***By ank-su-namun-
*Uyarı: Bu yazı spoiler içermektedir, seriyi okumadıysanız lütfen görmezden geliniz*
Bir manga canavarı olarak mangasını bir solukta okuduğum,Tsugumi Ohba-Takeshi Obata ikilisinin Death Note (Desu Nōto) serisi hakkında 2 kelam yazmamak ayıp olurdu tabi ki..Öncelikle bu yazıyı editor kişisinin saf kan bir L fan girl olmasından ötürü Raito (Light) Yagami'yi ezen tarzdaki yazısına olan isyanımdan ötürü kaleme aldığımı belirteyim.Evet L (Eru/Ryuzaki) candır, muhtemelen gelmiş geçmiş en karizmatik anime karakteri sıralamasında kafadan ilk üçe oynar. Oturuşuna, tüm o tatlıları lüp lüp mideye indirmesine, çay kaşıklarını estetik tutuşuna, siyah halkalı gözlerine ayrı ayrı hastayız orası tartışılmaz. Ancak en az L kadar sevdiğim bir tanecik Kira namı diğer Raito-kun' ı da kimselere ezdirtmem kardeşim. Öncelikle onun meşhum "tanrı olma tutkusu" olmasaydı zaten Ryuk' un muzipçe attığı o defteri gerçek olduğunu fark ettiği ilk anda yokederdi, biz de bu kadar eğlenemezdik. Kendisi analiz yeteneği, pratik zekası, yaratıcılığı ve hastalıklı kişiliği ile manganın bir noktasına kadar okuyucuya kendisine delicesine hayran bırakmaktadır.
Ve evet Raito-kun'ın egosu oldukça fazla. Herkes pohpohlamış bunu sen kralsın sen aslansın. Okul döneminde derslerde doğru cevap verince "Raito her zamanki gibi supersin" yorumları geliyo sensei'leirden. Ailenin göz bebeği, polis şefi olan babasının bıraktığı yerden devam etmesi beklenen altın çocuk...Bu kadar gazdan sonra çocuk "tanrı olucam lan" deyince şaşırmamak lazım. Raito'nun 25.bölüme kadar ki kişilik gelişimi ve yaptıkları gayet normaldir.
Buraya kadar biraz da şansın yardımıyla L tarafından köşeye sıkıştırıldıkça elinden kurtulmayı başarır. Dünyanın en nefret edilesi hatun karakteri Misa Misa salağına duyduğu sempati nedeniyle Remu' yu kafalayıp L'i öldürtmesi kanaatimce Raito için bir dönüm noktasıdır ve çöküşün başlangıcıdır. Zira onu Kira yapan herşey aslında L ile olan kapışmasından ileri gelmektedir ki gerçekte Kira ve L düşman olsalar da Raito ve Ryuzaki arkadaştırlar.Öyle ki L onun tek arkadaşı olduğuna inanır en başından Raito'nun Kira olduğuna inanmasına rağmen.
Raito ve L özünde birbirlerine çok benzeyen ancak çok da farklı olan karakterler. Her ikisi de olağanüstü zekaya sahipler (ki bence L daha zeki orası ayrı) Raito kendisine biçilen mükemmel (oğul,öğrenci vs) kimliğinden sıyrılmak isteyen problemli bir çocuk görüntüsü de çiziyor başlarda. Ancak Raito'nun Kira kişiliği zamanla ezici bir şekilde baskın hale geliyor. Kendini tanrı olduğuna inandırmış bir karakter olarak Misa, Mikami vs diğer karakterlerin hayatının onun için pek bir anlamı olmaması gayet normal ancak hesaplamadığı şey L'i denklemden çıkartınca hayatında oluşacak boşluktu. Çöküşünün başlangıcı da budur bence. Bu arada yeri gelmişken şu ünlü yağmur sahnesine değinmek istiyorum. Genel olarak shounen-ai dokundurmalardan hiç rahatsız olmayan beni bu sahne ilk etapta çok rahatsız etmişti. Ancak bu iki karakterin ilişkisi biraz da bir tür aşk/nefret gibi ne beraber de ayrı varolamamak cinsinden. Bu yaoi subtext de buradan geliyor olabilir. Laf aramızda Raito'nun Misa ya da sunucu teyze yerine gay olmasını tercih ederdim. L'i ise hiçkimselere yakıştıramıyorum. L fan-girl'lerden gelen negatif enerjileri hisedebiliyorum en iyisi bu konuyu kapatalım.
