegrofi dansları da ediyorlar!!
Mikkirabu: Kaç kişi bunlar ya? Sayamadım ben de
Fanmin:Oha Boa ' dan bile araklamışlar. O alevler yükseliyor ya.
Mikkirabu:Bu çocukları harcamışlar böyle kolaj çalışması arak bir klip ve stil ile.
Fanmin:Yüzükler konusunda anlaşacağız bunlarla. Yüzükleri seviyorlar sanırım.
Herbo:Feci arak. Çok vasat koreografi. Çok kalabalıklar ayrıca birşey anlaşılmıyor.
Fanmin:Bana Hıdırellez'de ki sokak danslarını anımsattı.Ateşte çıktı.

Herbo: Parça catchy sayılabilir ayrıca madem emek verilmiş bence ortaokullarda ingilizce derslerinde çocukların haftanın günlerini öğrenebilmeleri için müfredata eklensin.Parça 4. Klip müthiş arakları, vasat ve orijinallikten uzak koreografisi, kamera açıları nedeniyle 2

Fanmin:Romen kardeşlerimiz gelecek Hıdırellez de bu grubu çağırsın Tarlabaşına. Orijinal olmaları kendilerine renk katar bir de gruptaki fazlalıkları atsalar iyi olur. Parça 3 klip 4

Mikkirabu: Kalabalık göz yordu cidden. Dans koreografisi adına biraz çaba var ancak çok başarılı değil klip ve arak keşke bu çocuklara kendi tarzlarını oluşturma şansı tanınsaymış. Klip ve şarkı 3

*************************************************************************************

Sonra baş başa verdiler, mirotic dansı yaptığımız, oh yeah şalvarı giydiğimiz, takma rain burunları kullandığımız, arada jiggy jiggy dediğimiz, otantizim adına yoldan kolbastı oynayanları eklediğimiz bir kliple çıksak ünlü olabilir miydik acaba diye uzun süren fikir tartışmalarına giriştiler. Sonra kolbastıcılar bizi teperek öldürür sonra da o muhteşem estetikleriyle bir daha öldürürler diyip dağıldılar.

Tawannanna özel not: Bu arada Mısır Hiyegrofi dansı sadece Fanmin' in bildiği - ben de derin araştırmalarım ve hayatımın 100 yılını verdiğim underground çalışmalarım sayesinde öğrendim -mö 567 896 yılı itibariyle yasaklanmış olan ama 2009 yılında Uzakdoğuluların yeniden gün yüzüne çıkardığı bir dans türü.

Oha ya 100 yıl boşuna gitti.


http://www.youtube.com/watch?v=G7cnRnMifYo&feature=related

16 Mart 2010 Salı

CADI DURUŞMASI:Majo Saiban.... Herşey Göründüğü Gibi Olmayabilir...



10 bölümlük, çok güzel bir kurguya sahip, bünyesinde Ikuta Toma, Kato Ai, Higa Manami, Suzuki Ryohei gibi isimleri barındıran Japon dizisi. Hem eğlenceli hem heyecanlı.

Mahkeme ve jüri sistemi üzerine kurulmuş seride belki esas oğlan olarak adlandırabileceğimiz ancak bana göre oyun taşlarından bir tanesi olanToru oğlanımız sadece bir tek istisna hariç her yere koşarak giden, part time çalışan hafif salak ama enerjik bir gençtir. Dizayn ettiği t-şörtler geçimini tamamen sağlayamadığı için ek iş olarak mahkeme juriliği için başvurur. Sonuç itibari ile Toru ile birlikte toplam 6 kişi + 2 yedek vatandaş Cadı Duruşması olarak adlandırılan dava için jüri seçilir. Bu davada sanık cadı olarak adlandırılan Kashiwagi Kyoko, davalı taraf ölen holding sahibi yaşlı kocasını temsilen savcıdır. Heyecan ve tamamen bilinçli bir yaklaşımdan uzak olan ve herbiri ayrı bir renk olan jürinin başına bu tarihten itibaren garip olaylar gelmeye başlar. Toru' nun kız arkadaşı gazeteci Kaori de sürece dahil olur. Davanın ilerleyen bölümlerinde kurgu gittikçe ilginç boyutlar kazanmaya başlarken bizde zevkle izlemeye devam ederiz.





