29 Eylül 2016 Perşembe

Dimension W: Anime




"Bilimin, başlangıcından itibaren, yarı eğitilmiş beyinlerden bir buhar gibi yükselen sahte bilimin halesiyle kuşatıldığını biliyoruz."

(S. Lem /Sahibinin Sesi)




2016 animelerinden 12 bölümlük Dimesion W, kendi içinde derli toplu ve kendi çapında ortalama üstü bir anime.


Malumunuz 3 boyutlu bir dünyada yaşıyoruz.  "Eğer dördüncü bir boyut olsaydı, ne olurdu?"   sorusunun cevabını bilim ya da popüler bilim ile ilgilenenler az çok düşünmüşlerdir. Çeşitli platformlarda ya da edebiyatta şimdiye kadar zamanın bir dördüncü boyut olabileceğinden sıkça bahsedilmiştir. Dimension W bu soruya farklı bir bakış açısı getiriyor.


İnsanoğlu,  2036 yılında W olarak adlandırılan boyutu keşfediyor. Boyutun tamamen ne olduğunu bilmemekle birlikte buradan gelen enerji ile insanlığın enerji sorunu çözülüyor. "Coil" adı verilen aletler bu boyuttan sadece enerji çekmeye yarayan aletler. Eh, zaten fosil yakıtların sonuna ereceğimiz günler yaklaşırken  alternatif enerji üretimi konusunda tatmin edici sonuçlar alamadığımız dönemleri yaşıyoruz bizde. Anime dünyası şanslı işte, coiller vasıtası ile enerji sorununu çözüyorlar. Zamanla dünyanın 60 noktasına büyük kuleler inşa ediliyor ve bunlar birleştiriliyor. Tüm bu enerji konusu New Tesla Şirketi' nin kontrolü altında toplanıyor. Böylece insanlık enerji sorununu çözmüş bir şekilde mutlu ve refah görünüyor. Eh, tek bir şirket varsa tekelleşme söz konusudur bir kere. İkincisi kullanılan coillerin yasal ve orijinal olması zorunluluğu getiriliyor. Orijinal varsa sahte de vardır,yasal deniliyorsa mutlaka yasa dışı da bulunur. O nedenle bu dünyada yasa dışı coil kullananlar da mevcut ve New Tesla, coil avcıları denilen insanları kiralayarak bu yasadışı coilleri toplama çabası içerisinde.






Bu noktada karşımıza Kyouma Mabuchi (Ono Daisuke) çıkıyor, animenin ana karakteri olarak. Huysuz, insanlarla iletişime girmeyen, coillere ve yeni teknolojiye karşı bir karakter. Antika arabaları kullanmayı tercih ediyor ve kendisini boş zamanlarında genellikle araba tamiri ile uğraşırken görüyoruz. Kyouma Mabuchi,  coil toplayıcısı olarak çalışıyor aynı zamanda. Anime ilerledikçe, Kyouma' nın geçmişi  yavaş yavaş ortaya serildikçe neden kendisinin animenin ana karakteri olduğu anlaşılıyor.





Kyouma' ya Mira katılıyor. Bir çeşit robot olan Mira şirinlik abidesi. Kyouma' ya katlanabilmesi önemli bir özelliği.


Bir diğer önemli krakter ise Albert Schuman (Akira Ishida). Kyouma ile geçmişten gelen bağına sadık ve arkalardan kollayan bir eleman olmakla birlikte New Tesla çalışanı. Animenin en neşeli karakterlerinden bir tanesi sayılabilir.



Animede pek çok karakter var ama hepsine tek tek değinmeyeceğim Animeye renk getiren diğer bir karakter ise Salva Enna Tiesti.



Animenin sonlarına yaklaştıkça aslında keşfedilen bu yeni boyutun bilinenden daha öte olduğu ve keşfeden kişi tarafından neden sadece enerji çekmek için kullanıldığı daha net anlaşılıyor.


Animenin kapanış parçası  Fo'xTails/Contrast





Kendi içinde tutarlı sayılabilecek ve izlenebilecek bir anime bana kalırsa.



25 Eylül 2016 Pazar

Bad Guys: Kore Dizisi



Anladığım kadarıyla 2014 yılı Kore camiasında polisiye, suç, gerilim alanında iyi iş yapmış. You're All Surrounded' ın hemen ardından izlemeye başladım Bad Guys' ı. Aslında önceliğim Missing Noir M' di ancak teknik bir arıza sonucu Bad Guys'a dönmek durumunda kaldım.(Yazıyı eklediğim şu zamanlarda Missing Noir M de tamamlamanın zevkini yaşıyorum) Bad Guys'a başlarken  pek bir umudum yoktu zira biraz da karanlık görünüyordu fakat sonucu soracak olursanız çok beğendiğim bir dizi oldu. Bu Kore dizisinin bir güzelliği daha var, sadece 11 bölüm. Gerçi sonunda insan biraz üzülüyor 11 bölüm oluşuna ama ne yapalım?



Seoul polisi biraz zorda. Suç oranları ve vahşet derecesi artarken polisler buna yetişemiyor. Mevcut sayının yanında belli başlı diğer bazı sorunlar var. Öncelikle polisler suçlu gibi düşünemiyor. Çoğu, belli sınırların dışına çıkamıyor, izlemek zorunda oldukları kurallar ve geçmemeleri gereken çizgiler var. Bunun dışında diğer sıkıntı ise çoğu elini taşın altına sokmak istemiyor. Yani amaçlar aylık maaşlarını alıp hayatta kalmak. Memur insanlar sonuçta.





Emniyet Müdürü Nam Goo-Hyun (Kang Shin II), polis olan oğlunu görev başında son zamanların azılı seri katiline kurban verince alternatif bir planla geliyor. İçindeki acıyı dindirebilmek diğer bir amacı doğal olarak. Sıradışı bir ekip kurmaya karar veriyor ve bu işi, 2 yıl önce kızını başka bir seri katile kurban veren ve bunun üzerine görevden uzaklaştırılmış bir polis olan Oh Goo-Tak' a (Kim Sang- Joong)götürüyor. Oh Goo Tak ise bir şartla bunu kabul ediyor. Hapishaneden çıkaracağı 3 suçlunun bu ekibin üyesi olması gerektiğini belirtiyor. Bu şekilde ekip kuruluyor. Ekibe bir de müfettiş  Yoo Mi-Young ( Gan Ye-Won )dahil ediliyor, bunlardan sorumlu olsun diye. Böylece görevden uzaklaştırılmış bir polisin kontrolünde eski bir mafya üyesi, bir kiralık katil ve bir seri katil ve hepsinden kötüsü birazdan nedenlerini yazacağım şekilde gereksiz bir müfettişten  oluşan bu şirin ekip olayların üzerinde çalışmaya başlıyor.








Diziyi güzelleştiren bir nokta 11 bölüm oluşu. Bununla birlikte senaryo ve kurgu 11 bölüme çok iyi dağılmış. Gereksizlikten uzak, sağa sola yatmadan, altta işleyen diğer bir örgü ile oldukça derli toplu ve sürükleyici. Ben zeka açısından biraz sınırlı olduğum için dizinin 10 bölüm olduğu aklımda kalmış. 10. bölümde ağlıyordum "lan, dizi nasıl biter diye".   Kaptırmışım kendimi sürekli kalan süreyi kontrol edip "son 10 dakikada nasıl çözecekler bunu..." diye ufaktan kendimi yiyordum ki 11. bölüm olduğunu farkedince huzura erdim.  11 bölüm çok kararında ve akıcı. Ha, keşke 2. sezonu olsa derim bak.



İkinci nokta ise karakterler. Tahmin edilebileceği şekilde her karakterin kendine özgü bir niteliği var. Ayrıca senaryoya yedirilmiş bir ağırlıkları da var. Spoiler vermeden açıklanması zor bir olay ancak şu kadarını söyleyeyim karakterler dışında bu karakterlerin kendi içlerindeki dinamikler ve ilişkileri diziyi bu hale getiren en önemli nokta. Bunun dışında tabii ki oyunculuklar diğer bir nokta ki, izleyen anlar işte ne diyeyim.










Oh Goo Tak: Eski polis aslında sağlam da bir dedektif. Rüşvete uzak, suçluların azılı rüyası. Lakabı "Mad Dog" zaten, anlayın. Biraz sertlikten hoşlanıyor  ancak kızının ölümü dağıtıyor onu. İçindeki öfke ile birlikte bu ekip teklifi gelene kadar bir şekilde yaşıyor. Korkusuzluğu ise ayrı bir konu öyle ki azılı katillerin bile iç güdülerine bulaşma sinyalleri gönderebiliyor. Kim San Joong' u takdir etmek lazım zira dizideki en iyi performans kendisine ait kanımca.




Park Woong-Cheol (Ma Dong-Seok ) : Bir mafya üyesi, 20 küsur yıl yemiş. Mensubu bulunduğu çetenin tüm Seul' ü ele geçirmesinin sebebi adam. Bir nevi kendi teslim olmuş zira polisin bunu yakalayacağı yok. Sert görünümlü, yumrukları meşhur olan bu eleman aslında bu 4' lü arasında bir şekilde en vicdanlı olanı sanırım. Aynı zamanda en sosyal olanı olduğunu eklemeyi unutmamalıyım. Ma Dong Seok' un performansı da çok iyi.





Jung Tae- Soo (Jo Dong Hyuk): Kiralık katil tam bir profesyonel. Zamanında kaç insanı öldürmüş bilinmiyor ancak bir tek cinayeti sebebiyle gidip kendi teslim oluyor. Bana kalırsa ekibin en incelikli elemanı. Bu arada dövmeler on numara, gönül isterdi daha fazla görmeyi. ( Az önce bu diziye yapılabilecek en gerizekalıca yorumu yaptığımdan dolayı kendimi tebrik ettim, diziden özür diledim. Ama yılmıyorum, ileride bir tane daha yapacağım) Jo Dong Hyuk' un performansı muazzam.








Lee Jung Moon (Park Hae-Jin) Ekibin seri katili. Yüksek IQ sahibi  ve psikopat. Ömür boyu hapis cezası var. Park Hae-Jin' in karakter yorumu ise her ne kadar bir şey yapmıyormuş gibi gözükse de gayet başarılı.


Yoo Mi Young (Gang Ye-Won) : Gang Ye Won ile ilgili bir sorunum yok ama Yoo Mi Young karakteri ile bir sorunum var. Şimdi,  anlıyorum, dizinin kurgusu ve senaryo yapısı gereği sorgulayıcı, mahkumlara insan olmayan yaratıklar olarak bakacak falan bir karakter lazım. Ne var ki ya karakterin yapısında, analizinde ya da oyuncunun yorumunda bir problem var. Çıktığında sinir bozan, bir iki pratik nokta hariç olmasa da olur bir karakter ortaya çıkmış. Havada kalmış sanki biraz.








Böyle bir ekip olunca, sistemin dışında sistemin dışına itilmiş insanların durumları, suçluların hakları vs... gibi konuların da ele alınması lazım. Ha, dizi değiniyor ama çok fazla bu noktalara dalmıyor. Bunun yanında dizide en fazla sorulan soru insan ile hayvanın farkı ya da kötülüğün bir sınırı var mı gibi sorular.


Dizinin müzik seçimleri güzel. Aksiyon sahneleri oldukça tatmin edici. Final bölümünde Tolstoy alıntıları yaparak fular takmayı da ihmal etmiyor.



Bu şekilde anlatınca sanki çok karanlık bir havası varmış gibi görünüyor, Doğrudur, normalde var olan dizilerden bir adım daha karanlık bir havası olmasına rağmen o kadar da değil, ayrıca kendi içinde bir espri anlayışı ve eğlenceli dakikaları da mevcut.






Çok nabız yoklayıp  dizilerin başarı ya da  popülerite durumlarını takip etmiyorum ancak içimden bir ses bu dizinin biraz hakkının yendiğini söylüyor. Yemeyin, oldukça başarılı bir yapım. İzlediğim en iyi dizilerden biri diyebilirim. Tür herkesin hoşuna gider mi bilmem ancak niyetiniz varsa düşünmeden başlayın ve izleyin derim ben. Keşke 2. sezonu olsa :(


En gerizekalıca ikinci yorumumu da unutmayayım.

Kim Jae-Seung  



Bu çocuğu dizinin en baby-face' i ilan ettim.

