28 Mayıs 2012 Pazartesi

How Deep is Your Love: K-Pop


Geçtiğimiz günlerde Bee Gees grubundan Robin Gibbs de hayatını kaybetti. Taaa eskilerin kökünden gelen bu gruba blogun konsepti içinde değineyim ve anayım dedim.

1977 yılında yarattıkları "How Deep Is Your Love" bilindiği gibi o zamanın listelerine tabiri caizse dalıp duman etmişti ardından pek çok grup tarafından da milyonlarca kez coverlanmıştır sanırım.

Bu noktada K-Pop çerçevesindeki yorumlara da göz atmakta fayda var zannımca (ya da yok aslında ama işte aklıma geldi)

Öncelikle parçanın Bee Gees hali...



SS501 çocuklarından iki tanesi (bilin bakalım kimler?) ve pek şirin pembe pembe yorumları



K-Pop olayının ağabeylerinden Kangta' nın yorumu



Im Taekyung ve How deep is your love yorumu.



Bu kadar pop,pop, pop, pop,pop demişken kötü bir gün geçirmiş olmanın verdiği iğrençlikle son manevramı da yapıyorum. Take That hali ahahahahahahahahahahahahah!!!!!!!!!!!!!!!( vidaların gevşemesi durumunu yaşıyorum:P). Son anda şuurumu topladım ve vazgeçtim :))

24 Mayıs 2012 Perşembe

Orthros No Inu: Bir J-Drama...


2009 yapımı bu Japon dizisini izlerken bir manga cahili olarak başlarda bunun bir manga uyarlaması olabileceğini düşünmüştüm ama değilmiş... Hideaki Takizawa, Ryo Nishikido, Asami Mizukawa' lı bu dizi konu olarak ilgi çekici 9 bölümlük bir J-drama.

Şimdi öncelikle böyle bir jeneriği başka yerde görsem alır yerden yere vururum ama şimdi bu dizide bir şey diyemiyorum. Birebirin bir örneği olan bu jenerikle ilgili yorum yapmamayı daha uygun görüyorum gerçi J-dramalar  içerisinde daha beter jenerikler de izledim ama insan bir tuhaf hissediyor kendini yine de. Buna rağmen nedir bunun sırrı çözemiyorum  -gerçi kafamı da pek yormuyorum  - ama insanın bu müthiş (!) jeneriklere yine de laf edesi gelmiyor.



(evet gel vatandaş, zeka dolu açılışa gel. Ayrıca esas alınan karakterlerin mal mal bakması konsepti de ayrı bir güzellik olmuş)

Aoi sensei olarak adlandıracağımız (Ryo Nishikido)kişi  25 yaşlarında gelişen olayların sonunda bir tesadüf olarak kendisi ile ilgili bir gücü keşfeder. Bu iyi kalpli, saf, temiz, bön bakışlı (Ryo Nishikido' yu severim,iyidir,hoştur ama bu dizide çok fazla bön bakıyordu) eleman insanları dokunarak öldürebilmektedir !! Bir olay esnasında hayatını kurtardığı dizinin sert polis kadın karakteri Hasebe (Asami Mizukawa), Aoi Sensei sürekli bu polislerin peşinde dolaşıp "tutuklayın beni!katilim ben!" diye ağladığı için olayı takip eder ve 10 yıldır hapiste yatan benzer güce sahip başka bir eleman daha  olduğunu keşfeder. Bu diğer eleman yani Ryuzaki (Hideaki Takizawa) ise üç kişiyi öldürdüğünden dolayı ömür boyu hapise mahkum olmuştur ancak esasında yeteneği bir dokunuşuyla her türlü hastalığa, yaraya derman olabilmektedir. Hasabe polis, Ryuzaki' nin de yönlendirmesiyle (kendisi pek yönlendirici bir karakterdir) Aoi' yi  tutar hapse getir böylece iki zıt güce sahip elemanı karşılaştırır, Aoi Ryuzaki' nin yönlendirmesiyle Ryuzaki' nin hapisten kaçmasına yardımcı olur, sonra da "kaçmasının sebebi benim!!" diye ağlamaya başlar. Sonuç olarak  bu üçü arasında bir oyun başlamış olur. Pek çok karakter ilerleyen bölümlerde  gidişata dahil olur.
Böyle kafa bulduğuma bakılmasın aslında beğendim bu diziyi. Kendime göre nedenlerim var bunlardan  az sonra bahsedeceğim  ancak bir yandan da alıp Kaptan Mağara Adamı gibi bir o tarafa bir bu tarafa çarpmak istiyorum bunun da nedenine ileride değineceğim. İşte aynı anda birden fazla şeyi yapmak istemek çok can sıkıcı bir konu o nedenle kendime sakin ol şampiyon diyorum ve öncelikle Orthros' dan bahsedeyim istiyorum.

Orthros mitoloji ile ilgili olanların bileceği gibi basitçe iki başlı köpek. Tabii  ne yazık ki bu garibim ailenin diğer üyeleri gibi pek adı geçen, mitolojide söz sahibi bir yaratık olamamış, adınının geçtiği tek hikaye ile mitoloji dünyasından rüzgar gibi geçen yaratıklardan bir tanesi. Şimdi abisi Kerberos, şu çok başlı köpek. Ana - Baba Echidna ile Typhon. Bu garibimde ise ne yazık ki bir kıyıda köşede kalmışlık mevcut!!  Adının geçtiği tek hikayede  Heracles yani yarım akıllı Herkül tarafından nasıl öldürüldüğünü okuyoruz.  Diziyi bitirdikten sonra bir süre yine de Orthros ile bağlantı kuramadım ancak sonra bağlantının açıklamasını keşfettim. Daha derin bir şey beklemiştim ama cevap basitlikte gizliymiş. İşin sırrı ....(böyle bir reklam vardı bir zamanlar)

Hasabe, astımlı çocuğuyla bir başına yaşayan bir anne aynı zamanda polis. Her işimi kendim hallederim tavrını beğensem ve genel anlamda  bir duruşu olsa da kimi zaman ikilemlerde kaldığını düşünüyoruz da biraz daha yansıtsaymış hoş olacakmış zira çözümlenmesi en kolay karakter bu gidişat ve yön eylem olarak.
Aoi sensei, bön bön bakarak insanın ömrünü yemesinden ziyade esprisi melek gibi insanın ölümcül bir güce sahip olması. İşin daha da ilginci belli bir yaştan sonra bunu keşfetmiş olmasına rağmen zaman zaman yönlendirmeye açık olması, dünya, insanlar ve diğerleriyle ilgili şaftının kayması. Ne yazık ki  kahramanımız dizide bu depresyonu bön bön bakarak çözümlüyor. Hakkını fazla yemeyelim, suçu oyuncuda aramamak lazım pek fazla. Esas sorumluya geleceğim.

Ryuzaki Shinji; Hideaki kişisi güzel eleman öncelikle altını çizeyim dedim :) Bunun yanında Ryuzaki, karakter olarak evet soğuk ama  Hideakiciim biraz daha oynasaymışsın keşke. Şimdi insan dizide ilk anda  iyi ve kötü kapışması bekliyor ama kazın ayağı öyle değil burada. Ryuzaki' yi kötü olarak etiketlemek karakterin arka planı nedeniyle mümkün değil. Zeki mi ?Tartışılır ancak insan doğasını çözdüğü ve bu nedenle insanları yönlendirdiği söylenebilir. Serinin kötüsü olması beklenmesine rağmen aslında çoğu zaman hareketleri kötü olarak yargılanamaz bana kalırsa. Ryuzaki Shinji olmak zor. Bu performanstan dolayı da Hideaki' yi yargılamamak lazım. Esas sorumluya geleceğiM. Fakaaat yargılayacağım bir nokta var. Yahu arkadaşım her seferinde elini 50 saniyede kaldırıp bir 15 saniye eline bakıp sonra repliğine girmek zorunda mısın? Bu mizansen senin keşfin mi yoksa yönetmen mi dedi sana vurgulayıcı olsun diye, bilmek istiyorum!
Evet esas sorumlu senaryoyu ve bu karakterleri oluşturanlar ve bu diziyi yöneten. Mutlaka "iyi - kötü dengesini kuramamışlar" a saplanmaya gerek yok. Bir dramı anlatmaya çalışmışlar olarak ele alsak bile gidişat, ne yapmak istedikleri, olayı bağlamaları havada kalmış, karakterleri de derinleştirememişler gibi.
Ryuzaki insanı ortada "seni iyileştiririm ama karşılığında bana ne verirsin?" diyerek aslında insanların kendi hayatlarına biçtikleri değerleri sorgulatıyor (ama bunu neden yapıyor sizce?)İnsanın kendi hayatına değer biçmesi bir yandan  normal sayılabilecekken bunu diğerlerinin hayatıyla kıyaslayarak yapmaya çalıştığında bir o kadar da vahşi. Lafa gelince herkesin hayatı eşit ama insan  bir durum olduğunda kendini diğerlerinden daha değerli görmeyeceğinin garantisini verebilir mi? İnsanın doğasıyla ilgili bir sorun ama aynı zamanda karanlık.

