27 Ekim 2014 Pazartesi

Hataraku Maou-Sama! Part-time çalışmak iyidir...


2013 yapımı 13 bölümlük bu animenin aslı Satoshi Wagahara' nın "light novel"' ına dayanıyormuş. Daha sonradan anime ve mangaya uyarlanmış. Romanı ve mangayı bilmiyorum o nedenle sadece animeye odaklandım.

Ente Isla adlı bir dünyada -  ya da boyut diyelim artık -  Demon Lord, dört generalinin aracılığıyla fetih işine girişmiştir ancak Hero Emilia tarafından durdurulur. Demon-lord ve generallerinden bir tanesi olan Alciel, açtıkları bir kapı yardımıyla kaçarlar ve kendilerini günümüz Tokyo' sunda bulurlar. Bu dünyada büyü kavramının olmaması nedeniyle normal insan formlarında yaşam mücadelesi vermeye başlarlar çünkü biliyorsunuz günümüzde hayat ve geçinmeye çalışmak zor!

Bu ikisi güçleri olmadığı için geri dönecek kapıyı açacak durumda olmadıklarını bu nedenle bu dünyaya adapte olmaya çalışmanın en doğrusu olduğuna karar verdikleri an eğlence başlıyor. Demon-lord, Maou Sadao ismini alarak fast food dükkanında part time işe başlıyor. Düşünsenize koskoca Satan, fast food dükkanında sizi güler yüzle karşılayarak, siparişinizi soruyor! General Alciel yani şimdiki adıyla Ashiya  ise ev ekonomisi üzerine eğilerek, ev işleri ve bütçe konularında çırpınmaya başlıyor.

Bu arada ortaya çıkar ki Ente Isla' nın kahramanı Emilia' da bu ikisini takip ederken bu dünyaya düşmüş, diğer ikisi gibi güçlerini kaybetmiş ve bir call-center' da çalışıp, geçinmeye çalışmaktadır.  İşten boş kalan vakitlerini de Maou ve Alciel' i gözlemek ile geçiriyor.

Eh tabii, ilk başlarda Emilia-Maou kavgalarına polisin bakış açısı farklı oluyor. Ne bilsin adamlar birinin Ente Isla' nın kahramanı diğerinin demon-lordu olduğunu. İki sevgili kavgası damgasını vuruveriyorlar.

Sadao Maou, Ente Isla' nın Satan' ı bu animede insanı çalışmaya özendiriyor ciddi şekilde. O nasıl iş ahlakı, nasıl bir iş sevgisi, nasıl bir işi sahiplenmedir! Bu yaklaşımının meyvelerini görerek kariyer basamaklarını çıkıyor ve tam zamanlı pozisyona geçiyor. Maaşına 100 yen zam aldığında sevinçten havalara uçan, bisikletine isim veren, tatlı bir kariyer hırsı taşıyan Sadao' nun geri dönmeye pek niyeti yok. (iş ahlakı, iş sevgisi dedim ya bakın burası önemli. Çalıştıkça karşılığını alıyor! Tekrar altını çiziyorum, bu nokta önemli çünkü, çalıştıkça karşılığını alabilmek. Hani günümüzde bu topraklarda çok göremiyoruz da ondan dedim)

Hero yani bu dünyadaki adıyla Emi Yusa' da kendini modern dünyanın çalışma hayatına adapte etmiş durumda. Sadao kadar kariyer hırsı yok, onun esas derdi Sadao bir adım atarsa onu durdurmak.

Alciel yani Ashiya, bu garibim evi geçindireceğim diye helak oldu, midesini de helak etti.  Ancak Sadao- Emi ve kendisini anlattığı uydurma hikaye çok iyiydi. İstese çok karizma olabiliyor ayrıca.

Chiho Sasaki: Sadao' nun iş arkadaşı, Sadao' nun ne olduğunu bilmeden ona abayı yakmış bir ergen. Neyse ki çok baymıyor.

Kendi liglerinin ağır elemanları bu dünyada olunca doğal olarak Ente Isla' dan gelen diğer karakterler de zamanla işin içine giriyor. Hepsinden bahsetmeyeceğim.

Anime içinde bir ara düşünüyor Alciel, Kapadokya' ya mı gitsek, orada doğa üstü bir yoğunluk olduğundan dolayı kapı açabiliriz belki diye ama sonra Türkiye' ye gidiş dönüşün pahalıya patlayacağını ön görerek vazgeçiyor bundan.

Eğlenceli bir anime bu. Daha eğlenceli olabilirdi belki ama bu kadarı da fena değil. Tüm gidişat içinde kimse tertemiz, akça pakça ya da kimse simsiyah değildir ile birlikte adalet anlayışı nediri hafifçe üflüyor yine de...  Şimdi bir "biz fast food endüstrisinin Romeo ve Juliet' iyiz" diyaloğu var ki beni gafil  avladı. Lucifer' in NEET olmak hakkındaki düşünceleri ve dünyadaki cennet tanımı da gayet eğlenceli. Bunlar sıradan bir kaç örnek aslında.

Açılış ve kapanış parçalarını itinayla sevmedim ama Ost' ta yer alan ve bölüm içinde kullanılan parçalar güzel. Bana kalırsa en iyisi bu;



Zaten 13 bölüm. İzlemekte  fayda var bence.

23 Ekim 2014 Perşembe

Yeni Doritos Reklamını Sen Çek, 1 Milyon Dolar Kazanma Şansını Yakala!


2007 yılında Doritos, ABD’deki hayranlarını Amerikan Futbol Ligi’nin sezon finali olan Super Bowl sırasında yayınlanmak üzere kendi Doritos reklam filmlerini çekmeye ve göndermeye davet ederek, kendi Super Bowl fenomenini yarattı. Bu reklamlar, yapan kişinin çektiği şekliyle aynen yayınlandı ve Super Bowl sırasında yayınlanan, tüketicilerin yarattığı ilk reklam filmleri oldu!

Doritos, bu muhteşem organizasyonla sevenlerini 1 Milyon Dolar kazanma şansı ve bunun yanı sıra 1 sene boyunca  Hollywood’daki Universal Pictures Stüdyoları’nda Elizabeth Banks gibi yıldızlarla çalışma fırsatı yakalamaya çağırıyor. 

Unutulmaz Deneyim 

Bu yıl 9. kez düzenlenen Doritos Crash the Super Bowl’u kazananlar, büyük ödül olarak milyonlarca dolar para ödülü ve hayatlarının sonraki aşamalarında da farklı iş teklifleri aldılar. Örneğin; kendi yaptığı “Fashionista Daddy” reklamıyla 2013 yılında Crash the Super Bowl yarışmasında büyük ödülü kazanan Mark Freiburger, “Transformers 4”ün setinde yönetmen Michael Bay ile birlikte çalışma fırsatı elde etti. Mark, bugün büyük bir yetenek ajansı tarafından temsil ediliyor ve Universal ile FOX gibi dünya çapındaki stüdyoların film projelerinde yer alıyor.

Katılma Sırası Sende

Siz de hazırlayacağınız 30 saniyelik reklam filmini  (sözlü ise İngilizce) www.doritos.com.tr ‘de belirtilen teknik özelliklerle hazırlayıp tüm dünyanın beğenisine sunmak için 9 Kasım 2014’e kadar reklam filminizi çekip, rüya gibi bir iş ve 1 Milyon Dolar sahibi olmak için geri saymaya başlayabilirsiniz!

Katılım koşulları ve tüm detaylar için www.doritos.com.tr’yi ziyaret edebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

22 Ekim 2014 Çarşamba

Police Story 2013: Jackie Chan ve yine bir "police story"...


Jackie Chan' ın meşhur Police Story filmlerini bilirsiniz. Son yıllarda bu seriye, eskilerden bağımsız yeni filmler eklendi. Police Story 2013 ise bunun son halkası.

Yönetmenliğini Ding Shen' in yaptığı filmde Liu Ye, Jing Tian, Yu Rongguan gibi isimler de Jackie Chan ile birlikte yer alıyor.

Police Story 2013' ün diğerlerinden en önemli farkı, filmin tamamının ana kıta Çin' de geçmesi. Bu sefer adamımız Hong Kong' lu bir polis değil, Çinli bir polis. Bana kalırsa şimdiye kadar ki en karanlık tona ve atmosfere sahip film bu.

İşinden çıkan detektifimiz Zhong Wen (Jackie Chan), kızıyla buluşmak üzere Wu Bar' a doğru yola çıkar. Kızı ile arası pek iyi değildir. Wu Bar' da kızı onu erkek arkadaşı ve barın sahibi Wu Jiang ile tanıştırır. Zhong Wen bu durumdan pek memnun olmaz ama henüz daha yeterince sesini çıkaramamışken olaylar gelişir, gelişir...

Filmin ilk bölümü ortalama, artık karanlık tonu mu yoksa Çin' in getirdiği alışık olmama noktası mı pek çekici gelmiyor ( eğer daha önceki filmleri izlemiş ve onların tarzına bir şekilde alışmışsanız bu hissiyattan bir türlü kurtulamıyorsunuz)  ve bu böyle devam edecek herhalde derken, bir noktadan sonra şaşırtıcı şekilde kurgu çekici hale geliyor. Flashbackler, araya sokulan hikayeler vs keyifli bir seyre döşüyor kanımca.

Police Story ya da Jackie Chan filmleri gibi eğlenceli bir anlatım tarzına sahip değil. Başlangıçta izleyeni yanıltan da belki budur. Eğer filmin adı bu olmasaymış, çok  daha farklı bir keyif ortaya çıkabilirmiş.

Çok başarılı bir film olmasa bile göz atmakta fayda var.

Filmin sonunda duyabileceğiniz bu parçayı - "Zheng Jiu" - Jackie Chan seslendiriyor.  Bunun bir de slow versiyonu var ama ben bunu daha çok seviyorum.

18 Ekim 2014 Cumartesi

Kuroshitsuji II - Bir Anime



Kuroshitsuji' nin devamı olan bu 12 bölümlük  anime izleyene Sebastian' lı günler vadediyor. Sebastian' ı tekrar görmek pek bir hoş.

İlk seriyi beğenip Kuroshitsuji II' yi izlemeyen kalmamıştır sanırım. Araya karışan Claude ve Alois' e arada cızırtı yapmayın, frekanstan çıkın demek istiyorum. ( ki öyle oldu zaten...)

(Açılış parçası The Gazette - "Shiver")






İkinci sezonda benim gözüme batan en büyük olay Sebastian' ın çok mutlu görünüp çok gülümsemesiydi. Fazla güldük başımıza bir iş gelecek sözünü hep birlikte sergilediler sağolsunlar. Gelecek sezona bağlayıverdiler böylece.


(Kapanış parçası Matsushita Yuya - "Bird")




*** Matsushita Yuya ile pek aram yoktur ama bu parçayı sevdim ben.



Bunun dışında, Sebastian' ı üzmeyin ey faniler! Adam hakkıyla işinin karşılığını veriyor, alın teri, emek döküyor. Üzmeyin, araya girmeyin, düzenini bozmayın çocukcağızın. Nazar etmeyin ne olur, çalışın sizin de olur.

Sebastian her eve lazım :))


(Kapanış parçası  Kalafina - Kagayaku Sora no Shima niwa)

15 Ekim 2014 Çarşamba

Kamisama Hajimemashita: Tomoe Sorunu




Zararsız, sevimli ve eğlenceli gözüken bu 13 bölümlük animeye aldanmamak lazım çünkü sonunda insanın içindeki fangirlü uyandırarak "Tomoeeeee!!!" diye dolaşmasına neden olacak potansiyele sahip bir seri diyerek ufak bir uyarıyla başlamak isterim. Tomoe  nedir, kimdir, necidir sorusuna daha ileride geleceğim.