20 Eylül 2016 Salı

Blogger Life 2: Mim




Bundan bir süre önce bir seyahate çıkmıştım. Bu esnada esra beni mimlediğini haber verdi. Beni mimlediği için çok teşekkür ederim, bu beni çok mutlu etti ancak aynı zamanda kendisine bir de özürüm var. Çünkü seyahat uzadıkça uzadı. Mimlendiğimi görünce ilk düşüncem döndüğümde sakin kafayla rahat rahat yaparım olmuştu. Ardından büyük bir yoğunluk araya girdi, internete bağlanamama sorunları da cabası. Tüm bu gecikme karşısında  eve döndüğümde yaptığım ilk iş oturup bu mimi cevaplamak oldu ^^


Öyleyse başlıyorum...

1) Blogger denilince aklınıza gelen 3 şey ?

Tam sıralama bu şekilde olmayabilir ama  okuduğum bloglardan  aklıma gelen üç nokta;

1. Samimiyet/İçtenlik

Blog, hangi konuyla hangi temayla alakalı olursa olsun, bu ister kişisel blog olsun, ister kozmetik ister film/kitap, samimi düşünceler ve içten yorumlar okurken en çok hoşuma giden öğeler oluyor. Kim ne düşünür diye kaygıya kapılmadan yapılan yorumlar, aman da takipçi kazanır mıyım hesaplaşması olmadan aktarılan düşünceler, doğal ve samimi paylaşımlar, yorum ve cevaplar, beni okuduğum/takip ettiğim bloglara çekiyor.


2.Özgünlük

Bunu nasıl açıklasam,hmmm... Şöyle; özgünlükten kastım bloğun süper ilginç, daha önce düşünülmemiş bir konu ile alakalı olması değil. Bloğun kendine özgü havası, aktarımı ve üslubu kast ettiğim. Blog yazarının anlatım tarzı, bakış açısı, ele alış tarzı ve kendine özgü tarzı gibi...

3.Emek /  Paylaşım

Ben blogları takip etmeyi ve okumayı seviyorum. Bunda ise insanların yazılardaki emeğinin nedeni büyük. Mutlaka uzun uzun yazılar değil kastım ama araya kendi düşüncesinin, yorumunun sıkıştırılmış ya da eklenmiş olması veyahut kendi yaratımının sunulmuş olması beni keyiflendiriyor. Bu yazılardan/bloglardan öğrendiğim pek çok şey  oluyor.


2.Her temadan (kişisel,gezi ,kitap ,yemek)yazılarını en çok beğendiğiniz ve okumaktan  bıkmadığınız bloglara örnek veriniz ?

Pek çok tema ile ilgili blog okuyor ve takip ediyorum. Uzakdoğu ile ilgili blogları takip ediyorum çoğunlukla, kozmetik bloglarını da ediyorum.



3.Yeni blogger yazmaya başlayanlara verebileceğin öneriler ?

Ben iyi bir blogger falan değilim o nedenle kendimden verebileceğim tek öneri sabırdır sanırım. Bir süre sonra son derece tatlı insanlarla tanışıyorsunuz.

Bir okuyucu olarak ise önerim bu işin eğlenerek ve robotlaşmaktan uzak bir şekilde yapılması olabilir ancak. Kendim çeşitli blogları okurken bunu hissedebiliyorum.  (yani o bloğun/yazının keyif alınarak ve içten gelerek yazıldığı şeklinde)


4.Hangi ülkede yaşamak isterdim veya çok gitmek istediğin mekanlar ?

Hmmm, izninizle bu sorunun cevabını yaşamak istediğim ve gidip görmek istediğim ülkeler şeklinde ikiye bölmek istiyorum zira cevaplarım farklı.

Gidip görmek istediği ülkeler;

Uzun zamandır hayalini kurduğum ve bu sene yine zamanını kaçırdığım Yakutistan

Orta Asya ülkeleri; Kazakistan, Türkmenistan, Moğolistan, Özbekistan vs...

Bir süre önce isteğimden vazgeçtiğim ancak son zamanlarda yine depreşen Hindistan

ve hala gidemediğim Japonya (ve uzar gider bu liste...)

Yaşamak isteyeceğim ülkeler;

Kore (ama civarındaki pek çok ülke gibi yazları çok sıcak ve rutubetli oluyor, sürekli şekilde kaldırabilir miyim bilmem)

Herhangi bir İskandinav ülkesi

Ha bir de Alaska'dan yazlık satın almak istiyorum ^^

Bir mimin daha sonuna gelirken esra'ya beni mimlediği için tekrar teşekkür ediyorum. Son zamanlarda çok insanı mimlediğimden  kimseyi direkt mimlemiyor ancak  bu mimi  görüpte yapmak isteyen herkese paslıyorum.


4 Eylül 2016 Pazar

ÜÇ ELMA MİMİ: Gökten 3 Elma Düşmüş.... (Ben yaptım ^^)






Eylül ayının ilk günlerini yaşadığımız şu günlerde benim beyin devrelerim iyice yandı. O derece yandı ki artık eriyip damlamaya başladılar. Bu yetmezmiş gibi yapmam ve yetiştirmem gereken işler var ancak karakterimin bir özelliği olarak onları son ana kadar bekletmeli ve bu esnada boş kalacağım için başka şeylerle uğraşmalıyım. İşte bu mim böyle bir durumun ürünü.



Bilemiyorum mimler böyle mi hazırlanıyor ancak oturup tüm ilgi ve alakamı bu mimi hazırlamaya sonra kendime sorup cevaplamaya verdim :)) (Daha önce hazırlanmış, böyle bir mim var mıydı bilmiyorum.Umarım yoktur.)



Adından da anlaşılabileceği gibi gökten üç elma düşüyor. İlk iki elma belli, üçüncüyü biz buluyoruz.

 Kurallar şöyle;

I - Doğal olarak 3. elma için tek bir doğru bir cevap yok, cevap bize kalmış ancak yanıtlarken sorunun ya da cevapların içindeki kısıtlara dikkat ediyoruz.

Örneğin;

Dostoyesvki' den 3 elma düşmüş, 1. si Karamazov Kardeşler  2. si Beyaz Geceler  3. ise ..... imiş.

Cevaplarda bir kısıt yok, soru Dostoyevski olarak sınırlamış. Dostoyevski' nin eserleri bol, içinden istediğimiz, sevdiğimiz birini seçiyoruz.


Gökten üç spor dalı düşmüş, birincisi futbol, ikincisi voleybol üçüncüsü ise .... miş.

Burada, ilk iki elma takım sporu olduğu için 3.yü seçerken bunun da bir takım sporu olmasına dikkat ediyoruz.



II- "Çünkü" kısmını mutlaka doldurmak. Burası tamamen yanıtlayana kalmış. İsterseniz kısaca, isterseniz uzun uzun nedeninizi yazabilirsiniz. İsterseniz, çünkü gökte yürürken başı dönmüş pat diye aşağı düşmüş de diyebilirsiniz. Burası cevaplayanın. Önemli olan burayı boş bırakmamak.



III - Herkes alıp yapabilir. (Olur da hoşuna giden, yapmak isteyen olur diye yazıyorum bunu :P) Herkesin ilgi alanı farklı olduğu için kimse tüm soruları cevaplamak zorunda değil. İsteyen hepsini cevaplar, isteyen hoşuna giden soruları alıp cevaplar. Tek şart; en az 10 soruyu cevaplamak.



Neyse, insanlar kendi mimlerini cevaplıyor mu çoğunlukla, bilmiyorum ama ben cevaplayacağım :)) Şimdi kendi kendimle diyaloğa giriyorum izninizle...



1- Gökten üç Shakespeare trajedisi düşmüş. İlki Hamlet imiş, ikincisi Kral Lear, üçüncüsü ise .... imiş.

Çünkü....

Othello

 Çünkü, aslında ilk anda Macbeth diyecektim - çok severim - ama" Arabın İntikamı" hatırına Othello diyorum. :)



2 - Rusya'dan 3 elma düşmüş. 1. Dostoyevski imiş. 2. Turgenyev 3. ise ....

Çünkü...


Gogol

Çünkü, bu aralar Gogol' ün tüm eserlerini tekrar elime alasım var.


3 - Gökten 3 elma düşmüş. 1 Oğuz Atay imiş 2. Reşat Nuri Güntekin 3. ise ....

Çünkü...

İhsan Oktay Anar

Çünkü  çok iyi, mutlaka okuyun (bence) En son Amat' ı okuduktan sonra bir iki gün ne yapacağımı bilememiştim.


4 - Gökten 3 elma düşmüş. Birincisi Raistlin Majere imiş. İkincisi Meursault' muş. (A. Camus/ Yabancı) Üçüncüsü ise .....

Çünkü....

Sun Wukong (Batıya Yolculuk)

Çünkü, en büyük anti kahraman bizim anti kahraman :)) Geyik bir yana Sun Wukong' un anti kahramanlığı biraz tartışmalı bir konu olabilir. Her şeyden önce kitabın yazıldığı yıllarda son dönemlerde popülerliği yükselmiş bir anti kahraman tanımı yoktu. Buna rağmen bana kalırsa Sun Wukong, tanım içerisinde birden fazla öğeyi içinde barındırması nedeniyle anti kahraman sayılır (en azından ilk bölümde). Geçerli nedenlerim var, gerçekten, ama uzun uzun yazamayacağım şimdi.


5 -  Yüzük Kardeşliğinden 3 elma düşmüş. Birincisi Aragorn, ikincisi Frodo, üçüncü ise .... imiş.

Çünkü...

Legolas

Çünkü, ah Legolas elf gözlerim olsun isterdim.


6 - Gökten 3 elma düşmüş.

Birincisi; Molloy - Malone ölüyor - Adlandıralamayan (S. Beckett) imiş.

İkincisi; Yüzük Kardeşliği - İki Kule -Kralın Dönüşü ( Tolkien) imiş.

Üçüncüsü ise ....

Çünkü....

Efsaneler Üçlemesi  ( İkizlerin Sınavı - İkizlerin Savaşı - İkizlerin Zamanı)

Çünkü Raistlin Majere :)


7 - Gökten üç elma düşmüş. Birincisi müzik imiş, ikincisi bale, üçüncü ise ....

Çünkü ...

Tiyatro

Çünkü anlatılmaz yaşanır.


8 - Gökten üç elmanın içinde üç masal düşmüş. 1. Pamuk Prenses ve 7 Cüceler  imiş 2. Hansel ile Gretel  imiş  3. ......   imiş.

Çünkü.....

Kurbağa Prens

Çünkü nice nesil öpülünce kurbağanın yakışıklı bir prense dönüşeceğini düşünerek perişan oldu.


9 - Gökten 3 elma düşmüş. 1. Yunan Mitolojisi imiş. 2. İskandinav Mitolojisi imiş 3...... imiş.

Çünkü....

Çin Mitolojisi

Çünkü, sınırlar ve çizgiler çok iç içe. Ayrıca isimleri aklımda hiç tutamıyorum. Yani kısacası içinden henüz çıkamadım.


10 - Gökten 3 elma düşmüş. 1. Ilyada imiş 2. Ramayana imiş  3. ...... imiş.

Çünkü....

Gılgamış (Gılgameş) Destanı

Çünkü, işin yok kayalara, tabletlere destan yazmışsın. Ondan da öte ölümsüzlük arayışı:)



11 - Gökte 3 elma asılı duruyormuş. 1. Dünya 2. Mars 3. ise  .... imiş.

Çünkü...

Satürn

Çünkü çok şık ve kendine münhasır. Halkalarına ayrıca bayılmakla birlikte tek sorunum (eğer bilgiler hala güncelse) bin yılda bir yağmur alması :(

Not: Pluton, kalbim seninle....



(Satürn: Şu endama şu karizmaya bakar mısınız? )


12- Gökten ak sakallı dede sarkıp fısıldamış; "Kardeş elimde üç elma var. Her biri ayrı bir zaman dilimini temsil ediyor. Hangi yy. a  gitmek istersin? Ama  ikisini sana hayatta vermem." Ak sakallı dedenin elindeki ilk elma   13. yy'mış. İkinci elma 24.yy. 3. elma ise...

Çünkü....

20. yy gibimsi.

Çünkü, eski maceraperest ben olsam MÖ 1 yy ya da 26. yy (insanlık yoksa da gidip bakacağız işte) falan derdim ama ben eski ben değilim artık. O nedenle 90' lar hatta 2000' lerin başı . (hahahaha şu anda kendimi çalımlayarak kendime gol attım yalnız!) Hadi 20.yy sonları diyeyim bari.



13- Gökten 3 elma düşmüş. 1. piyano imiş. 2. gitar 3. ise .... imiş.

Çünkü.....

Keman

Çünkü, çalabilmeyi en çok istediğim alet.


14 - Gökten üç elma düşmüş. Birincisi Joe Hisaishi imiş 2. Hans Zimmer 3. ise ....

