Anime ve manga yorumlarından biraz uzaklaşarak bu yazıyı Sinop' a ayırarak hoop diye en sevdiğimiz şekilde bir süreliğine konuyu değiştiriyoruz. Sinop üzerine yazılmış bu yüzeysel yazıda yer alan fotoğraflar Mart ayında çekilmiştir, çok ciddiye almanıza gerek yok zira gayet şap şap ve lap lap çekilmişlerdir. Hayalgücünüze güvenmeniz daha sağlıklı olacaktır. Fotoğrafların gerikalanlarını da başka bir yazıda ekleriz. (yaşasın tembellik!!!)
(uzuuuuun sahil boyuna bakış.......... )
Adı ile ilgili bir sürü rivayet olan, uzun uzun yıllar önce, başka medeniyetler zamanında denizcilerin ve korsanların üslerinden biri olmuş olan şehir.Rivayetlerden en bilineni eli ayağı rahat durmayan, gönül insanı (!!!!) Zeus' un kaçırdığı Sinope' yi, Hera' nın öfkesinden korumak için buraya getirdiği ve ilin adını Tanrıça Sinope' den aldığıdır. Bir diğeri yarım ada şeklinde uzamasından dolayı denizciler tarafından sin - optik gibi bir birleşimden adını aldığıdır. Hitit Tarihine dayanan isimle ilgili rivayetler de bulunmaktadır. Bir zamanlar denizci ve korsanların sevdiği mekanlardan olan, Diyojen' i çıkaran, mitolojik hikayelere karışmış bu kent , üzerinden nice tarihleri geçirip bu günlere kadar gelmiştir.
(Diyojen demişken, eski garajda kale surlarının ortasında yer alan Diyojen heykeli. Üzerinde ünlü sözleri yazar -bilin bakalım ne? )
(Başka bir açıdan bir zamalar komik tartışmalara neden olan heykel. )
Bu şehirde yaşayan insanlar çoğu zaman şehrin sıkıcı olduğunu yada kışın çekilmediğini söyleseler de - benim gibi aralıklarla giden insanlar için Sinop çok çekici bir ildir. Hak ettiğini hiç bir zaman bulamamış, yeterli ilgiyi görmemiş bu nedenle hüzün dolu ancak sıcaklığından ve güzelliğinden hiç bir şey kaybetmemiş bir yer...
Her zaman süprizlerle doludur. Artık ben burayı çözdüm, görebileceğim her yeri gördüm derseniz yanılırsınız, her seferinde daha önce farkında olmadığınız bir süprizle karşınıza çıkar. Yapılabilecek - bir yabancı için - çok fazla aktivite bulunabilir burada. Öncelikle tarihi anlamda pek çok eser, ev, güzellik barındırmaktadır. İnsanları bu konuda çoğu zaman umursamaz davranır ama biraz ısrarcı olursanız pek çok konuyu öğrenebilirsiniz yada tabana kuvvet dolaşın. Karşınıza neler çıkacak bakın... Balatlar kilisesi, Seyid Bilal Türbesi gibi gün ışığına çıkmış yerler dışında ara sokaklarda da pek çok tarihi binaya rastlayabilirsiniz. Müzeyi eğer açık bulabilirseniz- çoğu zaman tadilatta yada kapalı olur - mutlaka gezin. Kimsenin size rehberlik yapmasını beklemeyin zira bu hiç gerçekleşmeyebilir, gerekirse gezmek için ısrarcı olun çünkü kimsenin aman insanlar müzemizi gezsin gibi bir derdi yok. Pişman olmayacaksınız ve çok şaşırtıcı detaylar ve eserlerle karşılacaksınız. Kaleye mutlaka çıkın ama her gördüğünüz sura tırmanmaya kalkmayın, hayat güzel... hapishane ayrı bir konu tabi, görmekte fayda var.
(sahilde yer alan ana surlardan biri... buraya çıkabilirsiniz ve mutlaka buradan şehre bir bakın. - kale denilen yer burası, aklınızda olsun -bir aralar yukarıda cafemsi bir yer vardı hala var mı bilmiyorum ....)
(eski garajı çevreleyen surlardan biri. Buna çıkmayı denemeyin , onun yerine yanından ilerleyip arkadan Akliman' a bakmak uzun bir yaşam için faydalıdır. Bu karede görüldüğü üzere kırmızı minibüs ve tır dorsesi ile birlikte tarihi bir üçlü oluşturmaktadırlar)
Doğal güzellik olarak bu kenti tarif etmenin imkanı yok. Bahar aylarında inanılmaz bir sis yaşanıyor orası ayrı ama film falan çekmek isteyen varsa ideal...
(mendirek civarı...., burada çok güzel cafeler var....)
(şu ileride görülende eski buzhanenin yanındaki sur.... görüldüğü üzere her yer surlarla kaplı....)
Karadenizin Akdenizi olarak adlandırırlar genelde burayı. Dsi tarafı dalgalıysa Akliman tarafına gidersiniz yada tam tersi yada Karakum' a çıkın. Mekan sizin, deniz temiz istenilen yerde keyfiyete göre takılınabilir ancak Akliman tarafında denize girecekseniz ne kadar süper yüzücü olursanız olun dikkat edin, temkini elden bırakmayın, yanınızda biri olsun. Dalgalı zamanlarda itinayla uzak durun. Dsi tarafında sörf yapın, yüzün. Karakum' a gidecekseniz mutlaka bir kez yürüyün manzaranın, havanın tadını çıkarın (2 km kadar). Karakum' da bir de dalış merkezi var, deneyin. Tüple dalış yapacağım şahane şeyler göreceğim diye beklemeyin, Karadenizin dibi boş, sıkılabilirsiniz.
Hamseros' u (hamsilos) mutlaka ve mutlaka görün hatta mümkünse burada yüzün. İyi yüzücü değilseniz karşıya gidip gelecem demeyin, akıntıya yakalanabilirsiniz. Hamserosta oturup, kafa dinleyin... Sarıkum ve Aklimanı ziyaret edin... Akşamları dilediğiniz kadar bar var, hepsini teker teker deneyebilirsiniz.
Aşıklar caddesinde yürüyün, kütüphanesini görün, oradaki çaybahçesine oturun, yelken klübü öğrencilerini izleyin yada hiçbirşey yapmayın, gidin denize sıfır onlarca kafenin çay bahçesinin birinde oturun ve saatlerce oradan hiç kalkmayın...
(yağmur yağmur yağmur......)
Mendirekte gidip için mutlaka. bu arada Erfelek şelale turları hala varsa şansınız bir deneyin. (turla giderseniz sonuca ulaşmanız daha mümkün).
bir zamanlar İzmir-İstanbul- Sinop seferi yapan feribotlar vardı. Bunlarla ulaşım çok eğlenceliymiş, bu sebeple de pek çok turist gelirmiş. Sonra bu feribot seferleri, başka bir hatta çalıştırılmak üzere kaldırılmış. Yazık oldu, eğlenceli bir aktiviteydi.
Bu şehirde anlamadığım tek nokta neden insanların kendilerini evlerine 10 dakika uzaklıkta yazlıklar ( öyle böyle değil gotik mimariden tutun, panteon girişleriyle süslenmiş yapılara kadar) inşa etmek zorunda hissettikleridir. tamam evler güzel ama beton yığınına dönmekteler hızla halbuki o alanlar olduğu gibi kalsa daha faydalı olacak...
Bu güzel şehir ile ilgili biraz araştırma yaptığınızda tarihsel anlamda pek çok süprizi keşfedeceksiniz. Bunun dışında bu kentin doğal güzelliği hiçbir şey ile kıyaslanamaz.
(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Bilgi Merkezi .... yandan yandan fotoğrafı....)
Gelelim nükleer santral olayına. Nükleer enerji ve santral Türkiye için gereklidir, gereksizdir ayrı bir yazının konusu, farklı tezlerle tartışılır ancak Sinop' ta daha fol yok yumurta yokken aniden talan edilmeye başlanan alan, Türkiye' nin sayılı doğal yaşam alanlarından olmaktadır - bir bedeli yok(tu) . Ayrıca açıkçası buranın seçimi ile ilgili yada işleyiş ile ilgili tatmin edici açıklamalar gerçekleşmezken bir anda yüzyıllık ağaçların sökülmesi vs... herkesin içini acıttı... Bu konuya daha sonra daha detaylı değiniriz ancak şu bir gerçek ki en azından enerji vs alan kıyaslamasının uzun vadeli olarak tekrar gözden geçirilmesinde fayda var.
(Sinop Havalimanının açılması ile birlikte alana inen uçaklardan bir tanesi. Havaalanı Ayancık yolu üzerinde, ulaşım gayet kolay. İstanbul- Sinop seferleri, sanırım haftada üç gün...)
Daha fazla, detaylı ve ciddi bilgi için.....
http://www.sinop.gov.tr/index_1.asp
Fotoğraflar...
http://www.sinoprehberi.org/
http://www.sinopkulturturizm.gov.tr
http://www.sinopbizim.org/kampanya/index.asp
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder