30 Aralık 2015 Çarşamba

K Müzik 2015: En İyi 20 (4)




Üçüncü bölümün ardından sıra dördüncü ve son bölümde :) Buyrunuz;


5 - XIA  Junsu - Yesterday




Junsu' nun son albümünden. Hoş...



4 - Jung Dong Ha - Goodbye Those Words





Ben bu parçayı seviyorum o yüzden biraz iltimas göstermiş olabilirim. The King's Face adlı 2014 yapımı Kore dizisinin ost' undan. Parça ilk olarak Aralık 2014' de yayınlanıyor ama sonra 2015 tarihli toplu albümde de yer alıyor. (yani 2015' den saydım ben bunu :P)



3 - Jang Jae In- Secret Paradise




Jang Jae In - Secret Paradise, The Scholar Who Walks The Night' ın ost'undan.



2 -  FT Island - Pray




Pray, FT Island' ın albümü I Will' den.




Veeeeeeee son sıra......



1 - Super Junior - Devil





Super Junior - Devil... Eğlenceli işte...

Bu liste bu sene dinlediklerim içerisinde en çok hoşuma giden parçalardan oluştu.


Böylece K-Müzik listesi biter....

28 Aralık 2015 Pazartesi

K Müzik 2015: En İyi 20 (3)



İkinci   bölümün ardından  devam ediyorum...


10 - MC The Max - Because of You





Rock grubu Mc The Max' in seslendirdiği Because of You, (parçanın isimi  I mean that Man  olarakta geçiyor) A Girl Who Sees Smells adlı Kore dizisinin ost'unda yer alıyor. Mc The Max ağırlıklı olarak ballad seslendiren bir grup, bu parça da hoş olmuş. Park Yoo Chun' un da yer aldığı diziyi izlemedim ama parça çok hoşuma gitti.


9 - NELL - Star Shell





NELL dinlemekten hoşlandığım bir grup. Bu parça grubun aynı isimli single'ında yer alıyor.



8 - Auditory Hallucination - Jang Jae In ft NaShow





Parça, Kill Me Heal Me' nin ost' undan. Yazmaktan sıkıldım gerçi ama bu diziyi de izlemedim. Dediğim gibi bu sene birşeyler oldu, eskiden bir diziyi izlemeden müzikleriyle pek haşır neşir olmazdım ama bu sene durum biraz farklı. Kulağıma düşüverdiler.


7 - Kim Feel - Stay With Me





Stay With Me, Kim Feel' in Haziran ayındaki albümünde yer alıyor. Bu parçaya tesadüfen denk gelmiştim ama ilk dinlediğim andan itibaren dilime yapıştı. Sade, eğlenceli ne bileyim dinlemesi keyifli bir parça bence.


6- Huh Gak ft Basick - Up All Night





Bu parçayı neden ve hangi amaçla yaptılar bilmiyorum ama iyi ki yapmışlar.


Son bölümde görüşmek üzere...

25 Aralık 2015 Cuma

K Müzik 2015: En İyi 20 (2)




Birinci bölümün ardından ikinci bölüm ile fazla uzatmadan devam ediyorum.


15- SPEED - What U




Bu sırayı pek fazla hak etmese de çerezlik bir parça What U. Topuk numarası uğruna :P



14- TVXQ - Sakura Michi





TVXQ' yu severim , bilenler bilir. Belki buraya Rise as God' dan bir parça almak daha doğru olacaktı ama pek içime sinmeyecekti. Neyse, Sakura Michi Japonca olmasına rağmen buraya uygun.  Something ile tavan yapmışlardı kendi açımdan, tekrar öyle günleri görmek üzere...



13 - Woosung Jun - Light Of Darkness




2015 Kore dizilerinden Hidden Identity' nin ost' undan bu parça. Diziyi izlemedim ama 16 bölümlük Hidden Identity' i merak etmiyor değilim. Zaman bulursam niyetim var. Parça hoş bence.



12 -  BEAST - Without You





Scholar Who Walks The Night sanırım bu senenin en popüler Kore dizilerinden biriydi.  Ne yazık ki henüz bunu da izlemedim ama ost' u ile kendisinden önce tanıştım. Normalde huyum değildir, diziyi, filmi izlemeden ostlarla haşır neşir olmak ama bu sene bir değişik oldu. Neyse dizinin  başarılı bir ost' u var. Niyetim var izlemeye, zamana bakar. BEAST' in Without You' su hoş parça.


11 - hyukoh - Comes and Goes 



hyukoh yeni bir grup sayılabilir aslında. Bu Comes and Goes feci sarıyor, keyifli bir parça. Grubun Mayıs tarihli 22 adlı albümünde yer alıyor.


Arkası yarın...

17 Aralık 2015 Perşembe

K Müzik 2015: En İyi 20 (1)



Evet, Çince serisinin ardından bu sefer kapıyı Kore' ye doğru açtım. Gerçi bu sene öyle fazla K-Pop vs.. falan dinlemedim ama dinlediklerim arasında kulağımda kalan, bana göre  en iyi 20 parçayı sondan başlayarak paylaşıyorum. Yine sadece klibi olan parçalar içinden oluştu bu liste ve bu nedenden ötürü bu listeye dahil olamayan nice parça oldu.



20 - BIGFLO - obliviate




2014 çıkışlı BIGFLO' nun bu parçası "Incant"' da yer alıyor. Parça eğlenceli, hareketli, catchy işte bence. Ayrıca bu klibin içindeki kırmızı kullanımı hoşuma gidiyor.


19 - Eddy Kim - Apologize





Apologize, Eddy Kim' in 2015 tarihli albümü "Sing, Sing, Sing"de yer alıyor. Sade, dinlemesi keyifli ve bir şekilde dile takılan bir parça.


18 - Shinhwa - Sniper





Shinhwa hakkında pek bir şey yazmama gerek yok sanırım. Geri döndüler. Klip hoşuma gidiyor. Bir de yaşlanmıyorlar, ne güzel.


17- Kim Feel - Ghost In Your Mind




Parça Kore dizisi Punch' ın ost'undan. Diziyi izlemedim, bilemiyorum ama parça hoş.


16- XIA- The Time is You





Parça Roots of The Throne ya da diğer adıyla Six Flying Dragons adlı Kore dizisinin ost' undan. Diziyi izlemedim, ilginç bir şeye benziyor ama 50 bölüm izlemeye dayanamam muhtemelen. Neyse Junsu' nun vokali işte...


Arkası yarın....

10 Aralık 2015 Perşembe

Çince Müzik 2015 - En iyi 20 (4)



Üçüncü bölümün ardından dördüncü ve son bölüme başlıyorum. Buyrunuz;

5 - Men Envy Children - My Dear Baby





Yeni bir grup olan Men Envy Children' ın ilk albümü "Everything" de yer alıyor bu parça.

4 - Pets Tseng - Season of Rain




Pets Tseng' in seslendirdiği bu parça aynı zamanda 2015 yapımı olan Moon River' ın kapanış parçası. Diziyi izlemedim, ilgi çekici bir konusu var gibi gözüküyor gerçi ama bakalım...



3 -  Mayday - Your Legend -  Moyuru Inochi -





Şimdi biraz garip oldu biliyorum ama bu sırayı Tayvanlı grup Mayday ve  2015 tarihli Japonca single' ında yer alan aynı isimli parçaya veriyorum ^^



2 - Magic Power Ft Ashin (Mayday) - Lonely Rock Star





Bence bu parçaya bir göz atın özellikle sıkıntınız, derdiniz varsa falan. Ben bir süredir günde bir iki doz kullanıyorum, iyi geliyor ^^

Magic Power, Tayvanlı bir grup. Boyband falan diye sınıflandırılıyor ama daldan dala atlama kapasitesine sahipler. Mayday ve Ashin' i biliyorsunuzdur zaten. Tek parçalık bir çalışma bu video ancak bu MP ve Ashin' in birlikte gerçekleştirdiği ilk çalışma değil. Daha eski tarihli parçalar da mevcut ve keyifli.  Ayrıca özellikle bu parçada DJ bey kardeşin hal ve tavırlarını çok estetik bulduğumu eklemeden geçemeyeceğim...^^



Veeeeeeeeeeeeeeeeeee  son parça!



1 -  Sodagreen - He Raises his Right Hand For The RollCall





Tayvanlı grup sodagreen' in bu son albümü Winter Endless zaten iyi bir albüm. fakat bu parçanın yeri benim için başka sanki. Bu parça gerçekten bu 20 parçalık listedeki 1 numaramdır. Parçanın konusu ayrı bir konu zaten.



Ve böylece 20 parçanın ve bana göre 2015 senesi içindeki en iyi parça listesinin sonuna gelmiş olduk. K-Müzik listesi ile görüşmek üzere :P

6 Aralık 2015 Pazar

Çince Müzik 2015 - En iyi 20 (3)





İkinci bölümün ardından üçüncü bölüm ile devam ediyorum.



10- Da Mouth feat. Pauline Yan - Funky 那個女孩/Let Dat Gal Go




Bu parça Tayvanlı grup Da Mouth' un 2015 albümü Back to The Future' da yer alıyor.



9 - Kenji Wu -  Love afar






Bu sırayı Kenji Wu bu parçası ile alıyor.


8- Jackie Chan - Heroes of The  Gobi






2015 yapımı film Dragon Blade' de Jackie Chan, Daniel Lee, John Cusack ve diğerleri yer alıyor. Henüz filmi izlemedim ancak bu parça filmin ost'undan.



7- Marty Band - Silent Night





Tayvanlı grubun bu parçası güzel bence.



6- Della - You've Always Been Here






Della' nın bu parçası, aynı isimli son single' ında yer alıyor.