Çünkü


Çünkü  John Williams demek Star Wars, Indiana Jones, E.T, Jaws, Minority Report, Jurassic Park, Saving Private Ryan ... falan demek.


15- Gökten 3 K-Pop grubu düşmüş. 1. DBSK imiş 2. Super Junior 3....imiş.

Çünkü....


Çünkü bir anda aklıma geliverdiler. (Bu arada yaşıyorlar mı, bilgim yok)


16- Göklerin kafasına esmiş, yönleri elma yapmış eğlenmek için jonklörlük yapıp bunları çeviriyormuş ki üç elmayı düşürmüş. 1. elma batı imiş 2. elma güney 3. ise... imiş.

Çünkü....

Kuzey

Çünkü karizmatik. Her dilde bu kelimenin bir karizması, bir ağırlığı var bence.



17- Gökten elma şeklinde üç adet film türü düşmüş. 1. si bilim kurgu imiş. 2. si komedi imiş.  si  3. sü ise ..... imiş.

Çünkü.....

Aksiyon. 

Çünkü derinliğe ya da detaylı alt metne gerek yok. Aksiyon- hareket olsun. Dünyayı kurtar kahraman ol, insanlığı kurtar kahraman ol, en zor durumlardan kurtul dünyadaki en cesur insan ol. Hepsinde kötü adamları döv, yen, kazan. Fazla kafa yorma.  Oh bir nevi katarsis, mis... Rahatlamak için ideal.



18 -  Gökten 3 elma düşmüş 1. Star Wars (Triology) 2. The Godfather 3. ..... imiş.

Çünkü....

Geleceğe Dönüş (Back to the Future)

Çünkü, Marty Mcfly ve Profesör.


19 - Gökten üç elma düşmüş. 1. Cha Seung Won imiş. 2. Dong won Kang imiş 3. ise .... imiş.

Çünkü........

Park Hae Jin

Çünkü en son Bad Guys' ı izledim ve hoşuma gitti. (Aslında 3. elma için de Dong won Kang diyebilirdim :P)



20 - Gökten 3 elma düşmüş. 1.Takuya Kimura imiş. 2.Shun Oguri imiş. 3. ....... imiş.

Çünkü.......


Çünkü eğlenceli.


21-Gökten 3 elma düşmüş. Yaşamak için 1. ve 2.de kontenjanlar doluymuş, 3. elmada kontenjan boşluğu varmış.  1. Beijing imiş 2. Londra  3. ...... miş.

Çünkü.....

Hmmm, şu aralar Seul.

Çünkü, biraz gözümüz gönlümüz açılsın, fena mı olur?


22- Gintama' dan üç elma düşmüş. Birincisi Sakata Gintoki, ikincisi Hijikata, üçüncüsü ise ...

Çünkü....

Iyyyy, bu zor olmuş biraz. Kagura

Çünkü ( zaten karar verirken çok zorlandım) yağmur yağıyor, şemsiye.




23- One Piece' den üç elma düşmüş. Birincisi Luffy, ikincisi Zoro, üçüncüsü ise ...

Çünkü....

Sanji

Çünkü Sanji, sevmemek mümkün değil!!



24- Gökten 3 elma düşmüş 1. Hateke Kakashi 2. Kisuke Uruhara 3....... imiş.

Çünkü.....

All Might

En son izlediğim  bu tanıma uyan bir karaktere sahip anime Boku no Hero Academia idi. Yine de Kakashi ve Uruhara, All Might' a nazaran daha şanslı çünkü ne Naruto ne de Ichigo, Midoriya kadar ağlak.


25 - Gökte üç elma süzülüyormuş. 1. Planör 2. Uçak 3. ise ..... imiş.

Çünkü ....

Zeplin

Çünkü hep merak etmişimdir içinde olmak nasıl bir duygu diye.




İşte böyle... Şimdi yapmak isterler belki diye bu mimi öncelikle  Paul Muad-Dib, Shuu, esra, Alice Lawliet  ve   görüpte yapmak isteyen herkese paslıyorum. (sevipte kavuşamayanlar gibi oldu ^^)


Umarım görürsünüz ve yapmak istersiniz.



See you soon!!!






