"Belediye Başkanı: Ve siz sayın Hakim, siz de mahkemenize bir çekidüzen verseniz iyi olur. Davacıların beklediği salonda, mübaşirlerinizin kaz yetiştirdiklerini biliyor muydunuz? Kaz yavruları ortalıkta dolaşıp yerleri pisletiyorlar ve insanlar kaz pisliklerinin arasından geçmeye çalışıyorlar. Yani, tabii ki kümes hayvancılığı itibarlı bir iş, buna karşı değilim; ama mahkeme de yeri değil ki canım."
Gogol, tam adıyla Nikolai Vasilyeviç Gogol, benim Rus Edebiyatı içerisinde en sevdiğim yazarlardan bir tanesi. Gerek üslubu, gerek hicivciliği, gerek derinliği gerekse yarattığı sahneler bakımından severim kendisini. Bir süre önce elimdeki tüm Gogol eserlerini tekrar gözden geçirme hevesine kapılmış ve başarıyla bitirmeme az kalmıştı. En sona Gogol' ün oyunu olan Müfettiş' i bırakmıştım. 2017 Klasik Kitap Okuma Maratonu listesine de bu nedenle dahil ettim.
Gogol' ün Rus Edebiyatı içindeki önemi büyük. Dili kullanımı ile birlikte naturalizmin örneğini teşkil etmesi, çoğu zaman sıradan hatta silik sayılabilecek karakterleri eserlerinin merkezi yapması, gerçeğin içindeki çarpıklığı ortaya koyması ve öykücülüğüyle dönemini ve sonrasını hayliyle etkilemiş. Çok klişedir ancak kendisi için "Hepimiz Gogol' ün Palto'sundan çıktık" diye bir söz vardır. Çoğu kişi bu sözün Dostoyevski' ye ait olduğunu söylerken, bir kısım sözün Gorki' ye ait olduğunu iddia eder. Başka bir kısım ise başka yazarlara atfeder. Kimin söylediğinden ziyade ortaya konan ifadenin ağırlığı çok daha önemli bence. Çünkü Gogol, gerçekten çeşitli açılardan kendisinden sonra gelen yazarları etkilemiş, önlerini açmış. Kendisi ise Puşkin' den ilham almış ve O'nu bir akıl hocası olarak görmüş. Sağolsun Puşkin Gogol' ü biraz itekleyerek (olumlu anlamda) O' nun önemli eserler vermesine ön ayak olmuş.
Müfettiş, Gogol' ün ilk kez 1836' da yayınlanan bir oyunu. İlk kez üniversite yıllarında kütüphaneden alarak okumuş ve hayli eğlenmiştim. Daha sonra kütüphanemde bulunması için aldığım basım Şule Yayınlarının 2011 baskısı. Oyun yaklaşık 150 sayfa ancak oldukça akıcı olduğu için insan bir oturuşta okuyabilir.
Dönemin Rusya'sında, merkeze yakın bir taşra ilçesinde belediye başkanı, çeşitli haber kaynaklarından hükümetin ilçeye gizlice bir müfettiş göndereceğini ve habersiz denetleme yapacağını öğrenir. Bunun üzerine ilçenin önde gelenlerini, hakim, doktor, düşkünleri koruma derneği başkanı, eğitim müdürü gibi, durumu haber vermek için çağırır. Ne yapmaları gerektiği konusunda görüşürler. Bu esnada sıradan bir devlet memuru olan Khlestakov, uşağı ile birlikte şehirden babasının köyüne doğru aylak bir yolculuğa çıkmışken, bu kasabaya uğrar. Bir yüzbaşıya tüm parasını kaptırmış, kaldığı hanın parasını ödeyememektedir. Başkan ve etrafındakiler Khlestakov' un, bu beklenen müfettiş olduğunu düşünürler ve olaylar gelişir.
Tahmin edileceği üzere oyun sistem içindeki "yozlamışlığı" komik bir şekilde ortaya seriyor. Yine de komedi olması demek, Gogol' ün tarzına bağlı olarak aşırı gülünçlüklere yer veren, sadece güldürmek için yazılmış bir oyun olması demek anlamına gelmiyor, (Gogol ilk başlarda sırf güldürmek için yazmaya başladığını söylese de, oyun üzerinde 8 yıl kafa patlatmış olması çıkış noktasından daha farklı limanlara vardığının göstergelerinden bir tanesi zannımca) oyunun güldürüsü gerçekliğin içindeki gülünç öğelerden kaynaklanıyor.
Bunun yanında her ne kadar oyun evrensel bir konu olan yozlaşmışlık üzerine olsa da aslında bir sistem eleştirisi sayılmaz. Gogol' ün sisteme bakışı ayrı bir konu ve biraz daha farklı. Daha çok sistemin sonuçlarına ve içindeki zincirlere odaklı yani insan doğasına. Oyundaki karakterler, birbirlerinin yüzüne güler ancak arkadan konuşmaktan çekinge görmezler. Khlestakov' a ayrı ayrı hürmetlerini sunarken birbirlerini arkadan arkaya satıverirler. Gerçek hayattaki yerlerinden ve durumlarından farklı olarak, kendilerini hayallerinde farklı makamlarda, farklı şekillerde görürler ve fırsatını buldukları anda bunun satışından geri kalmazlar...
Oyunla ilgili bir not daha var ki beni her zaman eğlendirmiştir. Oyunun yazıldığı dönem Çarlık Rusya zamanı. Çar I. Nikola' nın baskıcı tutumu ve sansürleri nedeniyle böyle bir oyunu sahnelemek kolay iş değil. Yine Puşkin yardımcı oluyor, birileri daha el atıyor ve oyun belli bazı sansürlemelerden sonra sahneye konuluyor. Söylenir ki oyunun galasına Çar I. Nikola da geliyor. Oyun esnasında gülüyor ve diyor ki - yaklaşık olarak -"Oyun pek çok konudan bahsediyordu, en çokta benden". Çar bu şekilde oyun ile defteri kapatıyor kapatmasına ama esas şiddetli tepki oyunu izleyen memur ve devlet görevlilerinden geliyor. Gelmek ne kelime yağıyor... (İlginçtir ki oyunun biletleri yine bu sınıf tarafından kapışılıyor) Tüm bu tepkiler, kopan gümbürtü zaten biraz alıngan ve hassas olan Gogol' ü yıpratıyor. Rusya' dan ayrılarak Avrupa' ya gidiyor. Hatta Gogol' ün bu durumu betimlediği, okuması eğlenceli aynı zamanda üzücü bir yazısı vardı, oyunculardan birine yazdığı mektupta mıydı, hatırlayamıyorum. Zamanında okumuştum ancak kaynağı hatırlayamadığım için yazamayacağım ancak oyuncu arkadaşına "oyunla ilgili naparsanız yapın, ben tepkilerden sıkıldım "diyordu. Memur ve devlet görevlisi takımından gelen bu tepki sizce de ironik değil mi?
Avrupa' da geçen yıllar ve Puşkin' in itelemeleri de Ölü Canlar' ı doğuruyor. Zaman geçiyor, devirler değişiyor. Yazar ölüyor, adı kalıyor. Zamanın insanları ölüyor ama oyun kalıyor ve hala herkese hitap etme gücünü elinde tutuyor...
Kolay okunabilecek, okuyanın sıkılmayacağı, kendinden bulacakları olan, evrensel temaları olan eğlenceli bir oyun Müfettiş.
Okumak ile birlikte eğer bulunduğunuz yerlerde eğer fırsat ve imkanınız olursa mutlaka sahnede izleyin derim. Ne yazık ki benim Müfettiş' i sahnede izleme fırsatım şu ana kadar olmadı. Ancak iyi analiz edilmiş, dramaturjisi sağlam, rejide bayağılıktan kaçınılmış ve başarılı oyunculuk performansları olan bir yorumun tadından yenmeyeceği kanaatindeyim.
"Belediye Başkanı: Peki sizi bu kadar mutlu eden ne? Ben istesem daha büyük rüşvetler alabilirim; ama en azından dinin kurallarını uygulayan bir hristiyanım. Hiçbir pazar kiliseye gitmemezlik etmem. Ama siz... Yaratılış hakkındaki tuhaf düşüncelerinizi ortaya attığınızda insanın tüyleri diken diken oluyor.
Hakim: En azından böyle şeyleri düşünmek için yeterli zekaya sahibim.
Belediye Başkanı: Evet, bazen çok zeki olmak, hiç zeki olmamaktan daha kötüdür..."