İyileşmek için bir insan neyi göze alabilir? Misal içinde bomba olan bir hastaneye, iyileştirici gelecek diye çıkmamak için yetkilileri intihar ile tehdit ederek kendinizi kapatabilir misiniz ? Ya da bir anne çocuğunu oraya kapatabilir mi?

İşin bir diğer boyutu da iyileştirmek için hiçbir nedeni olmayan birini bulduğunuzda  beni iyileştir diye emrederek bir zorunluluğu olmayan birinden bunu yapması zorunluymuşçasına bekleyebilir misiniz?

Bana kalırsa insan denen varlık bunların hepsini  yapar ve bunlar dizide insanoğlu ile ilgili olarak geçen bazı kavramlar.

Bir de güç elde edimi ve gücü kullanmak gibi kavramlar var ki bunlar da aslında altta sorgulanan diğer durumlar ama dizi bunları yaparken ve altta aslında başka bir dramı anlatırken yerini, yönünü sapıtıveriyor. Bu nedenle sağa sola vuruyorum şu anda diziyi :)

Misal dizide bir Sawamura kardeşimiz var. Başta normal işinde gücünde bir polis iken bir anda dünyada tanrıya gerek yok, gerekli düzeni ben yaratacağım diye ortalarda dolanıyor yani aslında kendini mükemmel bir insan  ya da insanların anlayacağı dille bir nevi tanrı yerine koyuyor. Aslında dizi için kritik bir misyon ama karakter gelişimi ya da tutarlılığı karikatürlük. Sen böyle laf ediyorsan baştan sona bir tutarlılığın olacak, ağını kuaracaksın, oyununu oynayacaksın, ona buna yama olmayacaksın az biraz zeki olacaksın falan... Chiharu olayına hiç girmeyeceğim nereden neye döndüğü belli değil.

Bu kadar fazla şeye bulaştığı ve arka planda yer alan bu konuları toplayamadığı için kızgınım, oyunculuklara falan da bu nedenle bulaşmıyorum.

Ancak sihirli bir şekilde anlatım bu kadar vasat olmasına rağmen, oyuncular vs... ağır, belki karanlık ve vahşi  ve normalde kanlı olması gereken bir konuyu oldukça hafif ve izleyeni depresyona sokmadan ( Aoi' nin bakışları hariç ) anlatıp, isteyen istediğini alsın diyerek tamamlayıveriyor kendini. Konu o kadar derin ve güzel ki basit ve hafif anlatıma rağmen insan bağlanıyor.

Japon dramalarını bu nedenle seviyorum sanırım şimdi o kadar sallamamama rağmen yine de oyunculara haksızlık yaptığımı düşünüyorum. İzlediğim için pişman değilim ve beğendim demekle yetiniyorum.

İçimden Maou' yu bir kere daha izlemek geldi.



19 Mayıs 2012 Cumartesi

KLİP YORUMU: HERBO, FANMIN,MIKKIRABU SPECIAL EVENT; TVXQ SUPERSTAR



Günlerden bir gün ama uzun zaman sonra bir baktım Herbo, Mikkirabu, Fanmin çıkıp gelmişler. Höööytt çok uzun zaman oldu, çok boş bırakmışız burayı, görmeyeli sevgi yumağı olmuş gruplar, değişmişler, hemen el atmalıyız diye endişe edip atlayıp gelmişler. Duruma el atmak adına special event yapmaya karar vermişler. Bilimsel çalışmalarımıza uzun süre ara verdik diye ölmedik henüz yaklaşımıyla kolları sıvayıp hemen ilk göz ağrıları ancak bir süre önce ikiye bölünen beş gençten Tvxq' nun "Superstar"' ı na el attılar.

İşte üçlünün yorumları...