1 Eylül 2016 Perşembe

Boku no Hero Academia: Anime




2016 animelerinden 13  bölümlük Boku no Hero Academia' ya büyük umutlarla başlamıştım. Bu büyük umutlarımı karşıladığını pek söyleyemem ama fena  değil diyebilirim.




Kohei Horikoshi' nin mangasından uyarlanan anime, insanların pek çoğunun süper güçlere sahip olduğu bir dünyada geçiyor. İnsanların güçleri çoğunlukla küçük bir çocukken yani dört ya da beş yaşlarında ortaya çıkıyor. Böyle bir dünyada güvenliği sağlamak adına normal kolluk kuvvetlerinin yanında doğal olarak bir "hero" tabakası da ortaya çıkıyor. Bu hero'lar konu ile ilgili okullardan mezun olup ajanslara bağlı çalışıyorlar. Güçlerini kötüye kullananları yakalıyor, popüleritelerini arttırmaya çalışıyorlar.






Animenin ana oğlanı Midoriya Izuku, yeşil saçlarından sen sorumlusun Midoriya, ortaokul bebesi ve ağlak bir oğlan. Midoriya' nın en büyük hayali bir gün bir hero hatta en süper, en muhteşem hero olmak (bu noktada, rol modeli All Might' ı  etkisi büyük) ancak gelin görün ki ağlak Midoriya' nın gücü yok. Evet, bu şanssız, talihsiz oğlan yazı tura da yanlış olanı seçmiş doğmadan önce bu nedenle hiçbir gücü olmayan azınlıktan. Bunu bilmesine rağmen hala daha bir gün hero olabileceği ihtimali ile hayatını sürdürmekte  ve bir hero fanboyu olarak yaşamakta. İşte bu azim, bu istek, bu güç ile rastlantının bir lütfu olarak Midoriya bir gün kahramanı All Might ile tanışıyor. All Might, Midoriya' yı seviyor, O' na gücünü veriyor, Midoriya' yı en birinci en muhteşem hero lisesi olan okula hazırlıyor. Midoriya gece gündüz demeden çalışıyor ve sonunda hayalindeki liseyi bir şekilde kazanıyor. ( All Might'tan aldığı gücü bu sezon henüz kontrol edemiyor) Midoriya mutlu, biz mutluyuz, All Might mutlu, hepimiz mutluyuz... Bunun üzerine hiç beklenmedik bir sürpriz daha geliyor.  Aaaah All Might aslında şehre bu lisede öğretmenlik yapmak için gelmiş!!!!! Çok şaşırıyoruz! Tüm bunlar olurken Midoriya hep ağlıyor.





Okul bölümleri daha eğlenceli.Daha enteresan tipler var. Mesela Iida Tenya ( aklıma hep tenya kurdu geliyor :( ) Titiz , özenli, ciddi, idealist ve gözlüklü bir çocuk.  Uraraka, seriye gerekli olan sevimli, hafif sakar ve iyi yürekli kız. Bu üçlü bir şekilde arkadaş oluyorlar.  Midoriya, lise hayatını izlediğimiz bu günlerini de ağlayarak geçiriyor mesela, çok ilginç.



Midoriya' nın çocukluk arkadaşı var Bakugou mesela. Küçüklüğünden beri "sen süpersin, sen muhteşemsin" şeklinde yetiştirildiği için özgüven ve gurur dolu. Burnu biraz sürttü umarım yolunu kaybetmez. Yarısı buz yarısı sıcak olan çocuğu takdir ediyorum keşke benim de benzer bir yeteneğim olsa. Sınıfın içinde eğlenceli ve dikkate değer karakterler var. En sevdiğim hafif yaşlı teyze modunda takılan ve gayet olgun olan Asui Tsuyu oldu.



All Might, en güçlü en popüler hero. Barışın sembolü. Aslında tüm bu sıfatları hak ediyor. Öğretmenler içinde ne sevdiğim Aizawa oldu.  (Suuwabe Junichi )Mobil uyku tulumu olayını çok tuttum.


Villain'ler de fena değildi. Devamı sanırım gelecek, eh gelsin zaten, daha ancak şöyle bir girizgah yaptık durumlara.


Bu arada Animenin giriş parçası Porno Graffitti' den The Day.





Boku no Hero Academia - mangasını bilmem-  13 bölümlük haliyle çerezlik bir anime. Zaman geçirmek, eğlenmek için ideal.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...