Dizinin ilk iki bölümü ve aksiyonu ile birlikte benim oldukça ilgimi çeken bir diğer noktada kesinlikle tema müziğiydi. Nedensiz yere çılgıncasına hoşlandım bu parçadan... Kanımca serinin atmosferine önemli etki yapan ve dizinin temposu ve özellikle Toru ile oldukça uyuşan bir parça. Neden böyle düşündüğümü bilemiyorum. Velhasıl nedir bu kimdir söyleyen derken öğrendim ki bu güzel parça Fukuyama Masaharu' nun Keshin' i imiş. Şöyle bir versiyonunu paylaşmayı görev bilirim :P







***************************çokhafif spoilerımsı*****************************************

Cadı olarak adlandrılan Kyoko Kashikawi kızı Haruka ve avukatları bir taraf iken, ilk andan beri varolan ancak dengeleri bozan Kurokawa ve ekibi de ağırlığını hissettirdikçe ortada kalan juri üyeleri kendilerine gelen baskılara verecekleri tepkiler, kalacakları ikilemler arasında seçim yapmaya zorlanacaktır. Bu arada hem Kyoko hem de Kurokawa insan psikolojisi konusunda oldukça ve oldukça zeki olmakla birlikte beni daha çok eğlendiren taraf kesinlikle Kurokawa tarafı olmuştur. Toru ile de aralarındaki ilişki keyiflidir oldukça. Juri üyelerine bakıldığında bu olaylara en uzak kalan Blue' nun bile son anda aldığı samimi(!) pasla golü çaktığını görünce insan gülmeden edemiyor. Her insanın belirli zaafları - mutlaka maddesel değil - olduğunu tüm jüri üyeleri istisnasız ortaya sererken, Toru' nun zamanla daha inatçı, bilinçli ve bağımsız hale gelme çabasının diğerleri üzerinde yarattığı etkide oldukça kayda değer ancak bu bile paradoksumsu. Neyse daha fazla açmayacağım konuyu. .. Oldukça kararsız, çok nazik fakat normalde silik bir karakter olan Izumi de Toru' dan aldığı destek ve kendisine yansıyan enerji ile son dakikada golü çakar. Ayrıca İzumi ile ismi lazım değil biri arasındaki ilişki yerlere yatırır durumdadır. Düşününce oldukça ilginç değil mi??

*************************************************************************************

Kurgunun güzelliği son ana kadar Cadı mı yoksa Kurokawa mı diye gidip gelmenizi sağlamasından ötürü. Bunu yaparken zaman zaman gerçek duruşmayı bile unutabiliyor insan zira Toru ve Izumi de olduğu gibi. Kurokawa' nın dediği gibi bu mahkemenin gerçekle ilgisi yok, ilerleyen zamanlarda bir nevi satranç oyununa dönüyor ammma belirsiz noktalardan biri Kyoko tarafı oyun mu oynuyor yoksa suçlanan bir masumun doğal içgüdüleri ile mi ilerliyor?

***************************çokhafif spoilerımsı*****************************************


Kurokawa her insanın unutmak ve saklamak isteyeceği şeylerin olduğunu oldukça iyi bilen ve bunu kullanarak hamlelerini net atan ve siddet kullanmaktan sonuna kadar çekinen bir tip olmakla birlikte - hesaba katamadığı bir nokta vardı belki de - yine de sempati yaratan taraf. - Ya da o ve ekibi bende yarattı - Kyoko tarafı ise gel gitlerle dolu acaba gerçekten cadı mı? Kaori' nin bilincine nasıl bu kadar hakim? Soğukkanlılığı gerçekten suçlu olmasından mı kaynaklanıyor?Yoksa herşeyden geçmiş ve sonucu kabullenmiş masum bir kişinin sükuneti mi? Gerçekten etrafında değer verdiği insanların ihanetine uğramış biri olarak kendini korumaya çalışan yalnız bir kadın mı? Yaptığı bir kritik hamleye rağmen bunların kurguya yedirilmesi neticesinde insanı soru işaretleri içerisinde bırakma potansiyeline sahip. Haha ancak son dakika golü ile - sanırım kimsenin karşı koyamayacağı bir güdüyü tema olarak kullanarak ve önceden hazırladığı hamleler ile atağını sonlandırıken -tüm kalecileri ters köşeye yatırması ve gerçekten seriye başka boyut getirmesi açısından heyecan verici, çok eğlendim...

*************************************************************************************

Toru ve İzumi diyelim bu iki taraf arasında gel gitler yaşarken, Kyoko masum mu değil mi ve aynı zamanda kendi dertleriyle uğraşırken ve önce çapraz olarak Kyoko' ya akabinde Kurokawa' ya verdikleri tepkisel güdülerle ters taraflara savrulurken, bağımsız karar verme ilkesi peşinde ilerlerken sonunda gerçekten bağımsız olabildiler mi ?Yoksa yönlendirildiler mi? Tartışılır...

Konunun ele alınışı açısından güzelliği akıcı bir temposunun olması, ne çok gerilime ne de çok geyiğe kaymadan, olayların net şekilde ama normal bir gidişat şeklinde ortaya konarak bazı belirli noktaların çok boyutlu görülebilmesine imkan verecek şekilde serilmiş olması.

Sonuç olarak gözden kaçmaması gereken, keyifli ve heyecanlı bir seri izlemek isteyenlere kesinlikle tavsiyedir.

Bu arada Think Twice telaffuzundan nefret edeceksiniz...



http://www.youtube.com/watch?v=FPxupso08TY&feature=PlayList&p=7C463D74A78199BC&playnext=1&playnext_from=PL&index=13

http://www.youtube.com/watch?v=gLgmDoZX49E

15 Mart 2010 Pazartesi

KLİP YORUMU: DNT ve Crazily Pretty Herbo, Fanmin, Mikkirabu...



Herbo, Mikkirabu ve Fanmin inceleme çalışmalarına varolan gruplar üzerinden devam ederken bir yandan da yeni gruplar keşfetmeye devam ediyorlardı. Zaten Uzakdoğu tarafında her saniye yeni bir grup kervana katıldığından ortam ürüyorlar, türüyorlar durduramıyoruz kıvamında olduğu için işlerinin güçlüğünü tahmin edebilirsiniz. Bu gruplardan bir tanesi olan D.N.T yi incelemeye değer buldular.

D.N.T (Bazı yerlerde D.N.T bazı yerlerde ise DNT olarak geçiyor. Ayrım gözetmeksizin ikisini de kullanıyorum) hakkında şahsen benim de bir bilgim yok çokta tarzım olmayacak bir grup ancak yine de bir iki bilgi yazmadan geçmeyeyim. 4 kişiden oluşan grubun üyeleri; Joon Yong, Tae Gu, Chiho ve Byung Gyu. Dragon ve Tiger olarak grubu ikiye bölmüşler. Tam açılımı Dragon N Tiger şeklinde. Dragonların dans ağırlıklı Tigerların vokal ağırlıklı olması düşünülmüş. Böyle işte... Buyrun efendim bizim üçlünün yorumları....

*************************************************************************************




Herbo:İngilizcenizi yerim.
Fanmin:Ya Rabbiiiiiim sana geliyorum. Rakun suratlı gibiler... Aaaaa isshi' ye benziyor hahahah
Herbo:Ya benim hayatımda böyle tokalarım olmadı çok üzülüyorum.
Fanmin:İsshiii, Nao'dan sonra İsshi'yi de bulduk
Mikkirabu:Hiçte bile benzemiyor.
Fanmin:Demek ki İsshiler muhteşem üçüz. Bunlar da hastalıktan çıkmış gibiler.Ayrıca o İsshi' nin mavi yeleğinden istiyorum.
Mkkirabu:İsshi nin aslan yelesi saç modelini denemiş bir Koreli genç yalnızca lol. Yalnız şu tepesine toka takan arkadaşa sevgilerimi iletiyorum.
Herbo:Poşu modası Kore de çok popüler galiba.
Fanmin:Evet,bence de.
Mikkirabu:Evet. Yalnız çocuklar o hatun sizi yer ya. Fahriye abla sendromu olmuş bu.
Herbo:Gariplerimi koymuşlar oraya işte, tepinin zıplayın diye
Mikkirabu:Bir tanesinin gözleri çok korkutucu böyle dev gibi.
Herbo:Fena çocuklar değiller de yakın çekimlerde kamera nedeniyle sanırım e.t gibi olmuşlar. Uzun ve dar kafalar
Fanmin:Korkuluk gibi olmuşlar, fasulye sırığı gibi.Kafada rüzgardan sallanıyor.
Mikkirabu:Saçları tokalı olan çakma İsshi değil mi?
Fanmin:Evet.
Mikkirabu:Toka takınca daha iyi ama bence F. Cuz' dan çok daha iyiler.
Fanmin:Orası kesin
Mikkirabu:Ancak bir Mblaq olmaları için estetik ameliyata ve Rain dans eğitimine ihtiyaçları var.Dbsk tadına varmaları ise imkansız.

Mikkirabu: Bence şarkı idare eder. F. Cuz' a göre yolları daha açık ancak Fahriye Abla temalı kliplerinden daha yaratıcı şeyler bekliyorum ayrıca dans koreografisi diye birşey var gençler. Hopla zıpla nereye kadar? 3 veriyorum ben klip+şarkı

Fanmin:Ya ben o aynalı yazıdan bir de kadından birşey görmedim. Bir çakma İsshi' yi gördüm. Rezil etmişler çocukları kafası arabada sallanan biblolara döndürmüşler. Detaylı inceleme listeme aldım şimdilik duygu ve umutlarıyla oynamayıp klip5 şarkı 6 veriyorum.


Herbo:Parça tempolu falan ama bir numarası yok, akılda kalıcı da değil. Tutmadım puanı 2. Klipteki en estetik olay- o da kötünün iyisi olmak kaydıyla- kadın.Bir de bu teyzeye crazily pretty denilebilir mi karar veremedim. Bir de turuncu saç tonu bir renk getirmiş klibe. Onun dışında izlemesi zor bir klip ayrıca bir koreografiden bahsedilebilirse eğer o da anaokulu seviyesinde. Anaokullarında ki kardeşlerimiz bunu yılsonu müsamerelerinde esin kaynağı olarak kullanabilirler. Klip 3.


*************************************************************************************


Sonra yaşasın bilimsellik diyerek dağıldılar...


http://www.youtube.com/watch?v=SQxvdeK3FLo

7 Mart 2010 Pazar

K-On! : Keion! : Çay, Pasta ,Börek ve Musiki...


13 bölümlük sevimli mi sevimli anime serisi.- mangası da var ama mangasına karışmam- . Animede 4 adet hanım kızımızın (sonradan +1 oluyorlar) lisede müsiki klübüne girişleri ve burada geçirdikleri süre anlatılıyor. Bu kızlarımızın hayali pek çok grubun olduğu gibi Budokan dır tabii ki belirtmeden geçemedim.

Bu kadar anlattık ama herşey öyle kolay kolay olmaz. Hangi klübe gireceklerine bir türlü karar veremeyen zilyon tane genç liseli sorununun da altını çizmekte olan bu seri de - ya bir de bizim liselere bak, çoğunluk kızılay koluna girmekte çok büyük kararlılık gösterirdi nedense, zaten klüp dediğin nedir ki bizim için, tıkıyorsun bir sürü kişiyi içine boş ders sayılıyor işte !!kebap!! - Ritsu atak davranarak müsik klübünde karar kılar ki kendisi davul çalmaktadır ve Mio ile hayalleri vardır. Bunu çoktan unutmuş olan Mio ise edebiyat klübünde karar kılmıştır amma velakin Ritsu nun baskılarına dayanamaz. Ancak iki kişi klübün açılabilmesi için yeterli değildir. Zaman ilerler büyük bir azim ile yeni üyeyi beklerler akabinde grubun gitaristi olacak olan Yui - ki kendisinin hayatta eline gitar almışlığı yoktur- ve keyboard çalacak olan Tsumigi klübe ve direkman gruba katılmış olur. Klübün danışmanı apayrı bir sayko olan müzik öğretmeni Sawako olurken ilerleyen zamanlar da Azusa da ikinci gitar (- ist ama ikinci gitar demek daha eğlenceli geldi :P) olarak gruba katılır.

Karakterlerin hepsi birbirinden eğlenceli olmakla birlikte müzik yapmadıkları süre içerisinde beraber dolaşmaları dünya için zarardır. Ayrıca seri boyunca ne çay içtiniz be kızlar!!! Çay, pasta- çay, pasta. Telef olduk valla izlerken. Neyse karakterlere ufaktan bir değinmek lazım şimdi.Bu serinin en önemli yanı kurgusu ve renkli karaktereleri ile birlikte, kesinlikle seiyularıdır ki seriyi bana izlettiren en önemli etken seslendirmeleri olmuştur.

Yui Hirasawa: Seviyorum bu karakteri. Öncelikle seiyuusuna saygılarımı sunuyorum. Boş zamanlarını hiçbir şey yapmayarak geçirmesi tamamiyle beni andırıyor. Enerjik, iyi niyetli, saftirik, derslerden ve konsantrasyon gerektiren şeylerden hiç hoşlanmayan, basitçe yolda yürürken sakız çiğneyemeyenlerden. Bir şey öğrenirken diğerini unutma özelliğine sahip. Klübe geldiğinde gitar çalmayı bilmez ve gitarı da yoktur ancak arkadaşları konuda yardımcı olur kendisine. Doğal yetenektir, metodlardan ve hatta zaman zaman notalardan anlamaz ama inanılmaz kulağı vardır. Ana vokalliğe kadar ilerler ama grup arkadaşları her zaman şarkı söylerken gitar çalmayı unutacak diye kalp krizi geçirir.Haa gitarına Gİ-Ta adını vermiştir. Kıyafetler falan giydirdiği rivayet edilir. Pastalara bayılır pek salağımsı ama aynı zaman da çooook sevimli ve iyi kalplidir.

