26 Temmuz 2009 Pazar

Merdivenlerden Düşmek: Kule İniş İzni İstiyorum....

Son bir aydır periyodik olarak başa gelen çeşitli kaza, olay ve yaralanmaların son serisi olarak dün merdivenlerden uçarak bu haftanın da boş geçmemesini sağlamış oldum.

Şimdiye kadar hiç merdivenlerden düşmemiş biri olarak acı, incinme ve ağrıları bir kenara koyarak- kırık yok iyi ki- olayı gerçekten ilginç bir deneyim olarak bulduğumu söylemeliyim. Olay anında yerden yükselirken ve havadayken "aha şimdi hangi köşeye ne tarafı geçireceğim, kaç basamak aşağı inerim ki, kafamı nasıl koruyabilirim, ağzını kırayım nasıl kaydım öyle" , inişe yakın - basamakla ilk temas - "aha kurtadık mı acaba, kaçıncı basamaktayım, nereyi çarpacam acaba, çok acıyacak mı, ulan tutunacak yerde yok", ilk temastan sonraki izleyen diğer temaslarda - burada basamaklardan yuvarlanıyoruz - "aha kaçıncı oldu bu, bu demirler nerede, ulan salak nasıl düştün öyle, niye dikkat etmezsin ki, kurtarır mıyız acaba, ahhh canım yanıyor" ve son final de son vuruşları yaptıktan sonra "ahaa belimi çok pis vurdum, dirseğimi de çarptım , belim kırılmış mıdır, aaa kafamı çarpmamışım, oha nasıl oldu acaba" diye merdivenlerin aşağısında sere serpe yatarkene bir de kafadan geçen bu düşüncelere bir taraftan yarılırken , bir taraftan kime ve niye olduğu bilinmeden saydırılan tüm küfürlerle bir yandan biri gelip beni kaldırır mı acaba diye düşünürken gerçekten farklı bir şey oluyor. Sonra en önemli hasar alanı tespit edilirken - misal ben belimi merdiven köşelerine pis geçirdiğim için direkt buna odaklandım diğer hasarlara pek takmadım kafayı önce-" ahaha kırılır mı acaba, yürüyebilecek miyim" gibi düşüncelerle panik denilen oluşum yavaşca kanda akmaya başlıyor ve sizi o sere serpe yattığınız alandan kalkmaya zorluyor. bilinç normale dönünce uçulan ve katedilen mesafeyi canlı gözlerle gördükten sonra olay korkunç boyut kazanıyor. Sonra napıyoruz eve çıkıyoruz "merdivenlerden düşttttüüüüm" diyip yatıyoruz ki belimiz ne kadar ağrıyor tespit edelim. sonra sakinleştikten sonra işe gidiyoruz. yolda kolumuzu hareket ettiremediğimiz ortaya çıkıyor falan.... Astranot arkadaşlarınız size beceriksizliğiniz için salak salak bakarken siz de insan olmanın doğal sonucu olan bu kazayı yaşamış olmaınızı dirayetle kabullenmek zorunda kalıyor mutasyon oldu da biz mi uğramadık duruşu sergiliyorsunuz.

Velhasıl, hafif sıyrıklarla atlatılmak şartıyla herkese tavsiye ediyoruz zira insanda ki tüm enerjiyi bununla birlikte sinir, stres, gerginliği alıyor ancak eğer gün içerisinde programınız varsa örneğin işten sonra konsere gitmek gibi falan bu günlere denk getirmeyin bu olayı çünkü tüm enerjiniz çekildikten sonra, halsizlik ağrılarla birleşince hiç konser havasında olmadığınızı fark edip tüm programları iptal etmek zorunda kalıyorsunuz. Onun için farklı günlere denk getirin olayı. İyi bir dövüşçü nasıl düşüleceğini iyi bilirmiş diyip şurada cıvıyarak pay çıkaralım :P. Ağrılar vücudu ele geçiriyor buda saçmalamalara vesile oluyor. Sıcakta yatmakta bir yere kadar insanın canı sıkılıyor böyle yazılar yazıp playlisti yeniliyor işte pazar pazar. En iyisi herkes asansör kullansın.

Neyse ki şimdilik belimde ve kolumda kırık olmadığını düşünüyorum, elimin şişliğinin inmesi biraz olsun sevindirdi. Nedenini ve nasılını bilmediğim şekilde incinmiş olan parmağım daha normale dönememişken sol kolun dirseğininde patlaması hoş olmadı tabi...

Evet bu haftanın aksiyonunu tamamlamış olmanın verdiği gurur ve sinir bozukluğuyla önümüzde ki hafta başımıza gelecek yeni aksiyonu dört gözle bekliyoruz.

12 Temmuz 2009 Pazar

SCRYED: Alter denilen şey nedir ki?



26. bölümlük anime serisi. Alt metni güzel olsa bile kurgu sanki fazla kasıyormuş gibi. Buna rağmen güzel bölümlere sahip.

Açılış parçası "reckless fire" ve kapanış parçası "Drastic My Soul" güzel parçalar. Bu arada serinin müzikleri oldukça güze. bir "mother earth", "magma" , "good speed" hoş parçalar. tüm bunlarla birlikte seri içinde kullanılan bir "all ı need is love" adlı parça var ki kullanım + kendisi nedeniyle vurucu oluyor.