*****************************************************************************




Fanmin: Çangmin çirkin olmuş kıvırcık saçlarla, hatun da safkan koreli değil kırma gibi birşey

Herbo: Şişe dibi gözlüklü Chang, yeni akım sanırım...

Fanmin: Çangminim nerd olmuş yaban ellerde

Mikkirabu: Kızın nutku tutuldu abi, geek gözlüğü ekolü tutuyor ya !
yalnız niçin batılı hatun?!? Koreli hatun olsam çok pis ayar olurdum

Herbo: Dışa açılıma politikası sanırım bu k popta Mikkiciğim

Mikkirabu: Bari güzel bir şey koysalardı

Fanmin: Çangmin ve ayna fantazisi

Herbo: Bak Yunho ya. Yunho' nun  saç çok komik olmuş

Mikkirabu: Yunho'nun saç feci  olmuş

 Fanmin: Evet

Herbo: Bizim buradaki apaçilere benziyor.

Fanmin: Çang min de Ciguli' ye benzemiş aynı, Ciguli' nin uzun boylusu

Mikkirabu: Beyaz da kötü bi renk seçimi ya, Chang' ın siyah ceket fena değil ama. Yalnız o resmin olayı nedir ne tarz bi subtext war orada onu düşünmek lazım

Herbo: Çok manalı bir klip olmuş gerçekten!

Fanmin:Yıpranmış çocuklar, sek sek oynuyorlar gibi

Mikkirabu: Resim galerisi ve metro arasında bir bağlantı kuramadım !

Herbo: aaaa sonda mal mal bakan bir Chang, çok şaşırdım!

Mikkirabu:  Sondaki Changın kuzu bakışı yardı beni de

Herbo: Bence resimde değil ama keramet gözlükte

Fanmin: Var ama bir değişiklik çocukta ya, gözleri falan küçülmüş.
Estetik mi oldu noldu?

Herbo: Büyümüş yaşlanıyor o da artık, ehehehe

 Mikkirabu: Ahaha Fanmin, çok görmeyince unutmuşun işte çocuğu itiraf et kofti fan

Fanmin: Dalgalı kıvırcık saçlarını beğenmedim, hergün bakıyorum bir sefer wallpaperım çangmin, tamam mı!!

Mikkirabu: Yaa işte böyle, etrafta onca bişiye sarkarken Changını unutmuşun gitmişin

Bu kısımda kısa süreli bir gerginlik yaşandı Mikkirabu ile Fanmin arasında ancak araya giren zamanın verdiği bir etki sonucu kan çıkmadan tamamlandı. Ben endişeli gözlerle izlerken Herbo ise gayet sakin klipteki tabloyu süzüyordu.

Sonra herkes dönüp Herbo' ya resim hakkındaki düşüncelerini sordu. Gelecek yorumları merak ediyorlardı. Herbo' nun yorumu şöyle oldu; "Ben tabloyu değil, ekrana konmuş olan küçük sineğin davranışlarını izliyordum"

Herbo: Tekerleme tadındaki sözler... Sözlerin yüzde seksenbeşi superstar kelimesinden oluşuyor zaten ve tek düze ritmi nedeniyle şarkıdan pek hoşlanmadım ama Chang ve Yunho hatırına 6. Böyle sanatsal bir yaklaşım yapacağız diyip metroda klip çekmek başka bir yaratıcılık olsa gerek. Koreografi de göz doldurmuyor ayrıca teyzeyi rüyamda görsem korkarım
Ne biçim bir zevk bu? Klip 6

Fanmin: Uzun zamandır izlemediğimiz Dbsk iyi geldi bünyeme, 1 haftadır aldığım c vitaminleri gribi vücudumdan çıkaramazken bir sefer dbsk gribi yenmemi sağladı vitamin gibi çocuklar ama çangminin inek gibi bakması, ayna fantazisi ve görgüsüz giyinmesi hoşuma gitmedi. Başına fötr şapka taksam sokakta bu kim diye sorsam millet Ciguli der. Şarkı ilk çıktığından beri favorim 10. Klibi beğenmedim Yunho' yu çok az gördük o da Küçük Hüsamettin saçıyla itici. Bir tane de zebani bir kadın koymuşlar, ne olduğu belli değil. klip 2. Çok çalışın evlatlarım