Bir de Ui diye kardeşi vardır Yui nin. Gerçek anlamda Yui nin ablalığını ve dadılığını yapar. Oldukça olgundur. Bu tavırLarıyla Ritsu nun Hirasawa kızkardeşlerLe ilgili olan düşüncesini yıkmıştır. (söylemeyeyim ne olduğunu)

Bir de Yui nin çocukluk arkadaşı Nodoka Manabe vardır ki hepsi aynı okuldadır. Yui nin tersine sorumluluk sahibi, okul koseyinde yer alan, başarılı ve zeki bir kızcağızdır. Kendisi bir süre sonra müsiki klübünün koruyucusu durumuna gelir ister istemez. Ritsu sağolsun.

Ritsu Tainaka : Süper eğlenceli bir karakter daha. Çok enerjik ve atak bir kızımız olan Ritsu aynı zamanda klüp başkanıdır ancak teslim etmesi gereken formların teslimini her seferinde unuttuğu için arkası Nodoka tarafından toplanır. Grubun davulcusudur ama tembelliği ve birşey ile uğraşmamayı Yui kadar sever. Mio nun çocukluk arkadaşıdır ve kendisine yaptığı şeytani şakalarla izleyenleri yarar, Mio yu öldürür. Şakaları sever, mood makerdır çoğunlukla. Zaman zaman oldukça inatçı olabilmektedir. Candır.



Mio Akiyama : Kıskandığım karakter :((. Şaka şaka severim de kendisini. Grubun basçısı, grubun cool u amma velakin aynı zamanda korkağı ve en ürkeği. Zavallıcık bu yüzden neler çekti. Aynı zamanda iyi ki grupta bulunuyor dedirtiyor çünkü grubun aklı başında mantıklı birine ihtiyacı var ve bu kontenjanı sağolsun Mio karşılıyor. Verdikleri ilk konserde Yui sesini kaybettiği için vokalleri üstlenmiş, duruşu, güzelliği, coolluğu ve yeteneğiyle salonda ki herkesi hayran bırakmıştır ancak konserin sonunda tüm cool duruşunu bitiren kabloya takılarak düşmesi ve eteğinin kafasına geçmesi hadiesesi kendisi adına fan clublar açılmasına vesile olmuştur. :)) kendisi bu olaydan sonra uzun süre kendine gelememeiştir. Ritsu nun eşek şakalarına maruz kalır, Sawako tarafından taciz edilir. Back vokal yapar, şarkı sözü yazar. Favorim ne yazık ki...


Tsumugi Kotobuki : Grubun ve klübün en kibar, en düşünceli en nazik insanı aynı zaman da hayvani zengin. Arkadaşlarını misafir ettiği zamanlarda ki üzüntüsü insanı koparır ama çook paylaşımcı insandır. Müzik klübünün kafeye dönmesinin baş mimarıdır. Herkese yardımcıdır. İçindeki yaoi sempazitanı alter egosu ile koparmaktadır. Küçük yaşlarda piyano çalmaya başlamış ve pek çok ödülü bulunmaktadır ama pek sallamaz. Grupta keyboard mevkiinde oynamaktadır. Haha ayrıca en büyük hayali olan fast foodcuda patates siparişi vermek olayını gerçekleştirerek huzura ermiş kariyerinde ataklar yaparak part time çalışmaya bile başlamıştır.

Azusa Nakano: Gruba ve klübe bir yıl sonra katılan, dörtlünün çömezi. Kendisi uzun zamandan beri gitar çalmaktadır. Gruba ilk girdiğinde Yui ye saygıda kusur etmez zira grubun largelığını görünce isyan etmekten geri kalmaz. Yui her ne kadar Azusa dan tavisyeler alsa da Azusa ikinci gitarist olarak kalmaya devam eder. Mio ya hayrandır. Mugi yi de çok güzel bulur. Çok sevimlidir. Senpailerinin eziyetlerine maruz kalır ama sonunda oldukça kaynaşırlar grubun ayrılmaz parçası olur.

