24 Mayıs 2012 Perşembe

Orthros No Inu: Bir J-Drama...


2009 yapımı bu Japon dizisini izlerken bir manga cahili olarak başlarda bunun bir manga uyarlaması olabileceğini düşünmüştüm ama değilmiş... Hideaki Takizawa, Ryo Nishikido, Asami Mizukawa' lı bu dizi konu olarak ilgi çekici 9 bölümlük bir J-drama.

Şimdi öncelikle böyle bir jeneriği başka yerde görsem alır yerden yere vururum ama şimdi bu dizide bir şey diyemiyorum. Birebirin bir örneği olan bu jenerikle ilgili yorum yapmamayı daha uygun görüyorum gerçi J-dramalar  içerisinde daha beter jenerikler de izledim ama insan bir tuhaf hissediyor kendini yine de. Buna rağmen nedir bunun sırrı çözemiyorum  -gerçi kafamı da pek yormuyorum  - ama insanın bu müthiş (!) jeneriklere yine de laf edesi gelmiyor.



(evet gel vatandaş, zeka dolu açılışa gel. Ayrıca esas alınan karakterlerin mal mal bakması konsepti de ayrı bir güzellik olmuş)

Aoi sensei olarak adlandıracağımız (Ryo Nishikido)kişi  25 yaşlarında gelişen olayların sonunda bir tesadüf olarak kendisi ile ilgili bir gücü keşfeder. Bu iyi kalpli, saf, temiz, bön bakışlı (Ryo Nishikido' yu severim,iyidir,hoştur ama bu dizide çok fazla bön bakıyordu) eleman insanları dokunarak öldürebilmektedir !! Bir olay esnasında hayatını kurtardığı dizinin sert polis kadın karakteri Hasebe (Asami Mizukawa), Aoi Sensei sürekli bu polislerin peşinde dolaşıp "tutuklayın beni!katilim ben!" diye ağladığı için olayı takip eder ve 10 yıldır hapiste yatan benzer güce sahip başka bir eleman daha  olduğunu keşfeder. Bu diğer eleman yani Ryuzaki (Hideaki Takizawa) ise üç kişiyi öldürdüğünden dolayı ömür boyu hapise mahkum olmuştur ancak esasında yeteneği bir dokunuşuyla her türlü hastalığa, yaraya derman olabilmektedir. Hasabe polis, Ryuzaki' nin de yönlendirmesiyle (kendisi pek yönlendirici bir karakterdir) Aoi' yi  tutar hapse getir böylece iki zıt güce sahip elemanı karşılaştırır, Aoi Ryuzaki' nin yönlendirmesiyle Ryuzaki' nin hapisten kaçmasına yardımcı olur, sonra da "kaçmasının sebebi benim!!" diye ağlamaya başlar. Sonuç olarak  bu üçü arasında bir oyun başlamış olur. Pek çok karakter ilerleyen bölümlerde  gidişata dahil olur.
Böyle kafa bulduğuma bakılmasın aslında beğendim bu diziyi. Kendime göre nedenlerim var bunlardan  az sonra bahsedeceğim  ancak bir yandan da alıp Kaptan Mağara Adamı gibi bir o tarafa bir bu tarafa çarpmak istiyorum bunun da nedenine ileride değineceğim. İşte aynı anda birden fazla şeyi yapmak istemek çok can sıkıcı bir konu o nedenle kendime sakin ol şampiyon diyorum ve öncelikle Orthros' dan bahsedeyim istiyorum.

Orthros mitoloji ile ilgili olanların bileceği gibi basitçe iki başlı köpek. Tabii  ne yazık ki bu garibim ailenin diğer üyeleri gibi pek adı geçen, mitolojide söz sahibi bir yaratık olamamış, adınının geçtiği tek hikaye ile mitoloji dünyasından rüzgar gibi geçen yaratıklardan bir tanesi. Şimdi abisi Kerberos, şu çok başlı köpek. Ana - Baba Echidna ile Typhon. Bu garibimde ise ne yazık ki bir kıyıda köşede kalmışlık mevcut!!  Adının geçtiği tek hikayede  Heracles yani yarım akıllı Herkül tarafından nasıl öldürüldüğünü okuyoruz.  Diziyi bitirdikten sonra bir süre yine de Orthros ile bağlantı kuramadım ancak sonra bağlantının açıklamasını keşfettim. Daha derin bir şey beklemiştim ama cevap basitlikte gizliymiş. İşin sırrı ....(böyle bir reklam vardı bir zamanlar)