Nanami adlı kızımız feleğin sillesini yer. Babası borca batağa saplanır, terk edip, borçları da kızının üzerine yıkıp kaçar gider. Sonuç olarak bir gece ansızın kendini evsiz, bir parkta otururken bulur Nanamcik. Parkta bir adamı köpekten kurtarır, adamla sohbet ederlerken adama durumunu anlatır, adamda der ki;  "o zaman benim evimi kullanabilirsin. Al bu da adresi". Bunları dedikten sonra o da yok olur.

Nasılsa başka çarem yok diyen Nanami, kendini ufak bir tapınakta, tapınağın sahipleriyle karşı karşıya bulur.  Kendininde artık bir "deity" olduğunu öğrenir.  Bu sahipler tapınak ruhları ve shiki Tomoe' dir.



Tomoe kardeş esasen bir şeytan olup daha sonra tapınağın deity'si ile bir kontrat yaparak onun shikisi olmuş olan, aksi, başına buyruk, ukala gözüken bir shikidir.

Eski sahibini özlemekle birlikte başta Nanami' yi kabullenmez ama zaman zaman gayet sinir bozucu şekilde ısrarcı olma kapasitesine sahip olan Nanami ile bir uzlaşı bulurlar sonunda ve böyle devam eder karşıya çıkan çeşitli karakterler ile birlikte bu anime.

Eğlenceli ve keyifli mi? Evet. Özellikle ilk 8 bölüm gayet eğlendirici.

Neyse gelelim esas söylemek istediklerime;  Aslında söylemek istediğim pek bir şey yok sadece Tomoe demek istiyorum. Bence her eve lazım, yemek yapsın, evi temizlesin, ben aptal saptal işlerle uğraşayım gelsin benim için düzeltsin falan, sürekli gıcıklaşalım, fena mı olur yani?

Kurama Shinjirou' nun hakkını yememek lazım. Düşmüş melek lakaplı pop starı da aslında gönülleri fetheden bir karakter. Mikage' de sevimli ve eğlenceli biri.

Bu arada açılış ve kapanış parçalarından hiç hoşlanmadım ama seri içi parçalar hoş.

Kısacası;  kolay izlenen, eğlenceli bir seri bence. Bir de Tomoe :)

9 Ekim 2014 Perşembe

Mahoro Ekimae Bangaichi: Bir J-Drama


2012 de yayınlanan bu 12 bölümlük dizinin aslı Shion Miura' nın  romanıymış.

Başrolde Eita ve Matsuda Ryuhei yer alıyor.

Mahoro adı verilen kurgusal bir şehirde geçiyor olaylar. Kurgusal desem de olaylar ve hikaye tamamen gerçekçi. Tada Benriken ve Gyoten  ofislerinde, insanlardan gelen işleri kabul etmektedirler. Köpek gezdirmek, ev temizlemek gibi işler yaparak günlük masraflarını çıkararak hayatta kalmaya çalışırlar.

Her ne kadar türü komedi olarak geçse ve eğlenceli olsa da her bölüm aynı zamanda  insanın içinde acı bir burukluk bırakmayı da başarıyor. Gayet gerçek hayattan insanlar ve olaylar. Buna rağmen karakterler ve atmosfer insanı kendine bağlıyor ve başlayan bırakamıyor.

Açılış ve kapanış parçaları da dizi ile o derece uyumlu.

Açılış parçası Flower Companyz' in "Beautiful Dreamer"' ı.

Kapanış parçası Sakamato Shintaro' dan "Don't Know What' s Normal"...



Her ikisinin de performansı gayet iyi ama Eita bana kalırsa geçekten iyi bir iş çıkarmış.

Anlatılmaz izlenir diyeceğim dizilerden.

Bir de öyle bir sigara içiyorlar ki insanın canı çekiyor...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...