Mikkirabu: Hmm dışa açılım politikasından pek hazzetmedim. Klipteki bu uzakdoğulu müzisyenlerdeki yabancı hatun oynatalım tribi bizdekilerin Rus manken koyalım açılımına benziyor. Çok yanlış!! Ayrıca Koredeki hatunlar o teyzeye basardı ya neyse... Chang' ın teyze ile derdi neydi, niye mütamadiyen melül bakış yaptı? Bu sorular kafamı uzun süre kurcalayacak. Şarkı catchy ama beni pek sarmadı, 7
Klip çok gizemliydi. Dansçı kullanımı felan idare ederdi ama seyirlik bişi çıkmamış pek 6

*****************************************************************************

Sabah masamda bir not buldum bu üçünden;

"Yorumlarımız devam edecek... Kayboluruz sonra aniden zortlarız" diye...

14 Mayıs 2012 Pazartesi

DURARARA!! ...



Theatre  Brook' un "uragiri no yuuyake"' sini severdim de bu animenin ilk açılış parçası olduğunu bilmezdim. Animeye başlamamla bu parçayı duymam seriyi daha sempatik kıldı gözümde.

(Theatre Brook - Uragiri No Yuuyake)




İkinci açılış parçası rookiez is punk'd' ın "complication"' ı ve on /off' un kapanış parçası da güzelmiş.


Bunun dışında serinin ilk bölümleri aslında konusuna ve kurgusuna da bağlı olarak hem yavaş ilerliyor hem de pek mana ifade etmiyor bağlantıları tahmin etse de izleyen. Karakterlerin sunumunun akabinde bir şekilde sürükleyici hale geliyor. Bölüm içi ve genel kurgu güzel zaten seriyi güzel yapan iki ana nokta var o da karakterleri ve kurgusu bana kalırsa. Bir de inişli çıkışlı temposu 24 bölümün.

(On/Off - butterfly)




Hani değindiği temalar ve noktalar belli zaten ama kurgu ve akış içinde şehrin büyüklüğü, sürekli hareket halinde olması, aslında görünür de hiçbirşeyin değişmediği, tüm akış içinde insanın bunların içinde olduğunu düşünürken aslında olmadığı ve tam tersini 24 bölüm içinde güzel işliyor.

Serinin güzelliklerinden biri olan karakterler içerisinde üçlü dahilinde Anri' yi ve gelişimini anlasam da gıcık olmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Mikado da benzer şekilde gerçekçiliği ve buna bağlı yan öğeleri nedeniyle sanırım en az sevdiğim karakter. Shizuo bir tanedir. Izaya ise favorimdir, hastasıyım ama bir kişi var ki yeri ayrıdır; Celty adamımsın!!!

10 Mayıs 2012 Perşembe

K-POP: As Long As You Love Me...




Hahaha aslında hayvanlık yaparak K-pop; as long as you love me ....... diye cümleyi devam ettirerek başka bir yazı yazabilirmişim ama konu bu değil, tüh...

Konu ne peki...?  Konu şu ki eski zamanlardan kalma bir BackStreet Boys ve onların parçasının  Kore grupları tarafından  yorumlanması...

Öncelikle parça;



Hey gidi hey, benki o dönemlerimde hala olduğu gibi ağırlıklı metal takılırım ama o zamanlar daha çömeziz fakat etrafımda bir kitle oluşmuş insanlarla Jimi Hendrix, The Doors, Megadeth, Led Zeppelin  vs... muhabbetleri döndürüyor  ergen ergen takılıyorum ki hiç unutmam bu arkadaşlardan biri defterimin arasında BackStreet Boys resmi bulduğunda hem büyük bir hayret hem de büyük bir ruhi çöküntüyle bana hayal kırıklığını beyan etmişti. Diyemedim ki o zaman " arkadaşım ergenlik işte ayrıca Nick' te güzel çocuk ", kıvıramadım "sen de ona benziyorsun ama" diye :)

Utanmıştım o zaman. Bu utancımın bir kısmı da benim gibi ergen olan bu kitle içerisinden gelen elemanların
" ayrıca  punk, grunge takılmana bile bir şey demedik ama bu ne ha? bu ne? "cümleleridir...

ahahahahaha tabii biz çocukken asitci misin metalci misin? diye soru yöneltilen kitledendik, kafalar karışık hahahahah...

Neyse işte böyle... bak anılaaarrrr moduna girdim yine.. bunlar başka bir hikayenin konusu olsun.

