10 Haziran 2012 Pazar

CODE GEASS: Hangyaku No Lelouch



Sonunda bu çok bahsedilen animeyi izledim. Gerçi sadece ilk sezonunu bitirdim ve şu yazının yazıldığı anlarda henüz ikinci sezona başlamadım ancak yine de aklımdakileri kendime not  olsun diye dökmek istedim. Bu yazı 25 bölümlük ilk sezon ile sınırlıdır.

Doğruyu söylemek gerekirse Code Geass Hangyaku No Lelouch' u ne bahsedildiği kadar zekice, ne yeni söylemler getiren, ne heyecanlı  ne de harika buldum (oha cümleye bak bitmiyor). Bunda üzerinde çok konuşulması nedeniyle beklentimin çok yüksek olması da bir etken olabilir amaaa insanların neden bu kadar heyecanlandığını bir nebze anlamakta mümkün. Code Geass' te bulduğum şu; tarihsel gelişim süreci içerisinde  yer almış felsefi, mitolojik,ekonomik ve bilimsel bilgi ve kuramları alarak akıllıca bir kolajla insanın önüne seren senaryo ve kurgusuna ek olarak anime türünde geniş bir yelpazeye hitap edecek kadar türü de geniş tutarak  izleyene güzel bir paket içinde sunan bir seri. Ve Code Geass' in başarısı her iki alanda da bu kolajı başarıyla uygulayabilmiş olması, bu noktada hakkını vermek lazım, her ne kadar ilk bölümlerde ölümüne sıkılmış olsam da...

(Flow' un bu parçası bana göre ortalama)



Madem beğenmedin niye izleyip bir de zırvalıyorsun diyenlere (ilerleyen satırlarda gerçekten zırvalayıp saçmalayacağım  çünkü) cevabım; beğenmedim değil, beğendim ama içerik olarak ortaya süper bir iş koyan bir anime olduğunu  düşünmüyorum ancak içinde barındırdığı düşünsel alıntılarla yine de içerik bakımdan boş olmadığı ve harmanlamayı  nispeten başarıyla taşıdığı için hakkını vermek gerekir diye düşünüyorum. Sonuçta böyle  içeriği olmayan pek çok animeyi de izliyoruz hep beraber kimini severek ve eğlenerek kimini de yerin dibine sokarak ancak Code Geass insanın kulaklarına yerleşen Luluşuuu!! tonlaması ve Lelouch' un mor gözleri dışında ortaya karışık bir düşünceler yumağı bırakıyor dikkatli bakıldığında...

Animenin konusunda bahsetmeye gerek yok. Bu yazıyı okuyan olursa muhtemelen seriyi izlemiş olan biri olacaktır o nedenle ilerideki satırlar hafiften spoiler barındırabilir mümkün olduğu kadar bundan kaçacak olsamda...



Dediğim gibi ilk bölümleri biraz uyuklayarak ve zevkten uzak geçirmeme  rağmen ilk anda Britanya İmparatoru amcanın konuşması çarpıcı nitelikteydi...

Britanyanın üç güç odağına kıyasla kendine göre daha devingen ve düşünce şekli bakımından daha farklı olduğunu görürken bu konuşmayı nerelere kadar uzatmak mümkün düşüncesi eğlendiriciydi... Hafiften evrim teorisini andıran Britanya zihniyetini aynı zamanda içinde taşıdığı Hegel öğeleri ve - serinin içinde hafiften kendini gösteren  barındırdığı diyalektik materyalizmin - ana öğeleriyle çeşitli ekonomik düşünce ve kuramlara  uyarlayarak animede geçen Britanya İmparatorluğu hakkında fikirler üretilebilir. (aklı sosyalizm ve komünizme uzanacaklara durun diyorum o kadar uzanmayın konuşma metni aslında daha yakın bir gerçeğe çıkıyor ki amca da zaten diğer iki sisteme karşı bakışını dile getiriyor.)

Serinin mor gözlü Luluşusu ara sıra sinir bozucu olsa da durumları iyi idare eden bir oğlan.