Geriye kaldı dördüncü ve son bölüm ^^


1 Aralık 2015 Salı

Çince Müzik 2015 - En iyi 20 (2)





İlk bölümün ardından Çince (mandarin) pop /rock parçalarından oluşturmaya çalıştığım listenin ikinci bölümüne şuracıkta devam ediyorum.

15 - Power Station - 熱量






Evet,  dizi müziklerine yer vermeyeceğimi söylemiştim ama parçanın bir dizinin açılış müziği olduğunu ona kapılıp gittikten sonra öğrendim. Tayvanlı iki kişilik rock grubu Power Station' un seslendirdiği parça Ba Ji Shao Nian (Army Rookies: The Baji Boys) adlı Tayvan dizisinin açılışıymış. Parça keyifli ve enerji dolu olmakla birlikte baktım dizinin de izlenebilirliği var. 60 bölüm olmasaymış oturup izleyecektim ama 60 bölüm bir saatten mümkün değil. Gerçi çok çekici görünüyor ama...



14 -  Wang Leehom - Now is The Time





Wang Leehom iyidir, hoştur. Bu parça 2015 tarihli albümü Your Love' da yer alıyor.



13 - Unstoppable 3 - Epochal Times





Parçayı dinlemesi iyi hoştu ama  detaylarını çözmesi zor oldu. Albüm, parça ile aynı adı paylaşıyor. 4 kişi oluşturmuşlar albümü. Parçayı da birlikte seslendiriyorlar. Kim bunlar?  Bii - Ian Chen - Dino Lee - Andrew Tan. (araba kullanasım geldi)



12 -  Jung Yong Hwa ve JJ Lin - Checkmate





CN Blue' nun Yong Hwa' sı ile JJ Lin işbirliği sonucu olan Checkmate hoş parça. Şu klip üzerimde sıkıntı yaratıyor, çok başarılı.



11 - Ian Chen - Emperor Of The Legend



Ian Chen' in Somewhere Without You single'ında yer alan parça aynı zamanda bir strateji oyununun parçası olarak kullanılmış. O nedenle klibe ve kafasındaki kaska pek takılmayın.


Üçüncü bölümde görüşmek üzere ^^

29 Kasım 2015 Pazar

Çince Müzik 2015: En İyi 20



Malum Aralık ayına girmek üzereyiz, yılın sonu geliyor. Liste ayı başladı, görüyorum ki çoğunluk yılın en iyi filmi, en iyi kitabı, ırtı zırtı diye listelere başladı. Hep yapmak istemişimdir ama şimdiye kadar elim hiç gitmemişti çünkü sıralama yapmayı hiç sevmem ama bu yıl çok içimden geldi. Ben de kendi müzik seçimlerimi listelemeye karar verdim ve ilk girişimim Çince parçalar üzerine oldu. Boş işlerin boş insanı olarak, kendi dinlediklerim arasında en fazla dinlediğim ve kulağıma en fazla takılan 20 Çince parçayı seçmeye çalıştım.Çince derken mandarini kast ediyorum bu nedenle parçaların içinde Hong Kong ile ilgili bir tane göremeyeceksiniz.



Bu iş biraz zor oldu. "Ay buna haksızlık etmeyeyim", "bu aslında eğlenceli", "itiraf et dinlerken eğleniyordun", "bunu listeden çıkarsam mı acaba?" diye kendi içimde adaletli davranmaya çalışırken hiç birinin hakkı yenmesin, kimseye haksızlık olmasın derken kendimi öldürüyordum neredeyse. Maksat eğlenmek diye başladığım iş  gereksiz bir ciddiyete dönüştü ama sonunda 20' yi oluşturdum. Bu arada buraya ekleyeceğim için videosu olan parçaları seçtim bu nedenle aslında oldukça güzel olan ve burada yer almayı hak eden ancak klibi bulunmadığı için listeden düşerek güme giden şarkılar da oldu, yapacak bir şey yok artık ^^



Bir kaç bölümde yayınlayacağım bu ilk liste denememi. Belki sıra daha sonra Kore ya da Japonya listeleri de gelir, bunu bilemiyorum.


Adettendir diye numara vereceğim ama aslında bu 20 parça kendi içerisinde sıralı değil. Ve yine adet olduğu üzere sondan başlayacağım hahahaha....


20 - Luhan - That Good Good




Luhan' ı zaten bilen biliyor, seveni bol o yüzden üzerinde fazla bir şey yazma gereği duymuyorum. Parça bana kalırsa catchy, dans etmek için ideal. Klibi de hoşuma gidiyor.



19 - Yoga Lin - The Dawn





Bir noktayı itiraf etmem gerekiyor; bu parçayı ilk 20' ye almamda Qin's Moon' un etkisi büyüktür. Qin's Moon tutunca dizi haline getirmeye karar verdiler ve çekimler başladı. Fragmanlar düşmeye devam ediyor. Bu parça da dizinin açılış parçası olacak. Her ne kadar hakkındaki gelişmeleri mümkün olduğunca az takip etmeye çalışsam da diziyi esasen 8 gözle heyecanla bekliyorum fakat içimde bir o kadar da endişe var. Şimdi fragmanlara, tanıtımlara göz attığım kadarıyla büyük bir rezalete de imza atabilirler. - en azından benim için -  Karakterler oldukça kendine özgü, nasıl bir cast seçimi yaptılar bilemiyorum ve özelikle bazı karakterleri çok merak ediyorum. Bazı ilişki dengelerini de bozacaklarmış gibi geliyor ama neyse, hadi beklemeye devam. (Bu arada Zhang Liang' ın dizideki durumuna bakmamak için şu anda kendimi parçalıyorum burada)


İşte bu listeye her ne kadar dizi ost' larını dahil etmeyeceğim dediysem de itiraf ettim. Gerçi dizinin ost' u umut verici. Mesela bir diğer umut vadeden ost sahibi dizi olan The Four' a burada yüz vermedim. The Four' u ne yapacaklarını bilemediler artık. Hong Kong yapımı diziden memnun kalmıştım ben artık onun üzerine yeni yapımı tekrar izleme gereksinimi duyar mıyım bilmem ama söyleyeyim ost' u güzel duruyor. Ya gönül ister ki şu romanları çevirseler de dizi hali film haliyle kalmasak, ağız tadıyla okusak ama nerede.....Neyse nereden nereye geldim.



18 - R-Chord ft Diana - Love Doesn' t Need To Pretend





Tayvanlı şarkıcı R-Chord aynı zaman da oyuncu. 2015 tarihli bu parçasını Diana ile seslendirmiş.



17 -  Ricky Xiao - Give In






Tayvan doğumlu, görme engelli şarkıcı Ricky Xiao' nun 2015 tarihli single' ında yer alan bu parça ve parça ile birlikte klip oldukça hoşuma gidiyor.



16 -  Weibird Wei - The Mirror of Sanctity





Yine Tayvan' lı başka bir şarkıcı olan Weibird Wei' in bu parçası aynı isimli single' ında yer alıyor. Hoş bir çalışma olmuş.


Arkası yarın diyelim şimdilik :)

8 Kasım 2015 Pazar

Tawannanna 8. Yaşına Girer: Doğum Günü Kutlaması :P


Bugün bu blog yani Tawannanna 8. yılına giriyor. Bloğun ilk yazısını   08.11.2008' de yazmış ve buraya eklemişim. O zaman başlayan macera hala devam ediyor. Kendimi tebrik ederim. Bu azim ve istikrar karşısında kendimi tebrik ve takdir ettim ki bunu yaptığım çok nadirdir. Yani şu azim ve istikrarı başka noktalarda gösterseymişim neler olurmuş kimbilir?  Ama abartmayayım. Senelik yazı sayım öyle çok fazla değil :)


Doğumgünü tebrikleri geliyor. İnsanlar "benim parçamı seç", "beni seç" diye birbirini eziyor. Doğum günü şarkılarını sırasıyla hemen açıklayayım da zaiyat fazla olmasın.


Öncelikle bir hoş geldiniz demek adına  Tayvan semalarından  Alan Kuo' dan gelsin. "Welcome to My World"





Geçen sene şöyle bir değerlendirme yapmışım. O zaman bu sene buna devam edeyim. Öncelikle geçen doğum gününden bu güne kadar en fazla okunan beş yazıyı sıralayayım;







Hepsi animelerle ilgiliymiş.



Ay bir doğum günü kutlama şarkısı daha :)  Bu sefer Kore'den. Biraz eski bir parça olsa da çok şeker; Kwon JinWon  / Happy Birthday to You





Teşekkürler... Teşekkürler...





En az okunmuş olan beş yazıyı ise şu şekilde;



 2 - Sacrifice









Japonya durur mu? Japonya' yı temsilen Kiyoharu' dan geliyor. Happy Birthday.





Sağolun, sağolun ^^




Öyle çok okunan bir blog değil biliyorum ama 8 senede GFC 125 takipçi sanırım epic fail oluyor hahahaha. Neyse, kendi kendimize kavruluyoruz burada...


İşin geyiği bir yana, güzel şeylere vesile olduğunu çoğunluk biliyor, o yüzden uzun uzun yazmayacağım. Takip edenlere, okuyanlara, yorum bırakanlara teşekkürler...

Onlar için gelsin o zaman. Home Made Kazoku - Thank You!!



Şöyle bir Bleach havası da esti ortamda, hoş oldu...


Teşekkür için Kore' den FT Island' ı konuk ediyoruz ama Japonca söyleyecekler; Arigato




Böyle işte. Uzun zaman olmuş, şok içindeyim ^^ İstikrar demişken, bloğa başlarken yazım kuralları, imla falan takmayacağım, bu bloğun kurallarından biri de bu olacak demiştim. Bakıyorum da gerçekten başarmışım.


Yine de hatırlamakta fayda var. Tawannanna 8. yılına giriyor yani 8' den gün alıyor ama soranlara 7 diyecek :)))


Bu da benden bonus gelsin. Nicholas Tse' den ( ayrıca parçanın bestesi Sugizo' nun yani bir nevi combo ^^) - Today is your Birthday




Evet, bugün doğum günüm, teşekkürler ...