Sawako Yamanaka: Ahaha işte sensei dediğin böyle olur. Şimdi Sawako çok nazik iyi biridir ancak zamanında eski klübün gitaristliğini yapmış sayko bir şahsiyettir. Hoşlandığı çocuk "senin gibi sevimli kızlar tarzım değil deyince" oni olup çocuğun karşısına çıkmışve beni kopartmıştır. Ayrıca özel hayatında mutsuzdur anladığımız kadarıyla ama erkek arkadaşı için yılbaşında aldığı hediye hiçte fena bir fikir değildir hehe. Kızlara sürekli abuk subuk kostümler dikip onları giydirmektedir. Zaten bir süre sonra kızlarla enseye şaplak... durumuna girerler yine de Sawako sensei olmazsa olmazdır.


Bu beş kızımız gerçekten de yan yana geldiklerinde facialara yol açabilirler. Nasıl ilerleyebildikleri de ayrı bir sorudur. Grubun adını hiç düşünmemişlerdir bile, pratik yamayı sevmezler onun yerine çay içip kek yemeyi tercih ederler, dersler konusunda yarı yarıyadırlar amma velakin yaptıkları işten çok keyif alırlar onun için farklı bir enerjileri vardır. Bu durumu kavrayamayan ve anlamak için kasan ve bunalıma giren Azusa nın da vardığı sonuç budur. Çok eğlenceli bölümleri bulunmaktadır. Karakterler de çok yavaş olsa da ufak gelişimler gösteririler ve aralarındaki bağlar da oldukça güçlenir.

Müzikler demişken; Açılış parçası : "Cagayake! Girls" Bu parçayı Yui, Ritsu,Mio ve Tsumugi nin seiyuları seslendirmektedir.(Aki Toyosaki, Yōko Hikasa, Satomi Satō and Minako Kotobuki) . Kapanış parçası;"Don't Say 'Lazy'" de aynı şekilde seslendirilmektedir. Bunun dışında bölümler de kullanılan parçalar da seiyular tarafından seslendirilmiş ve sonrasında single olarak yayınlanmışlardır.


Şuradan buyrun;





Öyle çok dallı budaklı bir kurgusu olmamasına rağmen, müzikleri, seslendirmesi, karakterlerin sevimliliği- ki ilk başta çok yapaymış gibi gözükse de bunun yanılsama olduğu sonucuna varıyorsunuz- kesinlikle çok çok keyifli, tadında bırakılmış bir seri. İzlenip eğlenilmeli...

Buda bir live actionları; (yui nin başta biraz çenesi düşüyor ama idare ediniz artık :) )




http://www.youtube.com/watch?v=Ivr8cI11XXM

http://www.youtube.com/watch?v=lp04HyPe-LU&feature=related

6 Mart 2010 Cumartesi

One Mom and Three Dads : Three Dads and a Mother


16 bölümlük, eğlenceli ve sevimli Kore dizisi. Eğer sizi sıkmayacak, samimi ve güldürecek bir dizi arıyorsanız bunu izleyebilirsiniz.

Çocukluk arkadaşı 4 arkadaştan (Jung Sung Min, Han Soo Hyun, Choi Kwang Hee, Na Hwang Kyung Tae - isimleri yazdım ama anmamaya çalışayım zira akılda tutmak çok zor yahu) Sung Min olan Song Na Young adlı hatun kişisi ile evlenir. Evlilikleri boyunca diğer üç kardeşimiz bu ikilinin bir nevi manevi evlatlarıymışcasına yaşarlar. Song Na Young çocuk istemekte zira kocası ile bu başarıya bir türlü ulaşamamaktadırlar süren zaman içerisinde bu durum bir krize yol açar. Sorunun kendisinde olduğunu bilen Sung Min, çok zor durumda kalaraktan konu ile ilgili arkadaşlarından yardım ister.

Velhasıl zorlu süreçlerden sonra Song Na Young hamile kalır ancak Sung Min çocuğunun mürüvvetini ( ohaha halbuki doğumunu bile) göremeden hakkın rahmetine kavuşur. Bir başına kalan Song Na Young, bir de babasının başına açtığı belalar ile sarsılır. Sung Min' in üç arkadaşı, arkadaşlarının karısına ve bebeğine - ki doğumdan önceki süreçte Sung Min'in yaşadıklarını bilmektedirler - kucak açmak durumda kalırlar. Bir süre sonra da Ha seong bebeği dünyaya gelir.






Karakterlere değinelim ama uyarıyorum spoiler içerebilir. Ayırayım ne olur ne olmaz...

************************************************************************************


Song Na Young: Kocasının ölümünden sonra evrim geçiriyor, tebrik ediyorum. Büyük ölçüde üzerindeki gerizekallılığı ve şımarıklığı atarak insan olma başarısı gösteriyor. Tekrar tebrikler...