Zero olayına gelirsek, içindeki nefret ve intikam duyguları bir yana bana göre tamamen değil ama belli bir ölçüde  Bakuninvari bir çizgi taşıyan bu karakter aynı zamanda bir liderdeki karizmanın önemini de çizmekte. Yeniden yaratmak için yıkmak gerektiğinin altını çizmekte,  tabii ki Bakuninvari dememin nedeni sadece bu söylemi değil ancak bazı noktalarda da  bu duruşuyla  çelişmekte. Haha ayrıca bana kalırsa Machiavelli' nin Prensi ve Sun Tzu nun Savaş Sanatı' nı da hatmetmiş bir arkadaş :)



Suzaku oğlan bana kalırsa animenin mal oğlanı. İdealist tavırlar, sistemi içten değiştireceğimler, geçmişin izini omuzlarımda taşıyorum demeler (tamam kendi dile getirmiyor ama gözümüze sokuluyor) hmm değiştirirsin demek istiyorum kendisine. Luluşu' nun  karşısında çok vasat kalmış, uyuzcan. Sahneye çıkan kendisi hariç her rakip daha etkileyicidr bana kalırsa, Euphumia bile.

Lloyd, bu adamın omedetou diyişine hastayım. Sırf bu elemanı dinlemek için izledim animeyi desem yalan olur evet ama ufağından da olsa bir gerçek. Ayrıca doğru söze ne nedir?


"İnsanlığın en büyük hatası, acınacak ölçüde vücudumuzun, kalplerimizin ve birbirimizle ilişkilerimizin kırılgan olmasıdır."



Cornelia ve Todou taktisyen olarak göz doldurucu.

Diethard: Bu eleman aslında geçmişten günümüze güzel bir gönderme bana kalırsa. Şahsi olarak kendisine gıcık olsam da şu lafını kim yadsıyabilir ki?

"objektif bilgi diye bir şey yoktur Zero. Sonuçta gazetecilik insan yaratımıdır."


Gelelim Lancelot, Gawain ve Arthur ve Avalon olayına. (zaten ana hikayenin kelt mitolojisine dayandığı gerçeğini başka bir yana koyarak geliyorum bu noktaya) Kral Arthur ve yuvarlak masa şövalyeleri ve Camelot' a dayanan bu kelimeler arasındaki bağlantıyı  bu ilk sezon  içinde anlamlandırmak mümkün değil sanırım. Arthur' u burada kedi olarak gördüm. Sürekli Suzaku' yu ısıran bu kedi son bölümlerde Suzaku' yu ölmekten kurtarıyor gibi.

Gerçek hikayede Gwain (gerçi pek çok farklı versiyonunu okudum ama) bilindiği üzere Lancelot' a karşı düelloyu kabul ederek ona yeniliyor. Böylece Guiniver' in  (muhtemelen yanlış yamışımdır zira yıllardır doğru yazamam şu kadının ismini) masumiyetini kanıtlamış oluyor. Yuvarlak masa şövalyelerinden  en sevdiğimdir.

Gerçi Avalon' u anlamlandırdım sayılır,seride bir nevi  tanımını karşılıyor fakat dördünün nasıl birbirine bağlanacağını bekliyorum, kısmet ikinci sezon.



Kısmet demişken serinin alıp kullandığı başka noktalarda var. En barizi varoluş ve kader kavramlarına yaptığı göndermeler. Bu konuyu çok uzatabilirim Sysphus tan girip, hristiyan varoluşçulara çoğu seri ile ilgili olmayacak şekilde o nedenle tehlikenin farkındayım ve ortada kuyu var yandan geç yapıyorum :)

Neyse  böyle işte...gece gece bir anime üzerine bu kadar saçmalayabilirdim.  Kısa kesmek lazım!!

Gördüğüm kadarıyla Code Geass Death Note ile karşılaştırılıyor. Her ne kadar bunu söylemek için erken olabilecek olsa da 25. bölümden sonra ne kadar lanet yağdırmış olsam da Death Note basar geçer derim elma ile armutu karşılaştırmak gerekirse :)) gerçi diğer 25 bölümü izledikten sonra Code Geass' e içimde bir sempatide uyanabilir...Napalım...

değişmeyen tek şey değişimin kendisidir :)





"C.C.:In their Hearts everyone has Faith in their own Existence and Ultimate Triumph, however when Time and Destiny unfold, this Faith turns out to be quite Fleeting and Pointless."*


Açılış ve kapanış parçalarını kendime göre değerlendirirsem (Hitomi' nin Innocent Days' ini bir yana koyarak) benim için Sunset Swish' in Mosaic Kakera' sı ilk sırada yer alır. İkinci sırayı ise Ali Project doldurur. En kötüsü Access'in Hitomi No Tsubasa'sı bana kalırsa...


"In this world, evil can arise from the best intentions. And there is good that can come from evil intentions."**


* & **:Wikiquote; http://en.wikiquote.org/wiki/Code_Geass





Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...