28 Ekim 2015 Çarşamba

Yağmur... Yağmur...Yağmur ve Müzik (I)




Yağmurlar, yağmur, yağmurlu havalar... İşte bunlar başladı. Yaklaşık bir haftadır yağmura maruz kalıyorum. Bundan şikayetçi miyim? Hayır, yağmur candır, iyidir, severim. Özellikle keyfini sürmeye fırsat bulduğum zamanlarda... İşte bu günlerin sonunda  aydınlandım ve bunun zamanının geldiğini anladım! Hemen "yağmur" şarkılarından bir kuple hazırladım.Başlamadan önce bir girizgah olarak buradaki parçayı da öneririm isteklilere...


Efendim, öncelikle Japonya' ya uzanıyor ve sizlere SID' i getiriyorum.





Aslında bu ilk tur için aklımda Glay' in "Rain"' i vardı. Bloğa az çok aşina olanlar Glay sevgimi bilirler ama inanın klibi buraya eklemeye elim gitmedi. Yıllaaaaaar öncesinden gelen o klibi buraya eklemek için izlemeye bile kalbim el vermedi. Yine de gülmek, eğlenmek, "vay be zamana bak! Nasıl  da geçiyor" demek isteyenlere öneririm. Eskiden ben de bu tepkileri veriyordum ama bugün içimden gelmedi. Zamanın akışı ile eğlenemiyorum artık sanırım.

SID sevdiğim bir JRock grubu olmak ile birlikte bu parçasını ayrıca severim. En sevdiğim animelerden bir tanesi olan Full Metal Alchemist: Brotherhood' un kapanış parçalarından biri olmasının da etkisi var bu sevgide.



Sırada Kore var. Hemen biraz tarz değiştiriyoruz. Bu kuple ( :p) için Kore'den Yiruma' nın "Kiss The Rain"' ini seçtim.




Bilenler bilir asıl adı Lee Ru Ma olan Yiruma, Güney Koreli besteci ve piyanist. Dinlenilesidir.



Sonra  Tayvan' a yöneliyorum. Buradan seçtiğim parça ise Sodagreen' den "下雨的夜晚" (A Rainy Night)






Sodagreen, 2001 yılından beri müzik yapan bir indie rock grubu. 2003' de grup içindeki son değişiklikten sonra elemanlar bugüne kadar devam ediyorlar. Bu parça bu yıl yayınlanacak "Winter Endless" isimli albümlerinde yer alacak. Burada gruba GermanPops Orchestra eşlik ediyor.


Bu turu tamamlamadan önce bonus olarak eskilerden, kapsam dışı bir parça daha ekliyorum. Nostalji yapmasam olmazdı zaten.

Çok severdim hala da severim. Karşınızda a - ha ve Crying In The Rain.




Yağmur, yağmur, yağmur.........

25 Ekim 2015 Pazar

Küçük Bey( Botchan ) - Soseki Natsume




Kitap yorumu yapmayı pek sevmiyorum. Yine de ara sıra içimden gelirse bloğun içeriğiyle örtüşecek kitaplara yer vermeye çalışıyorum.


Soseki Natsume' nin Küçük Bey' i (Botchan ) de bunlardan bir tanesi. Kitabın bir özelliği Japoncadan Türkçeye doğrudan çevrilmiş  ilk roman olması. Oğlak Yayınlarından çıkan kitabı Japoncadan Türkçeye Mariko Erdoğan ve Hüseyin Özkaya çevirmiş. Bilindiği gibi bazı dillerden Türkçeye doğrudan çeviri yapılmıyor / yapılamıyor. Ana dilden İngilizce ya da diğer bir dile yapılan çevirilerin üzerinden Türkçeye yapılan çeviriler ise çoğu zaman hayal kırıklığı yaratıyor. Bu nedenle bir eserin ana dilinden Türkçeye çevirisi okuyucular ve eserin tam yansıması için oldukça önemli.



Kitabın başında Prof. Dr. Selçuk Esenbel' in " Natsume Soseki ve Çağdaş Japon Edebiyatının Doğuşu" isimli, Meiji Dönemi, bu geçiş döneminin ve aynı zamanda dünyada değişen zamanın Japon Edebiyatı üzerine etkileri, Soseki Natsume ve yazarın Japon Edebiyatı içerisindeki yerini anlatan kısa ama açıklayıcı bir yazısı var.


Roman, Küçük Bey' in gözünden anlatılıyor. Tokyo'da iyi bir ailenin ikinci oğlu olan Küçük Bey, çocukluğundan itibaren atılgan, gözü pek, zaman zaman sonuçları düşünmeden hareket eden, umursamaz bir karaktere sahip. Tüm bunların yanında dürüst bir kişilik. Fevri ve düşüncesiz görülen tavırları nedeniyle anne ve babası kendisinden umudu keser, annesinin gözdesi zaten büyük oğludur. Ailenin bu dışlayan tavrı karşısında Küçük Bey' i seven, kollayan, ona ve karakterine inanan tek kişi yanlarında hizmetçi olarak çalışan yaşlı Kiyo. Küçük Bey bile Kiyo' nun bu sevgisine anlam veremiyor, zaman zaman ona acıyor kimi zaman ise onun cehaletini hor görüyor.



Zaman geçer, baba ölür. Zaten pek iyi anlaşamayan ağabey ve kardeş yollarını ayırınca Küçük Bey, fizik okuluna gider. Mezun olunca gelen Tokyo' dan uzak, küçük bir taşra kasabasında öğretmenlik teklifini  her ne kadar öğretmenliği hiç düşünmüyor olsa da, biraz da yapabileceği başka bir iş olmamasından ötürü, kabul eder. Sonunda bu kasabaya gelir. Burada geldiği kentten farklı bir kültür, öğrenciler ve farklı karakterlerdeki öğretmenlerle karşılaşır.


" İlk dersin başlamasına daha çok vardı. Müdür saatine baktıktan sonra, öğrenmem gerekenleri kısaca anlatacağını, ayrıntıları daha sonra öğreneceğimi söyledi. Sonra pedagoji bilgisini sergileyerek, gerçek eğitimin ruhundan ve öneminden söz etmeye başladı. Onu dinler gibi yaparken, keşke buraya gelmeseydim diye düşünüyordum. Müdürün istediklerini harfiyen yapmam olanaksızdı: "Çocuklara örnek ol, erdem timsali ol. Öğretmen dediğin yalnızca ders vermez, öğrencileri kişiliğiyle etkiler" falan filan. Benim gibi birinden böyle şeyler beklenmesi saçmalıktı. Ayrıca müdürün söz ettiği kadar yüce bir şahsiyet de böyle bir köye ayda kırk yen gibi bir paraya çalışmaya gelmezdi. İnsanların dünyanın her yerinde aynı olduğunu düşünüyordum. Sinirlenmek doğal bir tepkiydi Ama böyle bir durumda benim için en güvenli yol susmaktı. Müdür bana yapmam gereken şeylerin hepsini, bütün ayrıntılarıyla en baştan söylemeliydi. Ama ben bütün bunları yapacağımı söyleyemezdim çünkü yalan olurdu. Kandırılmış ve buraya getirilmiştim. Kaderin bir oyunuydu bu."...



Öğrenciler ayrı bir nokta iken erdem timsali olmaktan söz eden müdür ve okul öğretmenleri ayrı bir nokta. Küçük Bey, karakteri doğasınca ve  aynı zamanda şehirden gelmiş olmasının verdiği üstten bakma tavrıyla hepsine birer isim takar.


"Dünyada türlü türlü insan var. Mesela Soytarı Noda, davet filan beklemeden yanınıza oturuverir. Oklu Kirpi, kendisi olmasa Japonya' nın krize gireceğini sanır. Kırmızı Gömlek züppeliği tekeline aldığını sanır. Müdür Porsuk kendini eğitim timsali olarak görür. Hepsinin de kendi dünyası vardır. Hepsi de kendi dünyasının kralıdır. Ama Profesör Yeşil Balkabağı gibi alçakgönüllü biriyle ilk kez karşılaşıyordum. Hep başı eğik geziyordu. Kimse onun farkında değildi. Evet, solgun ve tombul bir yüzü vardı ama iyi bir insandı."



"Ahlak" ele alınan temel kavramken, ikilemler de roman içinde ele alınır. Güler yüz, talı dil ve nezaket altına saklanmış kurnazlık mı yoksa basit, kabalık olarak düşünülebilecek dürüstlük mü? Süslü lafların, giyimin ve entellektüelizmin altına gizlenmiş çıkarcılık mı yoksa belki geri kafalılık ya da saflık  olarak adlandırılabilecek karakterinden taviz vermemek mi?



"Dürüstlüğün hep işe yarayacağına emin olmuştum şimdiye kadar. İnsanların çoğu birbirini kötü olmaya teşvik ediyor sanki. Dünyada ancak kötülerin başarı kazanabileceğine inanır gibiler. Nadiren dürüst bir insanla karşılaştıklarında onu hor görüyor, "küçük bey, toy" filan diyorlar. Öyleyse ahlak derslerinde öğrencilere neden dürüst olmaları, asla yalan söylememeleri öğretiliyor? Yalan söylemek, insanları kandırmak, başkalarından şüphelenmek öğretilsin o zaman. Böylesi hem dünyanın hem de o öğrencilerin lehine olur"



Küçük Bey'de anlatılan konular, kültürler veya zaman  değişse dahi her zaman var olan kavram ve ikilemler. Roman aslında evrensel  bir durumu sade, akıcı bir dille, gerçekçi ve eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Okuyanın kendini uzak hissetmeyeceği bir roman.