Anime serisinin 25.bölümü dönüm noktası olmasının yanı sıra inanılmaz estetik ve imgesel sahnelere sahip çok dokunaklı bir bölümdür. Animenin de manganın yorumu izleyene bırakma trendini takip etmesi harika.Ve L en büyük kumarını oynar...Mangayı okurken bu bölümden sonra manganın bitirilmiş olmasını dilerdim. Her ne kadar Mello ve Mikami'yi çok sevsem de L ve Kira'nın birbirini öldürdüğü bir sondan başkasının kabul edemiyorum çünkü Kira ancak ve ancak L tarafından yakalanabilir. Raito'nun içten içe bunu istediğine inanıyorum.Serideki en itici kararkter olan Near veledi tarafından yakalanmasını da L'in ölümünden sonra Raito'nun yaşadığı depresyona bağlıyorum hatta.
(bkz: anime karakterlerini yaşayan insanlar sanma ekolü)
Şimdi gelelim Teru Mikami mevzuğuna. Ne yalan söyleyeyim Mikami'yi kafayı sıyırmadan önce pek bir sevmiştim, serde bishonen karakterlere olan zaaf var tabi ki..Öncelikle sağlam bir adalet duygusuna sahip olan bu yakışıklı savcı bey kardeşimizin en büyük hatası belki de çakma bir Kira olması..Adalet duygusunun sapkınlaşması, Kira'ya tanrı gibi tapması ve özgün bir karakter olamaması (Kira'nın emirlerini yerine getirmekten öte bir işleve sahip olmaması gerektiği düşünülmüştü) onun kendine başına işler yapmaya çalışırken kontrolü kaybetmesine ve hem kendini hem de Raito'yu yakalatmasına sebebiyet veriyor. Mikami-kun kontrolü kaybettiği andan itibaren hastalıklı adalet duygusu tarafından yanlış yönlendirilen bir deliye dönüşüyor.Hoş deftere öleceklerin ismini yazarken "eliminate" diye sayıklamasını pek sevmiştim. Kira'nın uydusu olmaktansa en baştan kendi kişiliğini Kira'lığına yansıtabilseydi herşey çok daha farklı olurdu gibime geliyor.
Şu ünlü "kami" meselesine gelince (bilmeyenlere için hemen not düşelim kami japonca tanrı demek olup şintoizm ile ilgilidir) öncelikle tanrı rolüne soyunan karakterlere karşı Raistlin Majere'den bu yana önlenemez bir sempati duyduğumu belirtmem lazım.Şahsen o defter elime düşseydi hiç düşünmeden kullanırdım.(Hatta Türkiye'de insan kalmazdı muhtemelen ehehehe) Tanrı'yı oynamak da bir sakınca görmüyorum zira her egoist insan evladı gibi benim evrenim de kendi varlığımın etrafında şekillenmektedir.Bu sebeple sonuna kadar "Domine Kira.."Ve Mikami-kun seni de hiçkimselere ezdirmem.
Raito dedik..Mikami dedik..Near beyaz saçlı gıcık bir veletten başka bir şey değil o yüzden kendisinden bahsetmeye gerek duymuyorum.Ancak Mello'cuğum öyle mi ki..
İnanılmaz bir şekilde salakça harcanmış olmasına karşın çok "unique" bir karakterdir.O kocaman çikolataları kemirmesine, sabırsız-baskın-rekabetçi kişiliğine ve olayları şiddetle çözme güdüsüne bayılıyorum. Bishonen kankası Matt ile ölümü beni derinden yaralamıştı.Onun yerine Near ölse daha mutlu olurdum.
Hakkaten Mikami'dir Mello'dur Raito'dur L'dir herbiri tadından yenmeyen karakterler birbir ölürken niçin o gıcık Misa Misa ölmüyordur, sorarım size ey yazar ve çizer ikilisi..
Son olarak Death Note çok önemli bir seridir öyle ki otaku olmayan bünyeleri bile kendine hayran bırakabilmektedir.Yakın çevrem üzerinde bizzat test ettim,gördüm.
Yeni izleyecek/okuyacak arkadaşlar için biraz bilgi verelim.
Anime serisi 37 bölüm,manga serisi 108 bölümdür.Tavsiyemiz her ikisinin senkronize takip edilmesidir zira her otaku bilir ki aynı hikayeyi anlatsa da anime ve manga aynı şey değildir farklı tatlar barındırır biribinde olmayan ekstra şeyler olabilir herhangi birinden mahrum kalmak istemezsiniz inanın bana.
Bir de o kadar müziklerinden bahsedilmiş download sitelerinde arayıp helak olmayın diye tarafımdan ziplenip rapidshare'e upload edilmiş 3 albüme ait linkleri yazarak bitiriyorum,bu kıyağımı da unutmayın.
http://rapidshare.com/files/175320470/DEATH.NOTE.Original.Soundtrack._320.kbps_.rar.html
http://rapidshare.com/files/175469296/DEATH_NOTE_Original_Soundtrack_II.rar.html
http://rapidshare.com/files/175518385/DEATH_NOTE_Original_Soundtrack_III.rar.html
by ank-su-namun .....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder