29 Ocak 2010 Cuma

STAR WARS: Star Wars Episode I: The Phantom Menace; Duel Of The Fates




Eşşek kadar olmakla birlikte ne zaman nerede bulursam Star Wars izlerim mottosuna sahip insan güruhundan olarak geçen hafta Star Wars Episode I: The Phantom Menace' ı tekrar izleme şerefine nail oldum. Gerçi her film ya da Star Wars ile ilgili her hikaye benim için sancılı bir süreç oluyor çünkü Star Wars sever bünyelerin çoğunun yaşadığı acı soslu süreç olan SW evreninin akabinde adlandırıldığı şekliyle gerçekliğe dönmek/dönmeye çabalamak zor oluyor.

Bu süreci bu haftalık atlatabilmiş biri olarak çok kısa notlar düşmem gerektiğini hissettim ama çok zooorrr. Uvvv benim için Star Wars hakkında yazmak gerçekten çok zorlayıcı ve gerici, stres yaşıyorum şu anda burada... Neyse yine de ana odaklanmaya çalışarak çok fazla daldan dala atlamadan kısa ve öz bir şekilde derdimi anlatmaya çalışayım.


Hatırlıyorum da yıllar önce çocukluğu ve gençliği Star Wars orijinal üçleme ( 4-5-6) ile birlikte geçmiş olan biri olarak, Star Wars' un ilk üç bölümü çekilecekmiş dendiğinde benim gibi olan insanların içini hem büyük bir heyecan hem de ufak bir tedirginlik kaplamıştı. Hadi canım derken bu bilgiler resmi olarak doğrulandığında ağlamaklı olmuştum neredeyse ve benim gibi kişilerin kalplerinde yaşadığı bu titreşimler güçte büyük bir dalgalanma yaratmıştı. Günler günleri, aylar ayları kovaladı ve gösterime gireceği gün geldi çattı. Ekranda Star Wars Episode I: The Phantom Menace vardı artık. Uzun zaman sonra Star Wars main theme eşliğinde o yazıları bile görmek mutluluk verici idi, o anı anlatabilmek için kelimeler kifayetsiz... Fakat sağolsun etrafımda varlık gösteren anti SW ciler ve çok değerli film eleştirmenleri suretine bürünmüş insanlar, sinema salonundan dışarı adımımı attığım anda etrafıma üşüşerek aldığım tüm keyfi tüketmeye, binbir kelime, cümle ve esprilerle içimdeki gücü yok etmeye çalıştılar... Bu insanların ağızlarının oynayışını seyrederken bir yandan da düşünüyordum. SW evreni ile ilk kez bu film ile tanışanlara biraz hak verebileceğim kanısına vardım. Maksat empati ...






Sonuç olarak net bir şekilde şu yazılabilir ki; Phantom Menace altı filmin en zayıf halkasıdır evet, hiçte nesnel olmak gibi bir kaygım olmasa bile gayet açıklıkla şunu söyleyebilirim ki en zayıf halka olmasına rağmen yerden yere vurmaya da gerek yoktur. - öncelikle George Lucas ın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışmakta da yarar var- İlk üçlemeyi izleyip özümsemiş, o yıllarda extended universe a ulaşabilmek için sağı solu tırmalayan insanların yüzünde tebessümler yaratmayı başarabilmiştir.Herşeyden önce bu film, ilk üçlemenin imparatorluk hakimiyetinin gerisinde, galakside yaşanan cumhuriyet dönemini, ilk üçlemenin biraz daha karanlık atmosferinden sonra o dönemin renkleriyle tanıştırmaktaydı izleyiciyi.Jedi Konseyini görmek bambaşka bir rüya iken, Obi Wan Kenobi' nin padawan halini görmek tebessümden öte bir şeydi. Filmde zaman zaman geçen küçük göndermeler bile insanı mutlu etmeye yetip artmaktaydı. R2-D2 ve C3PO ikilisi ile tekrar karşılaşmak -ki R2-D2 bence serinin en baba kahramanıdır- Jedi konseyinde Usta Yoda' yı görmek ve Anakin' e - ve evet Anakin Skywalker, hayalleri olan, iyi kalpli küçük çocuk... - şu sözleri sarfederken;

"fear is the path to the dark side. fear leads to anger. anger leads to hate. hate leads to suffering.i sense much fear in you."



ilk üçlemenin tepkisel olarak gözlerin önünden geçmesi, Darth Sidous' un kanda yarattığı dalgalanma ve filmde zaman zaman yer alan geleceğe gönderme yapılan küçük kareler filmin o yüzeyselliği içinde kaybolmayan beni mutlu etmeye oldukça yetiyordu.

Tüm bunların dışında Star Wars Episode I: The Phantom Menace izleyenleri iki adet güzellikle tanıştırmaktaydı. Bunlardan bir tanesi olan Darth Maul başka bir yazının konusu olacakken, ikincisi bir John Williams güzelliği olan her faninin tanışması gereken bir eser olan "Duel of the Fates"' dir.

John Williams, kendisinin bu yıllarda yaşayan en önemli bestecilerden bir tanesi olduğunu düşünen beni Duel of the Fates ile tekrar kendisine hayran bıraktı. -Yanlış anlaşılma olmasın Star Wars Episode I: The Phantom Menace' ın albümü tümüyle harika olmakla birlikte Duel of the Fates' i biraz daha ön planda tutuyorum.-

Bu parçanın sözleri aslen Keltik şiiiri olan "The Battle of the Trees"'e ait fakat burada Sanskritçe kullanılmış. Sanskritçe sözleri aşağıdaki şekilde;


"Kor-ah, Mah-tah, Kor-ah, Rah-tah-mah.

Kor-ah, Rah-tah-mah. Yood-hah, Kor-ah.

Kor-ah, Syahd-ho. Rah-tah-mah, Daan-yah. Kor-ah, Kee-lah, Daan-yah.
Nyo-hah, Kee-lah, Kor-ah, Rah-tah-mah. Syahd-ho, Kee-la, Kor-ah, Rah-tah-mah.
Kor-ah, Daa-nyah. Kor-ah, Rah-tah-mah.

Kor-ah, Daa-nyah. Kor-ah, Rah-tah-mah.
Nyo-hah, Kee-lah, Kor-ah, Rah-tah-mah. Syahd-ho, Kee-la, Daan-yah, Rah-tah-mah. Kor-ah! "


Bir de Qui-Gon Jinn' in cenazesi esnasında kullanılan bölümü için sözleri şu şekilde;


"madhura svapnya
go ra dama svapnya
madhura svapnya
go ra dama svapnya
mari tu madhura svapnya "




İngilizce anlamlarını merak edenler arayıp bulabilirler...


90 lı yılların sonlarında gösterime giren ilk üçlemenin special editionlarından bir tanesinde sinemada önümde oturan kadının yanındaki adama "bu eski bir film değil mi yaaa? Niye yeniymişçesine bunu gösterime sokuyorlar ki, bir de üzerine para verdik!!" deyişine kendi gözleri ve kulakları ile şahit olan biri olarak - ki o an "special editon mıı?? yaşasıııın!!! hemen ilk gün izlemeliyim!" diyerek kendi çapında seferberlik ilan ederek sinemaya koşmuş ve filmleri sinemada izleyebilmenin heyecanını yaşayan biri olarak kendime baktım - o an durup hayatı sorguladım; ( kadının kafasını ışın kılıcı ile uçurmak geçti aklımdan ama karanlık tarafa geçebileceğimden korkup durdum ) o dakikadan sonra Star Wars ile ilgili yapılan hiçbir abidik gubudik yoruma ya da espriye aldırmadım fakat bunu asla anlamayacak olan insanlar için üzülmeye başladım. Bu ve benzeri tecrübelerimden çıkardığım sonuçlara dayanarak söyeleyebiilirim ki bir insana dışarıdan zorla Star Wars sevgisi aşılamak mümkün değildir, bu kişinin kanında ve beyin hücrelerinde var olan bir durumdur fakat buna bir taraflarıyla gülen kişilere de tavsiyem çok fazla dar açılardan konuya bakmamalarıdır zira Star Wars evreninin içerisi o kadar zengin ki yakalayabilecekleri taşlar aslında orada sinsice kendilerine parlamaktadır. "Duel of the Fates" de bu taşlardan bir tanesidir.


Uvvv gerçekten zormuş Star Wars ile ilgili yazmak. Neyse işte böyle diyeyim ve ışın kılıcım ile oynamaya gideyim.

Güç sizinle olsun...






http://www.youtube.com/watch?v=xaiEHNv2g6w
http://www.youtube.com/watch?v=pefoJcg6JzQ&feature=related

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...