Konuya bakarsak dünyada ilerleyen yıllarda bazı olaylar nedeniyle insanların bazıları bazı güçler kazanmıştır. Sayıca az olan bu kesimin sahip olduğa güce alter ve buna sahip olanlara alter kullanıcıları denir ve bunlarda kendi arasında ikiye ayrılır. Bu olayların yarattığı yıkım ve kaos nedeniyle merkez otorite zayflamış ve insanlar çoğu zaman kendi haline terk edilmiştir. Eh bu güç sahibi arkadaşların hepsi bu güçleri böyle bir ortamda çeşitli sebepler için kullanmaktadır. Bununla birlikte adada (lost ground larak adlandırılır) bir şehir yaratılmıştır. Surlarla kaplı bu şehirde yaşayanlar bir nebze daha şanslıdırlar çünkü oturmuş bir düzen, pek endişenlenmeye gerek olmayan bir ortam vardır ve yokluk yoktur. Belirli bir düzen ve sistem vardır bu iç kısımda. Surların dışında kalan insanlar ise kendi başlarının çaresine bakmak zorunda olup, ne kadar yaşayabilirlerse yaşarlar. Seride çoğu zaman iç ve dışta yaşamanın doğum ile ilgili olduğuna gönderme yapılır. İçeride doğrsan şanslısın, dışarıda doğrasan başının çaresine bakmak zorundasın.

İkiye ayrılan alterlere geri dönecek olursak "native alter" denilenler başıboş olan ve çoğu zamanda dış şehirde yaşayanlardır. Kendi kendilerini eğitirler, güçlerini istedikleri yönde kullanırlar. Bunlardan biri de Kazuma kişisidir.Kanami ile birlikte yaşayan Kazuma alterini bir süre sonra yaşayabilmek için kullanmaya başlamıştır. Yakın arkadaşı Kimishama nın getirdiği işleri yapar. Alter kullanıcısı oduğundan Kimishima dışında kimsenin haberi yoktur.

İç şehirde de alter kullanıcıları vardır ve Bunlar HOLY denilen kuruma mensup olup görevleri özellikle dış şehirde ki zararlı olduklarını düşündükleri native alterleri yakalamak , bir kısmını ıslah etmek bir kısmını da mainland e göndermektir. Kendilerine göre yaptıkları iş önemli ve etiktir çünkü dış şehirde başıboş dolaşan native alterlerin hepsi onlara göre masum insanları öldürmekte, tekel yaratabilme gücüne sahip, alterlerini tehdit için kullanan ve kaos çıkarmaya meyilli kişilerdir. Aynı zamanda kendileri de alter kullanıcısı olduklar için bu tarz kişiler alter kullanıcılarına canavar gözüyle bakılmasına sebep olmaktadırlar ve Holy mensuplarının istediği son şey budur. Holy üyelerinin içerisinde yer alan diğer esas elemanımız Rhouyu dur. İç şehirde nüfuzlu bir ailenin çocuğu olarak doğmuş bir alter kullanıcısıdır. Küçükken ortaya çıkan gizemli bir kullanıcı tarafından annesi öldürülmüştür gözlerinin önünde bu nedenle yaptığı işe önem verir. Ayı zamanda güç , kendi sahip olduğu güç ve sınırlarını sorgular çünkü küçükken gücüne ahip olmayı zor öğrenmiştir. ( kazuma ile ikisi en kuvvetli alterlere sahip en kuvvetli iki kullanıcıdır denilebilir).Mimori Kiryu nun babası mainland in nüfuzlu ailelerinden biri olup HOLY nin bütçesini destekleyen kişidir. Mimori ile Ryhou küçükken tanışmış ve arkadaş olmuşlardı ancak Mimori sonra mainland e geri dönmüştür. İşte yıllar sonra bilim insanı olarak kendini Holy e atattırır ki Ryouhou yu tekrar görsün. İlk başlardaki görünüşe göre Ryouhu onu tanımıyormuş gibi davranır. Bu arada Holy nin en has insanını atlamayalım, kendisi Straight Cougar dır. Durmak bilmeyen çenesi, isimleri hatırlamaması, insanı hasta eden araba kullanışı - aaah neden acaba? - ve felsefesi ile serinin en has karakterinden biridir.

Daha pek çok karakter seride yer almakta. Neyse olaylar gelişir Kazuma ile Ryouhou karşılaşır ve birbirlerinden nefret ederler. Sonra Holy Kazuma yı yakalar ama Kazuma kaçar. Sonra bu ikisi tekrar karşılaştığında, roller değişir olaylar akar, zaman akar.....Bunun dışında bu seride yer alan tüm dişi karakterler ya kazuma ya yada ryuhou e yanıktır - Asuka Tachibana manitayı kapmış o ayrı- halbuki orada bir straight cougar bir kunihiko kimishima var kimsenin umrunda değil. kazuma ile ryuhou da en az iki bölümde bir karşı karşıya geçerek birbirlerinin adını gırtlaklarını patlatarak anarlar.

Altmetin güzel olmasına rağmen ve güzel bölümler barındırmasına rağmen zaman zaman oldukça sıkıcılaşan bir seri. Ayrıca finalinin arabesk havasına daha bir başka hasta oldum. Yine de vakit ayrılıp izlenebilir...


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...