Han Soo Hyun: Dizinin cimrisi. Gerçekten dile getirdiği konuların % 80 ini para oluşturuyor ama o da zamanla evrim geçiriyor hafiften. Ayrıca pek çok insan evladının mecburen bulunmak zorunda kaldığı sanat galerilerinde pek çoğunun yaşadığı hiç bir şey anlamadığımı anlamasınlar sendromunu yaşarken çöp kutusu üzerine yaptığı sanatsal eleştiriler ile alkışı hak etmiştir.Üçünün arasında en mantıklısı ama bence.

Choi Kwang Hee : Dizinin kazanovası ve karikatüristi. Köpeği ile birlikte eğlenceli bir insan. Aynı anda kaç kadını idare edebilirim formatından çıkıyor bir süre sonra. Anlıyoruz ki köpeğini yemek isteyen bünyeler etrafta olabilir. Ha Seong ve Na Young sayesinde bir süre sonra kariyerinde voleyi vururken gerçektende Ha Seon ile en çok ilgilenen kişidir. Part time çalışmanın avantajları işte. Tabii başındaki en büyük sorun askıntısı olan editörüdür. Tüm bunlar bir yana üçünün arasında en düşünceli ve akıllı olanı budur.

Na Hwang Kyung Tae : Dizinin salağı. Şaka şaka. Çok komik bir eleman bu ama bazen saflığı ve inatçılığı ile sinir bozucu olabiliyor. Yine de onsuz bir dizi düşünülemez. Ayak kokusu konusunda ekol, yumuşak kalpli bir polis ama ara ara annesinin kalbine indirecek diye korkmadım değil. Üçünün arasında en komiği.


Park Seo Yeon : Han Soo Hyun' un nişanlısı. Pek dominant teyze, her şeye müdahelelerinden hoşlanmadım gerçekten ama sonunda üzülmedim de değil hani. Yine de ayrı dünyaların insanlarıymışsınız lol

Jung Chan Young : Park Seo Yeon ile aynı kaderi paylaşan amca. Kader böyleymiş ayrıca şişko göbek diye kimseyi çağırma.

Ha Seon: Her şey Ha Seon için. Bu arada baby Ha Seon gerçekten tam bir şirine. Özellikle Kyung Tae ile yüzlerine salatalık bakımı yaptıkları karelerde bir harika.


*************************************************************************************

Ayrıca görüyoruz ki tuvalette golf alıştırması yapmak tehlikeli olabiliyor, konuşacak bir şey bulamayınca hava güzel diye ortaya sallamayın yağmur indirince çok pis bozulursunuz, kendinizi çöp konteynerına atmaya kalkmayın, sinirlendiniz diye kimsenin önünü kesmeye çalışmayın, elinizde patlayabilir.

Zaman zaman gidişatı tahmin edilebilir olsa da yine de oldukça keyifli bir dizi, oyuncularda işin hakkını vermişler. Yan karakterleri ile - anneler, babalar - (ayrıca hastanedeki doktor ve ekibine özellikle değinmek istiyorum ), kurgusu ile, çok eğlenceli olabilen sahneleri ile keyifle seyredilebilecek akıcı bir seri ortaya çıkmış. Duygusallık dozu da oldukça iyi ayarlanmış.

Son olarak ekliyorum; ben de geç gidebileceğim, erken çıkabileceğim işler istiyorum....

Bu da bonus olsun;



http://www.youtube.com/watch?v=5lXezsa4ZRo

5 Mart 2010 Cuma

KLİP YORUMU: KİSAKİ PROJECT ve 3+1


Undercode tarafından takılmaya devam ederlerken Kisaki Project e takıldı Fanmin, Herbo ve Mikkirabu. Bir an için bu sevdiğim grup için ( aslında proje grubu desek daha doğru) endişelenmedim değil ama çokta sesimi çıkarmadım. Bu üçlüye bu gece de With Mickey katılmıştı. Gerçekten With Mickey nin amacının ne olduğunu anlamadım zira yine hiç konuşmadı sadece son yorumunu iletti.

Kisaki nin solo projelerinden - ve bence en iyisi- olan grupta Kisaki ye Vidoll ün vokali Jui eşlik ediyor. Gitarlar son şekliyle Toshihiro, Yasuaki ve Atsushi şeklindeydi.

Kisaki Project ne yazık ki Kisaki nin emekliliğiyle mazinin sayfalarına karışmış olmakla birlikte sağlam ve beğeniyle dinlenilesi ve hala daha beğenerek dinlediğim işlere imza atmıştı 2007 ye kadar. Ayrıca benim için Jui ve akabinde Vidoll ile tanışmama vesile olmuştur kendisi ancak hala Jui nin vokalinin Kisaki Project in parçalarının daha bir ön plana çıkardığını düşünmekteyim. Sonuç olarak beğeniyle dinlediğim ve türün meraklılarına şiddetle tavsiye ettiğim bir gruptur Kisaki Project.

Baklım Herbo, Fanmin, Mikkirabu ve With Mickey nin o derinlikli, müzikalite dolu yorumlarına...

************************************************************************************





Fanmin: Bu eleman güzelmiş, ilk çıkan, iri gözlü
Mikkirabu:Vidoll un de vokali Jui o.
Herbo:Jui güzel insansın ne yazık ki...
Fanmin:Gözleri çok güzel.
Herbo:Kisaki de köfte dudak.
Mikkirabu:Jui nin sesi güzel bacaklarına da ayrıca hastayız. Kendisini sahnelerde şortla görmek isteriz.
Fanmin: Bu güzellik bir de kaşlarını aldırmasa daha hoş olacak ama...
Mikkirabu:Ki- sama botoks yaptırmış.
Fanmin:Jui nin sütun gibi bacakları var belli
Mikkirabu: Vokal süper yalnız.
Fanmin:Kisaki çirkin görünüyor.
Herbo:Kuzu gibi bakmasa Kisaki bir de
Mikkirabu:Default ifade o.İfadesiz adam
Fanmin: Mezbahaya giren koyun gibi bakıyor.
Herbo:Kesinlikle
Fanmin:Oo heyecanlandık...
Mikkirabu:Bu projejedeki kimliği belirsiz gitaristi de tebrik ediyorum. Solo güzeldi.
Fanmin:Güzel çalmış.
Herbo:Şu arkadaki sarı kafalı gitarist kendimi göstereceğim diye eğilip bükülüyor Jui nin arkasında. Kameraman bey, az çekte rahatlasın çocuk.
Mikkirabu:Jui nin yanaklarını sıkma isteğim kabardı. Nostaljik. Çok saftorik bu eleman
Herbo:Koruma altına alınmalı
Fanmin:Bateristin de cildi kaymak gibi bu arada.
Mikkirabu: Jui ye Allah endam vermiş, yüz vermiş, ses vermişte akıl verirken dışarıda kalmış jui-chan. Kii-sama.. işte ifadesiz insan


Herbo: Parça 8. Sololar + Jui nin vokali + Kisaki nin düzenlemeleri. Klip7 . Ayrıca Jui nin takım elbisesi bayramlardan önce çocuklara alınan bir beden büyük takımlar gibi durmuş + Kisaki nin koyun bakışları beni bitirdi.

Mikkirabu: Şarkı 9 çok severim, harika birşey. Klip 7. Az ve öz olmuş. Jui göz doldurmuş. Kii sama yı normal takım elbise içinde görmek biraz garip oldu. Eski şaaşalı outfitlerinde bacak şov yaparken görmeyi tercih ederdim.

Fanmin: Güzel Jui ve çirkin Kisaki ying yan sembolü olmuş. Kisaki nin anlamsız bakışları adamı intihar ettirir fakat Kisaki nin çirkin olması Jui nin güzelliğini ortaya çıkarmış. Klipte anlamsız el hareketleri yapmasa iyi olacaktı ama ayarı kaçırmış. Klip7, şarkı 6.

With Mickey: Çocuklara bakarken içimin yağları erise de fanmin beğendiği için gazabından korkup dışa vuramadım. Zeytin gözlü yarim diye içten içe seveceğim. Klipte şarkı da 9

*************************************************************************************



Sonra hep birlikte With Mickey nin haline acıyıp - Fanmin hariç- zeytin gözlü yarim adlı bir mani yazmaya giriştiler. Bu arada Fanmin yazdıklarını siliyordu.

1 Mart 2010 Pazartesi

STAR WARS: Star Wars Episode V: The Empire Strikes Back....

Fazla söze gerek yok..Hem orjinal hem de ikinci üçlemenin kısacası 6 filmin en iyisi. Efsanenin içindeki efsanedir bu bölüm gözümde...






Yahu Han Solo, Vader a da silah çekiyorsun ya ne diyeyim ben sana ...





Şimdi izninizle AT-AT ıma binerek, önüme çıkan insanlara "Luke I 'm your father" demeye gidiyorum

Güç sizinle olsun...


http://www.youtube.com/watch?v=L2nd059UJcM&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=q3hn6fFTxeo&feature=related

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...