Küçük Bey, Soseki Natsume tarafından 1906 yılında kaleme alınmış bir roman. Türkçe' ye çevrilen diğer bir eseri Gönül (Kokoro)   1914' de yazılmış. Sırada o var, bakalım...


18 Ekim 2015 Pazar

KINGDOM (2. SEZON) : ANİME




Kingdom' ın 2013 yapımı 39 bölümlük 2. sezonu hayal kırıklığı yaratmıyor, 38 bölümlük Kingdom 1. Sezon' un altında kalmıyor. Finali açık bıraktılar umarım bir 3. sezon gelir çünkü anime gayet güzel gidiyor.


Yasuhisa Hara' nın Çin Tarihinden esinlenerek yarattığı manga ne alemde bilemiyorum ama kurgunun güzelliği animeye de yansıyor.


İlk sezonun  sonunda Ying Zheng tahta çıkmış, serinin odaklandığı diğer ana karakter Xin ise 300 kişilik bölüğünün başında deneyim kazanmak için savaş alanlarına akmıştı. Doğal olarak her ne kadar Ying Zheng, kardeşinin çıkardığı ayaklanmayı bastırarak tahta çıkmış olsa da saraydaki güç Lü Buwei ve Onun ekibinin elindeydi. Yin Zheng' in gerçek bir hükümdar olmasının ve hayali olan Çin' i birleştirme düşüncesinin önündeki en büyük engellerden ve tehlikelerden  bir tanesi Lü Buwei olarak gösterilmişti ilk bölümün sonlarında. Qin' in en büyük 6 generalinden bir tanesi ve hayatta kalan son üyesi olan Wang Qi' de ilk sezonda Zhao' dan Li Mu' nun geri planda çizdiği bir hamle sayesinde savaş meydanında büyük general sıfatını hak ederek ve destansı mızrağını Xin' e bırakarak hayata gözlerini yummuştu. Bu nedenle Xin, Li Mu' ya büyük nefret besliyordu.


Kingdom' um ikinci sezonunda Ying Zheng ve Xin' in bölüm rakipleri Lü Buwei ve Wei adına savaşa katılan büyük general Lian Po.  İkisinin de ortak hedefine devam edebilmesi için önlerindeki bu rakipleri iş birliği ile alt etmeleri gerekiyor.


Kingdom tarihten ve gerçek tarihi karakterlerden esinlenmesinin yanında aslında savaş stratejilerinin animeye dönüşmüş hali bir nevi. Yani Uzak Doğu savaş stratejilerine merakınız varsa ya da  konuyla ilgili her hangi bir kitap okuduysanız bu animeyi kaçırmayın. Uygulamalarını anime boyutunda izleyin hem saray tarafında hem de savaş meydanlarında.  Bunun yanında animenin eğlence boyutu gayet yerinde. Karakterler zaten güzel ve inandırıcı. Bir tek Xin biraz daha az bağırsa iyi olur ama bu nedenle topladığı antipatiyi müthiş aptallığıyla sempati puanlarını geri kazanarak dengeliyor. Bunun dışında Xin iyidir, sevilesidir.

Gerçek karakterlerden esinlenmiş demişken bir kaç tanesine değinmek lazım;

Ying Zheng: Tarihte bu kişi Qin tahtına geçtikten sonra Savaşan Devletler Dönemine son noktayı kuran, büyük 7 devleti kendi egemenliği altında birleştiren ve Qin Shi Huang ünvanını alan (yani Çin' in İmparatoru) kişi. Animenin ikinci sezonunda gösterildiği gibi Zhao Devletinde doğuyor,  çocukluğunun bir kısmını Zhao' da esir olarak geçiriyor ve daha sonra Qin' e geliyor. 13 yaşında babasının ölümü üzerine tahta çıktığında ilk sezondaki şekilde kardeşinin isyanı ile karşılaşıyor. İsyan bastırılıyor. Animenin aksine kardeşi Zhao' ya teslim olurken tüm destekçileri ve aileleri Zheng' in emri ile öldürülüyor. Animede sürekli kanlı bir işe giriştiğinin altı çiziliyor ama gerçekte, sürecin getirdiği akış nedeniyle bu kan sadece savaş alanlarında dökülmüyor. Tarihsel açıdan aslında pek sevilen bir figür değil ama animenin güzel yanlarından bir tanesi odağını ve ana karakterlerini öylesine güzel anlatıyor ki sevmeden edemiyoruz.


Lü Buwei: Tarihte öncelikle bir tüccar olan Lü Buwei, Zhao Devletinde yaşadığı sırada, orada sürgün edilmiş sıradan bir prens olan, o dönemdeki Qin Kralının gayrimeşru kardeşi ile tanışır ve arkadaş olur. Aslında arkadaş olmaktan ziyade tahtta hiç bir hakkı olmayan bu prensi  yeni kral yapabileceğini düşünür ve çeşitli rüşvetler, teşvikler, oyunlarla tahtın bu prense kalmasına sebep olur ve başarır. Bu arada prensi, kendi odalığı olan ve prensin kararları üzerinde etkili olabilecek bir kadın ile de tanıştırarak kadını da hediye eder. Bu prens Qin' e geri dönüp tahta çıktığında Lü Buwei' yi bakan ve danışman yapar. Böylece Lü Buwei başbakanlığa kadar çıkar. Kral ölüp yerine henüz reşit olmayan Ying Zheng çıktığında Zheng' in vesayetini alıp hükümdar vekili olarak yönetimi eline alır ancaaaaaak Zheng iktidarı eline aldığı anda vasisini azledip Lü Buwei'yi yönetimden uzaklaştırır ve tüm dizginleri kendi eline alır. Bu zamandan sonra Lü Buwei sıradan bir vekil olmaktan öteye gidemez. En enteresan nokta, bu kadar zeki, iş bilir ve insan sarrafı olan bu tüccarın, Zheng' in gerçek karakterini anlayamaması.


Lü Buwei' in tarihte not edilen başka bir özelliği daha var. Tüm Çin' den ünlü düşünürleri Qin' in başkentine davet eden kişi kendisi ve Yüz Düşünce Okuluna ait düşünceleri kapsayan bir çeşit ansiklopedik kitaba sponsorluk yapan kişi de kendisi.

Bilindiği gibi ilerleyen dönemlerde Ying Zheng, tam anlamıyla Qin Shi Huang olduğunda  Yüz Düşünce Okulu' na kapılarını kapatarak sadece Legalizm ve daha sonra Konfüçyüsçülüğün yaşamasına izin verecek ve Yüz Düşünce Okuluna ait tüm kitapları ve bunları bırakmak istemeyen düşünürleri yaktıracak. Aptal değil tabi, hepsinin orjinalini (sadece tek nüsha) kendi kütüphanesine koyarak orada saklıyor. Fakat ileride ölünce ve kurduğu Hükümdarlık çökünce ne yazık ki kütüphanesi yakılacak ve bu tek nüshaların çoğu tarihin küllü sayfalarına karışarak günümüze ulaşamayacak.



Queen Dowager: Animenin 2. sezonunda tanıştığımız Queen Dowager, Zheng' in annesi aynı zamanda Lu Buwei' in Zheng' in babasına hediye ettiği kadın. Zhao' da sürgün bir prensin karısı olarak oldukça zorluk çekmiş gösteriliyor. Yaşadığı sorunlu ve zor hayatın sonunda eşi ve ardından oğlu tahtta çıkınca Kraliçe ünvanını alarak Haremin başına geçiyor. Animede görüldüğü kadarıyla Queen Dowager' in pek öyle ülke iktidarı, aile bağları, hükmetmek gibi dertleri yok. Daha çok fani zevklerin derdinde. Animede eskiden Lü Buwei' ye aşık ve ikisi sevgili olarak gösterilmiş ve kadın hala Lü Buwei' i istiyor. Kingdom 2. sezonda Harem, Zheng ve Lü Buwei' in kampları dışında en büyük üçüncü güç olarak tasvir ediliyor. Bu nedenle hem Zheng hem de Lü Buwei bu gücü isteyecek. Queen Dowager' in karakteri de işleri ilginçleştiriyor.


Gerçekte Lü Buwei ile Lady Zhao' nun bir ilişkisi var mıydı ya da her ikisi sevgili miydi bundan emin değilim ( fakat büyük ihtimalle Lü Buwei' in odalığı kendisi) ama Lady Zhao' nun  ve hatta Lü Buwei' in karıştığı bir saray olayı var. Özel hayatıyla ilgili sarayda oldukça adı çıkmış olan Queen Dowager' in kendisini de dibe çekmesinden endişelenen Lü Buwei, onu Lao Ai adlı bir adamla tanıştırıyor. ( Lü Buwei görüldüğü gibi sürekli insanları birbirleriyle tanıştırıyor) Hatta üçü bir hileye imza atıyorlar ve Lao Ai' ın sürekli Queen Dowager' in yanında olabilmesi için onu hadım edilmiş olarak gösteriyorlar. Böylece Lao Ai, sahte bir hadımlık maskesinin altına saklanarak haremde Queen Dowager ile gününü gün ediyor. Anlatılanlara göre iki adet oğul yapıyorlar. Zamanla Lao Ai, kibire kapılarak kendini kaybetmeye başlıyor ve neredeyse tahtta hak iddia edecek tavırlara, İmparatorun üvey babası sayılırım söylemlerine giriyor. Tüm bunlar; annesinin sevgilisi olduğu, iki adet gayrimeşru kardeşin dünyaya geldiği, adamın sözde hadım edilmiş bir şekilde haremde yaşadığı ve tahtta oğullarını geçirmek için sinyal yaktığı bir şekilde  Zheng' in kulağına gidiyor. Bunun farkına varan Lao Ai da hemen bir isyana girişiyor ancak isyan bastırılıyor. Lao Ai, 3. kuşağa kadar akrabalarıyla birlikte öldürülüyor. Zheng, annesinin kraliçe ünvanını alıyor ve onu saraya hapsediyor. İki oğul öldürülüyor. Lü Buwei' in de bu işe bir şekilde dahil olduğu iddiaları ve imaları üzerine tüm yetkileri hem kendisinden hem de etrafındaki tüm insanlardan alınıyor ve Lü Buwei, bir sınır bölgesine sürülüyor.




Li Mu: Kingdom serisindeki en cool karakterlerden bir tanesi Li Mu. Hem iyi bir stratejist hem de iyi bir general. İkinci sezonda başbakanlığa terfi etmiş bir Li Mu görüyoruz ancak ne yazık ki Zhao Kralında iş yok. İkinci sezonun hangi bölümünde hatırlamıyorum ama Li Mu vs Lü Buwei pazarlığı görülmeye değer sahnelerden bir tanesi.


Tarihte ise Li Mu, tüm Çin boyunca Savaşan Devletler Döneminin en büyük dört generalinden bir tanesi olarak biliniyor.


Lian Po: Lian Po, animede esasen bir Zhao Generali fakat krala kızınca ve onu güvenilmez bulunca emrindeki adamlar ile birlikte Zhao' dan ayrılarak Wei Devletine ve kralının hizmetine girmiş biri olarak tasvir ediliyor. Zhao Devletinin en büyük 3 generalinden  biri olan Lian Po aynı zamanda Qin' in 6 büyük generali ile eşdeğer seviyede. Animede kendisine yükledikleri tüm bu saygıdeğer ifadelerin hakkını veriyor. Aynı zamanda zamanın değişmesinin acısını ya da kabullenemeyişini de içinde yaşadığı gözleniyor. Bu da savaş sevenlerden, adrenalini savaş meydanında bulanlardan bir tanesi. Animede var böyle karakterler. Aslında ona adrenalin demeyelim de hayatta değer verdiği kavram ve duyguları meydanda bulanlardan belki de. Sezonun en etkileyici karakterlerinden bir tanesi. Lian po' nun dışında 4 önemli adamı da sezonda önemli yer tutuyor. Bu dördü içerisinde en sevdiğim Lun Hu ( Lin Ko). Karakterin tavrı, duruşu ile birlikte bu sempatide seslendiren Takahiro Sakura' ın  da payı var.


Lian Po tarihte Savaşan Devletler Dönemi içerisinde adı geçen 4 büyük generalden bir tanesi. Changping Savaşında animede adını sürekli andığı Qin Generali Bai Qi' nin karşısında savaşıyor. ( Qin ile Zhao arasındaki bu savaşa animede de değiniliyor) Hatta avantajı taktikleri sayesinde ele geçiriyor ancak Zhao Kralı sabırsızlanarak ve Lian Po' nun yaşı nedeniyle işi ağırdan aldığını düşünerek Lian Po' yu komutadan alıyor. Yerine geçen yeni komutan aceleci davranınca Zhao Ordusu  yarısından fazlasını kaybederek ağır bir yenilgi alıyor. Bunun ardından Yan Devleti ile savaşa giriyor Lian Po ve zaferi kazanıyor ama nedense tüm başarılarına rağmen Kralın Lian Po' ya olan güveni zayıflayınca Lian Po, Zhao' dan ayrılarak Wei Devletine yerleşiyor. Daha sonrada Chu' ya yerleşiyor.





Wang Jian: Animede Qin Ordusunun generali olan Meng Ao' nun iki yardımcı komutanından biri olan Wang Jian, karanlık bir atmosfere sahip. Oğlu Wang Ben, her ne kadar suratsız falan olsa da babasından daha yumuşak görünüyor.
Tarihte Wang Jian, Qin' in en büyük komutanlarından bir tanesi aynı zamanda Savaşan Devletler Döneminin en büyük 4 generalinden kendisi. Oğlu Wang Ben de gerçek bir karakter.
Bu sayede bu 4 büyük generalinin üçünü seride görebiliyoruz aslında. Bunlar; Li Mu, Wang Jian, Lian Po ve animede adı anılan Bai Qi.

Li Sı tarihi bir karakter biliyoruz zaten. Hakkında yazasım hiç yok.





Meng Tian: İkinci sezonda en sevdiğim karakter. Xin ve Wang Ben ile yeni nesil general adayı gençleri oluşturan üçlünün en zekisi ve en uzlaştırıcısı. Rahat takılan, pek hırsı olmayan, esprili bir karakter olarak ortama neşe katıyor. Seride aynı zamanda kendisine savaş esnasında analizlerini ortaya koymak vasıtasıyla gidişat hakkında bir anlatıcı görevi de yüklenmiş. Her ne kadar aksiyonda Wang Ben veya Xin kadar görünmese de aslında yaptığı analizler ve planlarla başarıların geri planını oluşturuyor. Diğer bir özelliği ise, animedeki diğer soylu sınıfa mensup karakterler gibi sınıf ayrımına sıkı sıkıya bağlı olmaması. Zaten akılcılığı ve mantığı bunu gerektirir muhtemelen. Tüm bunlara Nojima Hirofumi  seslendirmesi de eklenince benim en gözde karakterim oluverdi.


Tarihte Meng Tian ve kardeşi Meng Yi (animede He Lia Daio' nun arkadaşı olarak görülüyor) ve babaları mevcut. Babaları Meng Wu, Zheng' in en kilit komutanlarından bir tanesi. Meng Tian de adı bolca geçen, başarılı bir general. Diğer başarılarıysa kuzeydeki göçebe kavimlere karşı kazandığı zaferler ve  Çin Seddi' nin yapımının tüm planlaması,  lojsitiği ve ıvır zıvırıyla kendisine ait olması.

Neyse işte, Kingdom bence oldukça güzel bir seri. Daha popüler olmalıydı diye düşünüyorum. Askeri stratejilere merakı olanlar hiç kaçırmasın. Bunun dışında kurgu ve gidişat açısından da oldukça başarılı. Animasyon konusunda zaman zaman saçmalamışlar orası ayrı konu ama görmezden gelinebilir. Bölüm içi müzikleri gayet hoş ancak açılış ve kapanış parçalarından hoşlanmadım. Belki sadece "Soko ni Kimi ga Iru" /The Sketchbook/' ya  tolerans tanıyabilirim.





Şimdi olayların MÖ 230' larda geçtiğini göz önüne alırsak, savaşan orduların boyutları ve her savaşta mefta olanların sayıları aslında dehşet verici. İnsan hayret ediyor... Savaştan etkilenen sivilleri ayrı bir noktaya koyuyorum, sıradan bir asker olup o savaşlardan sağ çıkmak artık şansa falan kalıyor. Düşmanın sizin hattınıza saldırmaması, yağan yüzlerce okun hiçbirinin bir şekilde size isabet etmemesi, iyi bir komutanınızın olması lazım. Komutan iyi ve zaferler kazanan biri olsa bile sizin bölüğü yem olarak kullanmayacağını kimse garanti edemez. Tüm bunlar hesaplandığında hayatta kalma olasılığı düşük özellikle piyadeler için. O askerlerin çoğu para kazanabilmek, eve para gönderebilmek için yazılıyorlar zaten orduya. Zor işler, savaş kötü bir şey.



8 Ekim 2015 Perşembe

HERO 2 (2014) : J- Drama


2014 yapımı 11 bölümlük Hero 2, 2001 yapımı meşhuuuur Hero serisinin ve savcı Kuryu ve etrafına yeni katılanların maceralarının 2. sezonu. 2001' deki dizi reyting rekorları kırınca 2006' daki mini dizinin ardından Japonlar 2014' de 2. sezon olarak adlandırdıkları 11 bölümlük bir dizi patlatmışlar. İyi de yapmışlar bana kalırsa... Bu sezonda, ilk sezondaki Takuya Kimura, Takako Matsu, Hiroshi Abe üçlüsünden sadece Takuya Kimura mevcut.


Şahsına münasır savcı Kuryu, 7 yıl sonra Tokyo Ofise geri döner ve burada yeni yardımcısı Chika Asagi ile çalışmaya başlar.

Adalet sistemi, "kime göre adalet" durumu, etik gibi kavramların her bölümde öne çıktığı dizi dengesini iyi koruyor ve durumlardan ziyade karakterleri daha da ön plana çıkararak kendisini keyifle izletiyor.

Savcı Kuryu, savcıyım ben kibirinden uzak, çoğu zaman takım elbise vs giymediği için çaycı ya da güvenlik sanılan, saplantısız ve tarafsızca olayın detaylarına inen, insan ilişkilerinde başarılı ve diğer meslektaşlarının aksine olay yeri incelemeyi kendine vazife bilen bir kişilik. Etrafındaki insanları etkilemesine ve değiştirebilmesine şaşmamalı. Ofiste çalışan diğer savcılar ve yardımcıları da kendilerine has özelliklere sahip. Ama ofisin en klas insanı bunların şefleri Kenzoburo Kawajiri' dir   ( Yutaka Matsushige) kanımca. Kuryu' nun asistanı Chika Asagi (Keiko Kitagawa) zaman zaman sinir bozucu olsa dahi olaya enerji katıyor.

Tüm ekip bir arada oldukları zaman ciddi şekilde keyifli oluyorlar. Hele bunların  bir sabah tam ekip kılık değiştirmiş olarak ofise gelişleri vardı ki evlere şenlik.

Kimura Takuya için ne söylesem boş. Adam dedikleri gibi tam bir reyting canavarı. Hani sevilen bir şahsiyet olmasının yanında oyunculuğuyla da bulunduğu yapıma değer kazandırıyor. Diğer oyuncular da oldukça başarılı bir iş çıkarmış.

Dizinin gelişimi ve karakterler dışında dizide en sevdiğim nokta ofis oldu. Gerçekten ben de böyle bir ofis ve çalışma ortamı istiyorum. Bunu dizi içerisinde o kadar iyi koordine etmişler ki insan bakıp bakıp imreniyor, çalışası geliyor.

İlk serileri izlememiş olsanız bile rahatlıkla izlenebilecek, keyifli bir dizi.

4 Ekim 2015 Pazar

Sacrifice ( Zhao Shi Gu Er ): C-Movie


Yönetmenliğini Chen Kaige' nin yaptığı 2010 yapımı Sacrifice' ın afişini görüp "oooh aksiyon filmi" diye atlamamanızı öneririm öncelikle. Ben afişe bakıp aynen böyle balıklama atladım ama karşımda bulduğum film bambaşkaydı.


Ge You, Huang Xiaoming, Fan Bing-Bing, Wan Xueqi' nin yer aldığı Sacrife' ın aslı "Zhao Yetimi" olarak Türkçeleştirilebilecek eski bir oyuna dayanıyormuş.

Spoiler vermeden filmden ve konusundan bahsedebilmek çok zor ama izlemek isteyenlerin seyir zevkini kaçırmamak adına elimden geleni yapacağım.


Jin' de bir komutan olan Tu'an Gu ( Wong Xueqi ), Zhao soyundan gelen başbakan ve onun kahraman oğlu general Zhao Shuo' ya kin beslemekte. Zhao Shuo aynı zamanda İmparator' un ablasıyla evli. Fırsatını bulup buluşturup saraydaki bu Zhao hakimiyetine son veren Tu'an Gu, Zhaoların tüm fertlerini yok ediyor ve  olaylar böyle başlayarak gelişiyor.

Filmin öncelikle ilk bölümü, kısa sahneleri, karakterlerin olaylara bakışı, çekimleri ve genelde yarattığı tansiyon oldukça başarılı.

Gelişme ve finalde bu tempo yavaşlıyor biraz. İzleyeni duygusal olarak biraz daha karmaşık bir atmosfere sürüklüyor.

Muhtemelen bir oyun olmasının da etkisiyle "kader" anlayışı hüküm sürse bile karakterlerin  farklı boyutlarının yansıtılması bir derinlik kazandırıyor. Tu'an' ın durumu ve karakterinin çeşitli yönleri, Cheng Yi (Ge You)' nin bilge ve sakin duruşunun ardındaki nefreti ama onu soğukkanlılıkla kontrolü ve olayları kabullenişi gibi... Huang Xiaoming' in canlandırdığı karakter eski bir general olarak ne kadar arka planda kalırsa kalsın, belirgin soruları dile getirmesi açısından dikkate değer. Oyunculuklar bana kalırsa başarılı. Bunun yanında Ge You ayrı bir alkışı hak ediyor.

Doğrular-yanlışlar, iyi-kötü, insanın birden farklı yüzü, kahraman-hain, intikam, acı, nefret, bağlar gibi pek çok ikilem ve duygu filme sıkıştırılmış. Bu yönlerden zengin. Bir trajedi ya da melodram ama insanı baymayan cinsten.

Her ne kadar beklenti açısından beni ters köşe yatırmış olsa da filmi beğendim. Bu filme göz atmakta fayda var diye düşünüyorum.

İntikam soğuk yenen bir yemektir ama soğumasını beklerken aslında o yemek sizi çoktan yemiştir de kaşığı çatalı nasıl kullandığınızın farkına varamazsınız.


29 Eylül 2015 Salı

Yine Bir Gün Maceradan Maceraya Koşuyorum: Be Strong



Geçen günlerde içimden geldi bir müzik listesi oluşturdum. Bu içten geliş çok ani olduğu için elimdeolanlar ve o anda aklıma gelenlerle yetinmek zorunda kaldım ama sonunda en azından kendim dinlerken keyif aldığım hoş bir liste oluştu. 


Fim, dizi ve anime müziklerinden oluşan enstrümantal bir liste oldu. (Bir kaç parçada koro kısımları bulunuyor, kıyamadım) Tahmin edilebileceği gibi Uzak Doğu yoğunluklu oldu. Ağırlığı biraz zafer temasına yıkmaya çalıştım gerçi :P

Neyse işte, benim dışımda belki bir başkasının işine  yarayabilir diye buraya ekleyeyim dedim :)





Not: Kullandığım resim Jungshan ( Rola Chang ) isimli bir sanatçıya ait.  Ben resimi internet üzerinde rastgele ve farklı bir siteden bulmuştum ama sonra içime sinmedi, google'da arattım. Mürekkep ile yapılmış ve bir Wuxia dergisinin kapağında kullanılmış. Detaylar ve daha fazla çizim için buraya lütfen. 

20 Eylül 2015 Pazar

The Night Watchman (Diary Of A Night Watchman) : K Drama





Uzun zamandır Kore dizisi izlemiyordum, bu uzun araya 24 bölümlük The Night Watchman ile son vermiş bulunuyorum. İyi mi ettim, kötü mü ettim bilemiyorum. 2014 yapımı olan The Night Watchman' de Jung Il-Woo, Ko Sung He, Yunho, Seo Ye-Ji, Yoon Tae Young, Ko Chang-Seok, Lee Jae Yong gibi isimler yer alıyor.



Fantastik ve doğaüstü öğeleri barındıran dizide olaylar Joseon' da geçiyor. Bir tane ufak prens var sarayda sonradan esas oğlan olacak. Kral babası hayaletleri görebilme yeteneğine sahip zaten böyle bir rivayet varmış, sadece hayaletleri görebilen tahta oturabilir diye. Dağlardan birinde Yongshi Kabilesi var. Bu kabilenin liderinin tek amacı Yılan Tanrısını (aslında ejdere daha çok benziyor) uyandırmak ve dünyayı onunla birlikte yönetmek. Doğaüstü güçleri olan bu amca, bu hayalini hayata geçirmek için tahmin edebileceğiniz üzere hiçbir komplo, hayat kaydırma ve pusudan çekinmiyor. Amacına ulaşmak için saraya biraz kötü ruh gönderiyor, sarayda olay çıkıyor vss...  derken bizim küçük prens Rin hasta oluyor. Kral babası, kraliçe annesi kahroluyor  çocuğumuz hastalandı diye, derken krala diyorlar ki Mago Kabilesinin şamanları bir çiçek yetiştiriyor, prensi ancak o ayağa kaldırır. Fedakar kral yola çıkacakken aslında sarayda var olan gizli bir bölük olan, kuruluş amacı ve görevi kötü ruhlarla ve hayaletlerle savaşmak olan, sadece krala bağlı olan Night Watchman ekibi ile de tanışıyoruz.


Kral ve ekip, Mago Kabilesine ulaşıyor ama o da ne ?  Yongshin Kabilesi, şamanlarını kaçırmış, kurban etmeye hazırlanıyormuş. Cengaverler hemen Yongshin Kabilesinin ayin düzenlediği yere gidip ayini basıyor, muhteşem kral kutsal ok ile dirilen Ejderi vuruyor, Mago Şamanı' nı kurtarıyorlar, Yongshin Kabile reisi sırra kadem basıyor, Mago Şamanı teşekkür babında gerekli çiçeği yetiştirip krala verirken ufaktan da yazıyor krala... Her şey iyi görünüyor ama Yongshin Kabilesi Reis' inin etrafa ektiği kötülük tohumlarını ve kötü ruh enerjilerini kimse hesaba katmıyor tabii. Kral saraya dönünce sapıtıyor, durup dururken adam kesmeye başlıyor ama işte bunlar hep kötü ruh, kötü enerji!!  En son oğlunu kesecekken duruyor... Bu olaydan sonra Kral intihar ediyor ya da ettiriliyor, küçük Rin hem annesini hem babasını kaybediyor, babaannesi onu saraydan uzaklaştırıyor, taht üvey abisine geçiyor bir şekilde.



Bizi ilgilendiren olaylar bunlardan 12 yıl sonrasında gerçekleşiyor. Rin, saray görevlerinden muaf, etrafta serseri ve playboy olarak takılıp saray parası yemekte. Hayaletleri görmemezlikten geliyor. Do Ha, bu 12 yıl önceki şamanın kız kardeşi ablasını aramak için başkente geliyor. Moo Seok, ülkenin en iyi kılıcı ama ruhsuzluktan ölecek. Tam bir görev insanı, krala yani Rin' in üvey abisine gönülden sadık. Soo Ryeon, dolaplar çeviren başbakanın kızı küçüklükten beri prens Wolgang' a yani Rin' e yanık.  İşte bunlar ve  diğer isimler bir şekilde bir araya geliyor, kimisi kendi yoluna gidiyor, kimileri birlikte takılıp Night Watchman ekibini bir şekilde tekrar kurmak zorunda kalıyorlar. Çünkü Sa Dam yani eskinin Yongshi Kabile reisi şehre geri gelmiş, tekrar tanrıyı diriltme peşinde, sarayda da nüfuz sahibi.



Neyse işte olaylar böyle başlıyor, tahmin edebileceğiniz gibi gidiyor. Girişi bu kadar uzun uzun anlatmışım ama söyleyeyim ilk 3- 4 bölüm hiç çekilmiyor. İlk üç bölümü atlatabilirseniz 4. bölümde sarmaya başlıyor. İyi vakit geçirip, kafa dağıtmak için uygun olsa bile çok iyi bir dizi olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu arada 1 saatlik diziler yapmayın artık ya, insaf !!  İzleyici olan  bizler de insanız yani, bir saat nedir bir bölüm başına, hakikaten uzun geliyor artık bana ya da yaşlanıyorum iyice.



Dizinin akışı genel olarak iyi aslında ama senaryo açık biçimde saçmalıyor zaman zaman. Gereksiz olaylar bütünü - bence sırf uzatmak için - oluşturulmuş, bir kısım bağlantılar atlanmış. Belli bölümlerde sapıtmalar bulunuyor. Misal;  prens her yerde aranıyor ya da sarayda ihtilal olmuş ama tahtta hakkı bulunan prens saraya elini kolunu sallaya sallaya girip çıkıyor. Her iki tarafta birbirinin karargahını biliyor ama basmamak için direniyorlar, canları isteyince birbirlerinin merkezlerine gayet rahat girip çıkıyorlar. Rin' in annesi hayalet formunda oğluna dokunamadı ama babaanne kraliçe diğer krala sarıldı falan...Ha mesela yangın var, bina yıkılmak üzere bunlar hala anlamsız anlamsız bakışıp kendi içlerinde romans yaşıyorlar.  Kızı  oradan çıkar önce sonra  dışarıda konuşun yahu !! Bu son örnek senaryo ile ilgili olmayabilir gerçi ama bu ve benzerleri de son derece sinir bozucu noktalar. Düşman bölgesine atlayıp girmişsiniz orada strateji tartışıyorsunuz. Daha bir dakika önce karargahınızda bön bön birbirinize bakıp dakika geçiriyordunuz, o esnada hiç mi plan yapmadınız? Do Ha' yı yılandan kurtarıyorlar, yılan ya da ejder artık her neyse enselerinde, hanım kızımız hala kaçmak yerine prensi görmeliyim diyor, valla bu soğukkanlılığı  tebrik ediyorum.



Buna rağmen, bir şekilde bir sıcaklık yaratıyor ki insan devamını getiriyor. Güzel yanı ne? Aşk üçgeni yaratmaya çalışmadılar, bakın bu iyi bir olay benim için. Yani tamam Soo Ryeon prensi sevİyor, prens Do Ha' yı, bu bir üçgen ama baymadılar. En Çok Moo Seok' u da Do Ha' ya yazdıracaklar ve dizi bir cehennem azabına dönecek diye endişelenmiştim ama olmadı, (hafiften meyilliydi gerçi ) buna sevindim.


Diziyi sıcak kılan öğeler neler?

Mesela müzikleri fena değil.





Bazı karakterler var, özellikle çok sevimliler. Misal hayalet üçlüsü. İlk bölümlerde o bellerindeki ipler falan çok belli olsa da ben görmemezlikten gelmeyi tercih ettim. O ipler sadece hayaletlerde değil diğer başka sahnelerde de kötü kullanılmış, mesela Yunho' nun yani Moo Seok' un dövüş sanatlarında solo gösteri yaptığı bir iki sahenede kullanılmasalarmış daha iyi olurmuş. Şef'in arkadaşı eğlenceliydi mesela. Bu handa çalışan sayko görünümlü hatun eğlenceli bir tipti. Hancı teyze ilk başlarda irrite etse de sıcaklık katan karakterlerden.


Dizideki oyunculuklar genel olarak fena değil. Toplamda bir şekilde  birbirlerini kotarıp, toparlamışlar. Öncelikle en beğendiğim performansları sıralayım.




1- Pince Kisan: Kim Heung - Soo' nun canlandırdığı Prens Kisan evlat olsa sevilmeyecek çapta bir karakter. Küçüklüğünden itibaren Rin' e karşı içinde kin duymuş olan Kisan' ın içindeki kıskançlık, Rin' in saraydan gönderilmesinde aracı olmasından sonra tahta oturmasıyla da geçmiyor pek. Kafasındaki sesle konuşan, hafif deli, ruhsal açıdan pek güçlü olmayan, zayıf, krallık sorumluluğu altında ezilen bir karakter. Ha nedenleri de var tamam ama ayarsız işte. Kim Heung Soo' nun performansı ise, zaman zaman abartılı olsa dahi, bana kalırsa keyifli. Duygu hali geçişleri, çift kişiliği falan hareket getiriyor biraz. Bir tek, kılıçta eli iyi olarak gösterilmesine rağmen sağa sola kılıç çektiğinde o kılıcı daha inandırıcı tutabilseymiş bazı zamanlarda...






2- Park Soo Jong: İşte her tarihi dizinin, ister gerçekçi olsun ister kurgu olsun, çeşitli entrikalar peşinde olan, kapalı perdeler arkasında hükmeden ya da hükmetmek isteyen, inanılmaz politik ve politik zeka sahibi, olmazsa olmaz karakterinin karşılığı bu dizide Park Soo Jong. Tehlikeli adamlar bunlar. Mutlaka işiniz düşer, sizin için bir şeyleri halledebilirler hatta çok doğru öğütler verirler. Pek çok çeşidi bulunur bunların. Park Soo Jong, sağlam irade sahibi, ne istediğini bilen, hamlelerini akıllıca yapan, uzun vadeli yatırımlarda bulunan bir karakter. Lee Je-Yong bu tarz karakterlerde de  bir uzman. Bu dizideki en iyi performanslardan bir tanesi doğal olarak ona ait.






3- King Haejong: Kral Haejong, kararlı, güçlü bir kral ve iyi bir aile babası gibi görünürken ne yazık ki nefsine yenik düşerek insanı hayal kırıklığına uğratıyor. Her ne kadar içine şeytan kaçtı desem de, bundan hemen etkilenip etrafına zehir saçıyor. Gerçi tüm suçları da ardından buna yıkıyorlar ama ölmeden kıyım yaptı resmen, sonunda kendine gelse bile... Choi Won-Young  bir kaç bölüm görünse de iyi bir iş çıkarmış diyebilirim.






4- Sadam: Sa dam yani Yongshi Kabilesinin liderini Kim Sung Oh  canlandırıyor. Ah be Sa Dam, hani karakter olarak seni sevmemekle birlikte, üzülmedim de değil. Sen yıllarca çalış, çabala, insanları manipüle et, ağız kokusu çek sonra zibidinin biri tüm planlarını bozsun. Kötü de olsa ruhani güce sahip ol, bir nevi ölümsüz ol ama iki paralık adamlar sana tokat atsın. Haklısın kardeş, ben bu insanların aşağılamasına katlanamam derken. Sadam' ın sakallı, bıyıklı halini daha çok beğendim ben. Bu arada Do Ha' nın ablasına bir tutkusu var mıydı acaba ? Sanki var gibi  ama senaryoyu yazanlar sağ olsun, emin değilim. Kim Sung Oh genel anlamda başarılı bir performans sergiliyor. Karşısındakinin dibine girip dik dik bakması falan bir süre sonra baysa da çoğunlukla karakter ile ters düşmüyor.






5- Eunoch Song: Bence dizinin en tatlı karakteri. Diziye bir hayalet olarak devam etse de zaman zaman çok eğlenceli, çoğu zaman içten bir karakter. Lee Se-Chang bu karaktere çok şey kazandırmış. Özellikle son bölümlerde düşmeyen, diziyi götüren performanslardan bir tanesi kendisine ait.


6- Minister Ddoong: Bakan Ddoong da Park So Joong' un düzenine yem olup bir hayalet olarak diziye devam edenlerden. O anlamsız bakışları anlamsız olmasına rağmen pek çok oyuncu gibi gereksiz değil. Ko Chang-Seok  burada da karakteri canlandırmış. Ko Chang Seok  da dizinin sonuna kadar performanstan düşmeyenlerden.


Sanırım benim performans olarak beğendiklerim hep yan karakterler içerisinden.


Peki bu dizide neye taktım? Bu sefer dişlere ve göz makyajına taktım. Göz makyajı dediğim göze çekilen kalem ya da eyeliner her neyse işte. Bazı bölümlerde bazı karakterlerin gözlerine tam çerçeve çekilmişken bazı bölümlerde sadece tek göze çekilmiş. Sanırım çekimler aceleye falan geldi ya da oyuncular sildiler mi artık bilemiyorum. Bir izleyici olarak bu başarımdan ötürü kendimi tebrik ederken dizide yer alan en güzel dişli karakter/oyuncuları aşağıda sıralıyorum hahahahahahah







1- Park Soo-Ryeon (Seo Ye-Ji): Dizideki karakterimiz Soo Ryeon, prense (Rin olana) küçüklüğünden beri yanık bir insan. Aynı zamanda Park Soo Jong' un kızı kendisi. Prens tutkusu bir noktadan sonra saplantıya dönüyor sanırım. Başlarda iyi bir insan sonradan sapıtıyor ama hakkını yememek lazım. El birliği ile kızı dark side' a geçirdiler. Prensten yediği ters köşe ayrı bir konu, babasının arkasından yaptıkları ayrı bir konu ama  hastanede yardımcı olduğu hastaların kızın başı sıkıştığında bir organları yemediği için hemen yardımdan vazgeçmeleri beni dahi üzdü. Ne yazık ki çizgisini koruyamayarak, Sa Dam saflarına geçerek dark side' a giriş yaptı. Bu arada Seo Ye-Ji' nin dişleri ve yapısı dizinin en güzellerinden, performansı da fena  değil, ortalama.





