11 Aralık 2008 Perşembe

DEATH NOTE



Üzerinden çoook uzun zaman geçmiş olmasına rağmen, hala üzerinde oturup doğru düzgün bir şey yazamadığım 37 bölümlük şahsımı L ile tanıştırmış olan animedir kendisi.

Konuyu kısaca özetlemek gerekirse; shinigaminin bir tanesi defterini dünyaya düşürürür ve defter Yagami Light'ın - kendisi defter düştüğü zaman 17 lik bir lise öğrencisi olmaktadır - eline geçer. Bir iki denemenin ardından defterin gerçekliğinden şüphesi kalmayan Light, çürümüş olduğuna inandığı dünyaya kendi adaletini getirmek için çalışmalara başlar. Bir süre sonra olaya nam salmış polis L girer ve Light/Kira ve L arasındaki kapışma başlar.

Konu, olağanüstü güce sahip bir defter, onu kendi yeni dünyasını yaratmak için kullanmaya karar veren (tek kullanabilecek kişinin kendisi olduğuna inanan) zeki bir insan evladı ve karşısında onu yakalamayı kafaya koymuş zeki bir polis gibi klasik olsada kurgusu, atmosferi , müzikleri ve L ile Light ın birbirlerini yakalama arzusu ile gerçekleştirdikleri karşılıklı hamleleri ile izleyeni kazanan bir anime. Atmosferi her ne kadar konusundan kaynaklanacak şekilde karamsar olsa da insanı sürüklemekte zorluk çekmiyor.

Müzik demişken serinin müzikleri Hideki TANIUCHI& Yoshihisa HIRANO tarafından hazırlanmış ve enfes. Bölüm içinde kullanımları oldukça etkileyici. Ayrıca birinci açılış ve kapanış parçası Nightmare' den "The World" ve "Alumnia" , ikinci açılış ve kapanış parçası Maximum The Hormone adlı güzide gruptan "What's up, people?" ve "Zetsubou Billy" . Animeyi izlemeseniz bile müzikleri bir kere dinlemeye çalışın.


İlk bölümde hiç nazlanmadan direk konuya giren seride kanımca en bomba iki bölüm Light ve L in ilk kez birbirlerine meydan okudukları 2. bölüm ve hakkında yorum yapmak istemedim 25. bölümdür.(Confrontation - silence).

İki karakterin birbirlerine meydan okuması ile birlikte olaylar gelişir ve iki zekadan karşılıklı hamleleler gelmeye başlar. Çok aksiyon olmasada diyalogları ile birlikte oldukça sürekleyici devam etmekte. Konunun işlenişi açısında ak yada karadan ziyade gri tonları hakim bu nedenle insana üzerinde düşünebileceği pek çok durum ve fikir sunma potansiyeline sahip. Kim elinde bir güç olsa, adaletin işlemediği sistemiyle çürümüş olduğuna inandığı bir dünyayı değiştirmeyi ve yeni bir dünya yaratmayı istemez ki? İçinde bu cesarete sahip olduğunu düşünen zeki oğlanımız, kendisine sempati duyan insanlar tarafından Kira olarak adlandırılan Light Yagami süratle kendi ütopyasını yaratmak için çalışmalarına başlar. Başlarda azılı suçluları topluca cezalandıran Light bir süre sonra peşindeki polisleri, kendisi olmasada dolaylı olarak, yoluna çıkan kişileri de öldürmeye başlar yinede bunu minimum miktarda tuttuğu görülmekle beraber kendi kurallarının gelmesi beklenecektir.

Böylece olaya dahil olan adı bilinmeyen, kimsenin neye benzediğini bilmediği ancak dünyanın en ünlü polisi olarak tanınan L olaya dahil olur ve kanımca animelerin en sıradışı, en cool ve zeki karakteriyle karşılaşırız. L in o bitmek tükenmek bilmeyen tatlı yiyişi insanı kilo almaya sürüklerken kahve manyağı olmak işten bile değil. Tepkileri, duruşu, haraketleriyle bir tane...ehem neyse...















Light her ne kadar zaman zaman hayatında dayak yememiş tatminsiz velet görünümü oluşturuyor ve şişmiş egosuyla insanın sinirlerini zıplatıyorsa da düşüncesinde özellikle ilk başlarda tamamen haksız olduğunu söylemek pek mümkün olmuyor. Deftere sahip olan Light, defteri kullanarak suçluluları öldürmeye başladıktan sonra, benzer şekilde düşünen insanlar arasında sempati toplamaya başlayınca insanlar bu tanımadıkları bilmedikleri ama adalet dağıttığını düşündükleri kişiye Kira adını verirler. Durum Light'ın da gayet hoşuna gitmektedir. Evet tekrar söylüyorum- kendisine biraz gıcığım - Light her ne kadar dayak yememiş , egosu tavan yapmış bir kimse olarak gözüksede -malesef- yinede tamamen kendisinde nefret etmek mümkün değil. Kendi çapında kendi yeni dünyasını yaratmak ve bu dünyanın tanrısı olma peşinde koşmaktadır fakat bu yine de zaman zaman son derece sinir bozucu olabilme özelliğini değiştirmiyor.( Dayanamayacağım, aklıma geldi şimdi sinirlerim bozuldu yine kaçıncı bölüm olduğunu hatırlamıyorum, o sıralar iyi çocuktu hafızası pek yerinde değildi :P . L ve diğer polisler ile birlikte çalışırken "evet, güçlerimizi birleştirelim hep beraber çözelim bu olayı gibisinden son derece iğrenç ses tonu ve üzerinden iyilik akan bir duruş sergileyerek bir konuşma yapmıştı, gözlerim kararmıştı o sırada)


Bu esnada L' in de kendine has adalet anlayışı ile birlikte Kira' yı yakalama arzusu, durumlar karşısındaki tepkileri, kendi anlayışı çerçevesindeki uygulamaları olaya tat ve açılım getirmektedir.







Her ne kadar L' e hayran olsamda bence animenin en şen şakrak en matrak varlığı shinigami Ryuk udur. Zaten her şey onun sıkılması ve ölüm defterini dünyaya düşürmesi ile başlar. Onun elma krizleri ve muhteşem yorumları seriyi eğlenceli hale getirirken kendisinin giyim kuşamı ve tarzı yüksek not almıştır (kimden ? benden) .Ryuku nun doğru söylediği bir şey de zaman zaman durumlar ve olaylar karşısında belirttiği "İnsanlar ne kadar ilginç " sözüdür. (çözmüş olayı işte)




********Yazının devamı spoiler içermektedir, söylemedi demeyin.


Derken karşımıza Amane Misa çıkıyor serinin en sinir bozucu karakteri olarak. Bir patırdı bir gürültü, bir lightçılık kiracılık. Tamam güzel hoş kız ama biraz zeka!! Kendisinin Light' a olan aşkı L in de belirttiği gibi inanılmaz. Ne söylerse yapıyor. Ayrıca üzerinde nasıl bir büyü vardır ki kendisi nedeniyle iki shinigami ve onlarca insan harcanıyor? Takada' dan daha sinir bozucu olmakla birlikte Takada da ayrı bir konu. O kendini beğenmişlik, hemen Light ile işbirliği.... Böylece Light' ın kadınlar arasındaki popüleritesi de gözümüze sokulmuş oluyor. Neyse Misa en azından daha şanslıymış ki Takada gibi ölmeyip hayatta kaldı.

REM serinin dişi shinigamisi, her ne kadar kendisini karizmatik bulsam ve Misa ile arasındaki ilişki izleyiciye bırakılmış olsada Light' ın kıskacında kalarak L' in adını deftere yazmasından dolayı kendini affedemeyeceğim .

Böylece insanlar tarafından Kira olarak adlandırılan Light ve L in karşılıklı manevralarıyla beraber 25. bölüme kadar kurgu gayet hoş ilerliyor. Ancaak 25. bölümde L aramızdan ayrıldıktan sonra çizgi gayet düşmekte ama birkaç söz söylemeden geçmeyelim ve püskürelim; Ey L ile birlikte çalışan polisler, nasıl hemen kabullendiniz ölümünü de Light' ı L' in yerine geçirdiniz. O zamana kadar her sıkıştığınızda aman L kurtar bizi dedinizde hemen nasıl unuttunuz L i. Burada Aizawa ya parantez açalım, gruptan atılırken L' e bir sürü laf söyleyip yöntemlerini beğenmediğinden bahssetti falan sonra Light tan şüphelenip ilk evrim geçiren oldu aralarında. Ve Light , L ölürken güldün ya sana daha lafım yok.






L' in ölümüyle çizgi düştü derken gayet subjektif yaklaşıyor olabilirim zira 25. bölüm bittikten sonra bir süre seriye devam edemeyip yas tutmuş bir insanım niyeyse. L in ölümü içime dert olmadı değil. Light ile arasındaki ilişki , olaylara bakış açısı, 25 . bölümün akışı, bölüm içinde ki sessizlik ve daha pek çok şey beni etkilemiş olabilir.

L' in ölümünden sonra ortaya çıkan Mello ve Near oldukça vasat- zaten çizginin düşmesinin bence önemli nedenlerinden biri bu. L' in ölümüyle, en azından bir süre, Kira tek kalıyor-. Velhasıl Mello zaten ölüp gidiyor, sonuçta Kira' yı yakalayan Near olarak görünüyor ve bu durum içime sinmiyor. Neyse bir yerlerde Near dedi iyi ki " tek başı na ne ben ne Mello bir L eder ama beraber onun gibi olabiliriz, onu geçebiliriz" diye. Son iki kelimeyi söylemeseydi daha iyi olurdu.