Hasabe, astımlı çocuğuyla bir başına yaşayan bir anne aynı zamanda polis. Her işimi kendim hallederim tavrını beğensem ve genel anlamda  bir duruşu olsa da kimi zaman ikilemlerde kaldığını düşünüyoruz da biraz daha yansıtsaymış hoş olacakmış zira çözümlenmesi en kolay karakter bu gidişat ve yön eylem olarak.
Aoi sensei, bön bön bakarak insanın ömrünü yemesinden ziyade esprisi melek gibi insanın ölümcül bir güce sahip olması. İşin daha da ilginci belli bir yaştan sonra bunu keşfetmiş olmasına rağmen zaman zaman yönlendirmeye açık olması, dünya, insanlar ve diğerleriyle ilgili şaftının kayması. Ne yazık ki  kahramanımız dizide bu depresyonu bön bön bakarak çözümlüyor. Hakkını fazla yemeyelim, suçu oyuncuda aramamak lazım pek fazla. Esas sorumluya geleceğim.

Ryuzaki Shinji; Hideaki kişisi güzel eleman öncelikle altını çizeyim dedim :) Bunun yanında Ryuzaki, karakter olarak evet soğuk ama  Hideakiciim biraz daha oynasaymışsın keşke. Şimdi insan dizide ilk anda  iyi ve kötü kapışması bekliyor ama kazın ayağı öyle değil burada. Ryuzaki' yi kötü olarak etiketlemek karakterin arka planı nedeniyle mümkün değil. Zeki mi ?Tartışılır ancak insan doğasını çözdüğü ve bu nedenle insanları yönlendirdiği söylenebilir. Serinin kötüsü olması beklenmesine rağmen aslında çoğu zaman hareketleri kötü olarak yargılanamaz bana kalırsa. Ryuzaki Shinji olmak zor. Bu performanstan dolayı da Hideaki' yi yargılamamak lazım. Esas sorumluya geleceğiM. Fakaaat yargılayacağım bir nokta var. Yahu arkadaşım her seferinde elini 50 saniyede kaldırıp bir 15 saniye eline bakıp sonra repliğine girmek zorunda mısın? Bu mizansen senin keşfin mi yoksa yönetmen mi dedi sana vurgulayıcı olsun diye, bilmek istiyorum!
Evet esas sorumlu senaryoyu ve bu karakterleri oluşturanlar ve bu diziyi yöneten. Mutlaka "iyi - kötü dengesini kuramamışlar" a saplanmaya gerek yok. Bir dramı anlatmaya çalışmışlar olarak ele alsak bile gidişat, ne yapmak istedikleri, olayı bağlamaları havada kalmış, karakterleri de derinleştirememişler gibi.
Ryuzaki insanı ortada "seni iyileştiririm ama karşılığında bana ne verirsin?" diyerek aslında insanların kendi hayatlarına biçtikleri değerleri sorgulatıyor (ama bunu neden yapıyor sizce?)İnsanın kendi hayatına değer biçmesi bir yandan  normal sayılabilecekken bunu diğerlerinin hayatıyla kıyaslayarak yapmaya çalıştığında bir o kadar da vahşi. Lafa gelince herkesin hayatı eşit ama insan  bir durum olduğunda kendini diğerlerinden daha değerli görmeyeceğinin garantisini verebilir mi? İnsanın doğasıyla ilgili bir sorun ama aynı zamanda karanlık.

İyileşmek için bir insan neyi göze alabilir? Misal içinde bomba olan bir hastaneye, iyileştirici gelecek diye çıkmamak için yetkilileri intihar ile tehdit ederek kendinizi kapatabilir misiniz ? Ya da bir anne çocuğunu oraya kapatabilir mi?

İşin bir diğer boyutu da iyileştirmek için hiçbir nedeni olmayan birini bulduğunuzda  beni iyileştir diye emrederek bir zorunluluğu olmayan birinden bunu yapması zorunluymuşçasına bekleyebilir misiniz?

Bana kalırsa insan denen varlık bunların hepsini  yapar ve bunlar dizide insanoğlu ile ilgili olarak geçen bazı kavramlar.

Bir de güç elde edimi ve gücü kullanmak gibi kavramlar var ki bunlar da aslında altta sorgulanan diğer durumlar ama dizi bunları yaparken ve altta aslında başka bir dramı anlatırken yerini, yönünü sapıtıveriyor. Bu nedenle sağa sola vuruyorum şu anda diziyi :)

Misal dizide bir Sawamura kardeşimiz var. Başta normal işinde gücünde bir polis iken bir anda dünyada tanrıya gerek yok, gerekli düzeni ben yaratacağım diye ortalarda dolanıyor yani aslında kendini mükemmel bir insan  ya da insanların anlayacağı dille bir nevi tanrı yerine koyuyor. Aslında dizi için kritik bir misyon ama karakter gelişimi ya da tutarlılığı karikatürlük. Sen böyle laf ediyorsan baştan sona bir tutarlılığın olacak, ağını kuaracaksın, oyununu oynayacaksın, ona buna yama olmayacaksın az biraz zeki olacaksın falan... Chiharu olayına hiç girmeyeceğim nereden neye döndüğü belli değil.

Bu kadar fazla şeye bulaştığı ve arka planda yer alan bu konuları toplayamadığı için kızgınım, oyunculuklara falan da bu nedenle bulaşmıyorum.

Ancak sihirli bir şekilde anlatım bu kadar vasat olmasına rağmen, oyuncular vs... ağır, belki karanlık ve vahşi  ve normalde kanlı olması gereken bir konuyu oldukça hafif ve izleyeni depresyona sokmadan ( Aoi' nin bakışları hariç ) anlatıp, isteyen istediğini alsın diyerek tamamlayıveriyor kendini. Konu o kadar derin ve güzel ki basit ve hafif anlatıma rağmen insan bağlanıyor.

Japon dramalarını bu nedenle seviyorum sanırım şimdi o kadar sallamamama rağmen yine de oyunculara haksızlık yaptığımı düşünüyorum. İzlediğim için pişman değilim ve beğendim demekle yetiniyorum.

İçimden Maou' yu bir kere daha izlemek geldi.



2 yorum:

Shirushi dedi ki...

Yaklaşık 5 dakika önce bitirdiğim ve gerçekten hoş bulduğum bir yapımdı. Konu itibariyle çok hoştu. Verdiği öğütleri de beğendim. Ama en çok başkan olmak isteyen kadının söylediği "Yetişkinler bu güce sahip olmaya çalışıyor, çocuklar ise hiç düşünmeden bunu başkalarına verebiliyor." gibisinden repliği beğendim. İnsanının hep çocuk kalası geliyor... Her neyse. Ryosuke'nin "Ben katilim!" diye polislerin peşinde dolanmasından ve Ryuzaki'nin dediğiniz gibi elini 50 saniyede kaldırıp 15 saniye bakmasına uyuz oldum. Eleştirileriniz çok hoşuma gitti bu arada. ^^

Tawannanna dedi ki...

merhaba, teşekkür ederim :))

dediğiniz gibi konu açısından hoş bir yapım, oldukça ince konulara değiniyor.

politikacı kadın amaçları uğruna hafif çatlak olsa da dizinin en sağlam karakterlerinden biri bana kalırsa, o sözü de çok hoştu.

çocukların beni değil onu iyileştir diyerek birbirlerine pas attığı sahne dizinin en hüzün verici aynı zamanda huzur verici ve bunlarla birlikte ibretlik sahnelerinden bir tanesiydi.. bu sahne ve kadının o sözü insanın büyüdükçe o saflığı ne kadar yitirdiğini yüzüne naif bir şekilde vuruyordu ne yazık ki (hüzünlü olmasının bir nedeni de bu :) )

ryuzaki nin o mizansenine uyuz olan tek kişi olmadığıma sevindim bu arada:))

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...