2- Prince Kisan: Sürekli güldüğü  veya bağırdığı  için dişlerini bol bol görme fırsatı oluyor. Güzel dişlere sahip, tebrikler. (ne yazık ki yukarıdaki fotoğrafta dişlerini göremiyoruz)





3- Jo Sang Heon (Yoon Tae-Young): Dizide Jo Sang Heon, Night Watchman' in daimi lideri. Kendisine kısaca şef diyeceğim. Şimdi bu şef karakterini resmen önce bir beton olarak çizmeye kalkmış senaristler de sonradan biraz insafa gelmişler ya da Yoon Tae- Young biraz kırmış. Neyse Şefi severiz, özünde iyidir, yön göstericidir, yardımcıdır her ne kadar çizgileri katı olsa da. Dizi boyunca ben bu adamı nereden tanıyorum diye düşündüm, öyle böyle değil en sonunda kendimi kesecektim bu simayı nereden hatırlıyorum diye. En sonunda muradıma erdim ve The Legend' dan Yoon Tae-Young olduğunu anladım. Bu aydınlanmayı, bu bağlantıyı ne yazık ki yine görsel hafızam kuramadı, dizi bittikten sonra öğrendim. Yoon Tae-Young' un performansı fena değil, karakterin de donuk olduğunu kabul ederek, tek düze olduğunu söyleyebilirim ama keşke sürekli gözlerini belertek bakmasaymış. Gözleri, göz yuvalarından fırlayacak diye endişelendim. Yani şefin tek gerginlik, şaşkınlık dışa vurumu bu mudur? Oyuncuyu yani Yoon Tae Young' ı bu konuda suçlayamıyorum zira bence artık yönetmen mi yoksa ekip mi her kimselerse  tüm kadroya sanki böyle bir komut vermiş gibi duruyor. Her bölümde her karakter en az bir kere gözlerini belerte belerte bakacak, gözlerini açabildiği kadar açacak, bu şekilde bir tepki verecek diye oyunculara yön verildiğini düşünüyorum. Mutlaka bir oyuncu için aman şimdi gözleri fırlayacak yerden toplayacak diye endişeleniyorsunuz her bölümde. Bunun dışında neyse ki şef arada sırada cömertçe ama soğuk duruşunu bozmayacak şekilde gülüyor da güzel dişlerini görebiliyoruz.






4 - Queen Min ( Song Lee-Woo ): Bizim prens Rin' in annesi aynı zamanda zamanında kraliçe idi kendisi. Ne yazık ki ölmeden önce, kötü ruhlardan etkilenmiş kocasının bir kısım iftiralarına maruz kaldı. Oğlunun yanında hiç ayrılmayan bir anne işte. Song Lee-Woo' nun dişleri de güzel. (bu fotoğrafta ne yazık ki gülümsemesini göremiyoruz ama saçın görkemi karşısında saygıyla eğiliyorum)





5 - Do- Ha (Ko Sung-Hee) : Ablasını aramak için Mago Kabilesinin dağından şehre inen bir kızcağız. Burada bin bir klişe ile prens ile tanışarak yine bin bir klişe ile birbirlerine aşık oluverirler. Yine de Do Ha çoğu zaman eğlenceli bir karakter, klişe ana kadın karakter çizgilerinden biraz uzaklaştırmak istemişler, dizi adına bu iyi bir adım olmuş. Ko Sung Hee' nin performansı vasat altı bana kalırsa. Başlarda performansı ile karakteri iyi götürürken sonlara doğru inanılmaz bir düşüş gösteriyor. Bunda senaryonun da etkisi var bence. Kızcağıza doğru düzgün replik bile vermemişler sonlarda. Sürekli bir yerlere bakıp, ağlaması, hüzünlenmesi lazım. Yön eylem ortadan kalkmış. Sonlara doğru Do Ha sıkıcı bir karakter olurken, Ko Sung Hee' nin performansı da çakılıyor. Hoş bir kızcağız, dişleri de güzel. Bu arada şimdi bunun bir sahnesi var eklemeden geçemeyeceğim (dizide insanı sinirlendiren saçmalıklardan bir tanesi);  Do Ha kamçı gibi bir alet kullanıyor, bölümlerden bir tanesinde kötü adama kamçı ile saldırıp, adamın  elini onunla tutuyor. Kamçının malzemesi hayvan tüyü olduğu için kötü adam kamçıyı yakıyor. Şimdi kızcağızım, adam kamçının ucunu tutuşturdu o alev yavaşça yanıp taaa senin eline gelene kadar ne bekliyorsun ? Diziden 5 dakika geçsin diye mi? Ya ucunu geri çek, ya elin yanmadan silahını bırak yani nedir bu, ne!!!


Sanırım Ko Sung Hee, 2014'de bu rol ile MBC' nin en iyi yeni kadın aktris ödülünü almış. Ödülleri çok takip etmem, hangi kriterleri baz aldıklarını bu yüzden bilemiyorum. Kızı çok yerden yere vurmak istemiyorum zira performansındaki arızanın çoğu kendinden kaynaklı değil ama MBC bu ödülü bu rolle bu kıza verdiyse, 2014 dizilerini doğru düzgün izlememiş biri olarak ben de 2014 yılında yokluk olduğunu da bu nedenle bu ödüle layık görüldüğünü düşünürüm, kimse kusura bakmasın.






6 - Sa Dam (Kim Sung Oh ): Kim Sung Oh' nun dişlerine çok maruz kalıyoruz dizide. Dişçiler ya da ortodontistler bu konuda ne düşünür bilemem ama güzel ve estetik şimdi.




Bu yazıyı bitirmeden önce değinmeden geçemeyeceğim iki isim var. Hemen onlardan da kısaca bahsedeyim;



Prens Rin (Jung ll Woo): Prens Rin, sonradan açılan, sevimlileşen karakterlerden. İlk başlardaki tavırları, davranışları pek sevimli değil. Hele ki o hayaletleri görmemezlikten gelmesi insanın tepesini attırıyor. Jung Il Woo genel anlamda iyi iş çıkarmış. Her ne kadar zaman zaman abartılı ve gereksiz mimikler, ifadeler kullansa da olayı götürüyor ama bu karakterin de ayağını sonlara doğru kaydırmış yaratanlar. Zaten sürekli ağlatmışlar vesaire ama senaryonun saçmalamasından performans olarak Jung Il Woo da payını almış, son bölümlerde karakter çizgisi düşüyor.







Moo Seok (Yunho): Hep derim iyi dansçılar dövüş sanatlarında da başarılı olur. Burada da Yunho bunu kanıtladı tekrar. Aksiyon koreografilerinde başarılı olduğuna çoğu zaman tanık olabilirsiniz diziyi izlerseniz. Moo Seok' tan şefin gencini bu vesile ile genç bir beton yaratmak istemişler. Genç beton karakter olarak büyüğünü geçiyor, duble beton oluyor. ( o ne demekse?) Tam bir düz adam Moo Seok. Tamam, sadık, çizgileri çok kesin ve net, genellikle dar açıyı seven biri. Acıların da çocuğu sayılır. (Prens Kisan' a  teessüflerimi tekrar iletirim). Yunho' ya performans olarak ne desem bilemiyorum. Bir kere Moo Seok' un kağıt üzerinde çizilmiş sınırları işini kolaylaştırmış, üzerine daha rahat oturmuş. Bu vesile ile yapması gereken şey hiç gülmemek,     ( bunu başardı, ya bir karakter 24 bölüm içinde hiç mi gülmez? ) elinde kılıç aksiyona dalmak, donuk bakışlar atmak gibi vasıfları yerine getirebilmiş ama hep mi aynı bakış yahu canım Yunhocum? Tamam bön bön bakın, gözlerinizi belertin denmiş ama ara sıra bönlükten çıkıp biraz ifadelerini değiştirseymişsin hayat daha güzel olacakmış canım kardeşim. Yunho' yu da çok severim, işte sevdiklerime her zaman daha katı davranırım. Yine de en kötü performans senin değil, Yunhocum üzülme, u know !  Bu arada açık saçlı hali çok güzel kendisinin.








Şu göz belertme  sorunu dışında dizi boyunca beni deli eden diğer bir noktayı da aktarayım hemen; kılıç tutma sorunu. Ya deli ettiler beni tüm karakterler. Arkadaşım sürekli birbirinize, her gördüğünüze kılıç çekip bir beş dakika bekliyorsunuz buna alıştık ama o kılıçları doğru tutun ah be canlarım!! Yani kılıç o, kendinizi savunma ya da karşıya saldırma aletiniz. O kılıçları da bir hamle olarak çekiyorsunuz, o zaman duruşunuza, tutuşunuza dikkat edin. Kılıç yani, karşınızdaki düşmanınıza yumurta tavası spatulası ya da mangal maşası kaldırmıyorsunuz (sana bu piknikte et yok, hahaha!!), her an atağa hazır olacak bir biçimde kılıç kaldırıyorsunuz ama o kılıcı tutuştaki naiflik, çoğu zaman duruşlardaki o bozukluk!  Sanki  karşısındaki tabloya karşı fırçasını kaldırmışta şurayı hangi renk ile boyasam düşüncesindeki bir ressam gibi kılıç tutulur mu? Kalem/fırça ile kılıç bir olur mu? (sigortaları yaktım şu an itibari ile)



İki tane velet var dizide. Biri Rang, hayaletlerden, şirin. Diğeri Rin' in küçüklüğünü oynayan çocuk. Böyle yanakları tam sıkmalık bir velet. Ama büyük Rin' den daha fazla olacak şekilde varlığının çoğunu ağlayarak geçirdi. Misal bölüm  60 dakika çocuk göründüğü 30 dakikanın 25 dakikasını ağlayarak geçirdi kaç bölüm boyunca. Etrafımda "küçükken çok ağlardın" diyen büyüklerime bu bölümleri ibreti alem olsun diye izleteceğim, sağ ol ufaklık. Bir daha ağızlarını açamayacaklar.


Korece bilmiyorum ama yanlış anlamadıysam ve doğru hatırlıyorsam Çuna (böylemi yazılır bilemiyorum) majesteleri ya da kralım  gibi bir şey demek. İşte bu dizi bana böylece bir kelime öğretti. Öğretmekle de kalmadı,  Çuna' nın bir noktalama işareti olarak kullanımı konusunda beni aydınlattı. Bu konuda en başarılı olanlar babaanne kraliçe ile Park Soo Jong' dur. Her ikisi de bu kelimeyi bir bölüm içerisinde tonlamalarıyla  nokta, virgül, ünlem, soru işareti, üç nokta vs... şeklinde kullanma kapasitesine sahiptiler. Bu vesile ile bende bu yazıyı bitirirken Çuna yı nokta olarak kullanıyorum -  Çuna -





LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...