Seri son bölümde Kira' nın yakayı ele vermesi ve Ryuk tarafından deftere adının yazılıp işinin bitmesiyle son buluyor. Fakkat eh be Light son anda o karizma o kadar çizdirilir mi? Bu zamana kadar bu kadar temkinli dikkatli davrandın da burada "ben kazandım" demek için biraz daha bekleyemedin mi? Etrafındakileri bu kadar hafife almasaydın ne olur ne olmaz. Bir kaçmalar çıldırmalar yakışmadı efendi gibi ölseydin. Gerçi bu bölümde Near ile Mello için "ikiniz bir L etmezsiniz" demen, ölürken L' i düşünmen gözümden kaçmadı sempati puanı topladı ama senin sonunda her insanın sonu gibi oldu. Ryuku başta dediği gibi adını deftere yazdı.

Bir lafımda Kira' yı Kami olarak adlandıran Mikami' ye . Arkadaşım nedir bu kamicilik falan. Adalet anlayışın güçlü dedik baştan da sonra kendi başına işler yaptın yakalattın kendini de Light' ı da . Sonra bundan sonra insanlar tembellikte cezalandırılacak falan. İnsanın eline güç geçmeye görsün işte...


Böylece , bir shinigaminin sıkılması nedeniyle dünyaya düşürülen defter, Ryuk un deyimiyle iyi vakit geçirip ilginç olaylar yaşadıktan sonra olaya karışan pek çok insanın ölümünün ardından son bulur.

- Bu kadar yüzeysel yaklaşılabilirdi , kendimi çok takdir ettim -

Sonuç: izleyin , görün, kendi fikirlerinizi oluşturun.

6 yorum:

S. Seçil Süslü dedi ki...

Bu anime benim şu ana kadar izlediğim tüm animeler bin basmıştır ve Kira süper birisi yaa çok zeki , hayranım onun o planlarına .....

Tawannanna dedi ki...

merhaba, yorum için teşekkürler. Death Note anime klasmanında benim de listemin üst sıralarına oynayan bir anime. Bana kalırsa 25. bölümden sonra çizgisi kaymasa muhteşem ötesi olacakmış. 25. bölümden sonra her ne kadar rakibi kalmayan Kira' nın şovuna dönse ve dengesiz güç dağılımına bağlı olarak tatminsizliğini gösteriyor olsa da - L ve Kira birbirini dengeleyen iki öğeydi pek çok açıdan - yine de Near ve Mello' yu pek hazmedemedim. Üzerine ciddi ciddi yazılacak bir ton şey olamasına rağmen pek uzatmayacağım bu haliyle de harika bir seri olduğu gerçeği yadsınamaz. Kira gerçekten zeki ve harika :) o olmasa zaten bu seri böyle olamazdı muhtemelen.

S. Seçil Süslü dedi ki...

Merhaba Tawannanna ,
Dead note'daki Melloyu ve Near bende hiç sevmedim , zaten animede beni en çok L'nin öldüğü sahne çok üzmüştü.Bu arada bana önerebileceğin Dedektifli veya korkunç veya dead note'a benzer animeler var mı ???

Şimdiden teşekkürler ...

Tawannanna dedi ki...

merhaba, izlediğim seriler arasında death note ayarında ya da benzeri ya da dedektif tarzı bir seri yok. Yine bunların arasında korku tarzı olarakta - sağlam korku - bir seri yok. izlemeyi planladıklarımdan monster ve ayakashi:japanese classic horror ilgini çekebilir belki ama kendim de izlemediğim için henüz bir yorum yapamıyorum. Anime klasmanı dışında dizi olarak bu üç öğenin bir karışımı şeklinde maou' yu şiddetle öneririm. Alt plana biraz daha insan varoluşu ve benzeri felsefi öğeleri koyarak, kurgu, hikaye ve diğer tüm öğeleriyle bence kesinlikle ilgiye değer. Orijinali olan Kore versiyonu Mawang ( The devil) da güzel ama izlmeyi düşünürsen Japon versiyonu Maou'yu tavsiye ederim. Başak bir dizi de Majo Saiban'ı öneririm (her ikisi de korku alanında pek kesmez orası ayrı)

S. Seçil Süslü dedi ki...

Soruma hemen cevap verdiğin için çok çok teşekkürler , Seni yorduysam Lütfen Kusura bakma .

Tawannanna dedi ki...

Merhaba, daha hızlı davranmak isterdim ama hafta içi koşturmacası,sağlık falan derken olmuyor bazen işte:) pekte yardımcı olamadım biliyorum umarım içlerinden iyi bir şeyler çıkar. senin de önerilerin olursa her zaman beklerim :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...