İşte  as long as you love me K-pop camiasına da uğramış. Öncelikle U- Kiss yorumu;



Parça yorumları hakkında bir fikir beyan etmeyeceğim fakat yaptıkları dansımsı şeye bir lafım var.Salınımlar hakkaten çok bomba olmuş. Hangi sivri akıllı bu koreografimsi şeyi yarattıysa alnında öpüyor, çaya bekliyorum. ahahaha çok komik..ayrıca U-Kiss çocuklarının suratlarındaki yapay sırıtışı da kendileriyle dalga geçiyorlar diye yorumlamak istiyorum. " Biz burada tepişip bir  de şarkı söylüyoruz da esasen ne yapıyoruz?" diye düşündüklerini umuyorum...

My Name adlı başka bir k-pop grubu da bunu bir showda söylemiş ama grubu henüz iyi tanımdadığım için onu geçiyorum.



Bana göre daha hoş bir yorum Shinhwa' nın yorumu. Orijinalini ayrı tutuyorum ama bu da hoş bir çalışma olmuş.

Shinhwa- As long as you Love me...


6 Mayıs 2012 Pazar

Bleach Karakterlerinden Futbol Takımı Kurmak: Kaptanlar vs Yaşayanlar...



Geçen  hafta içinde o kadar çok sıkıldım ki gün içinde bir ara ruhumu teslim ettiğimi sandım...

Bu ruh sıkıntısı saçma sapan fikirler olarak bünyede etkisini gösterdi. O çalışmalardan biri olarak Bleach karakterlerinden futbol takımı kurup onları kapıştırdım o derece... Daha zilyon tane böyle çalışma yapıp kendimi meşgul etmeye çalıştım. Durumum çooook vahim...

İşte Soul Society kaptanları takımı  vs Yaşanlar Dünyası takımı...

Öncelikle karaketerlerin ilk göründüğü yere ait yaptım yanlış anlaşılma olmasın:)

Öncelikle Soul Society Takımı seçmeleri...

Kaleci konusunda biraz çelişki yaşadım;



Oomeada : Cüssesi ile kalenin bır kısmını kaplayabilir ama  kaleyi bırakıp gelen toptan kaçma potansiyeli var.









Soi Fon: Oldukça çevik. İyi bir kaleci olabilir ama Yoruichi' den gelecek ataklara kaleyi açabilir.



Yaşlı Bunak (Yamamato Genryuusai): Kalpten ölür o nedenle kaleciliği söz konusu bile değil.  Direkt kadro dışı. Sahalarda yaşlı bunaklar istemiyoruz ! Gelen topları yakacağı öngörülmekte.






Komamura Saijin: Eldeki en iyi seçenek kendisi görünüyor o nedenle kaleye onu alıyorum.


Geri üçlü;



Üçlünün ortasına Zaraki Kenpachi' yi aldım. Aslında Kenpachi' yi Soi Fon' la birlikte ileri ikilide oynatmayı planlıyordum ama daha sonra bu fikrimden Kenpachi' nin karşı takımın defans üçlüsünü ve özellikle kalecisini öldürebileceğinden çekindiğim için vazgeçtim. Bu nedenle kendisi için yerleşimde bulabildiğim en iyi yer burası oldu. Ayrıca Ichigo ile karşı karşıya geleceği düşüncesi Kenpachi abiyi mutlu eder sanıyorum.
İki yanında İkkaku ve Yumichika...




Orta beşli;



Şimdi orta beşlinin ortasına zeki adam koymak gerek diye düşündüm sonra ss de zeki adam aradım aradım durdum bulamadım. Eldeki en iyi alternatif  Kuchiki Byakuya idi onu seçtim.  Gerçi pek koşmaktan hoşlanmayan bir insan kendisi ama ara sıra takımı ani ataklara çıkarabilir diye düşünüyorum. Bir iki zaafı var ileride değineceğim o nedenle bunu aşmak için İki yanında Kyouraku ( Shunsui Kyouraku)  ve Ukitake' yi    (Ukitake Jyuushiro) aldım.







Kanatlarda  Hisagi (Hisagi Shuuhei) ve Toushiro (Hitsugaya Toushiro) oynuyor.







İleri  ikilinin sağında çevikliğinden yararlanmak amacıyla Soi Fon diğer tarafa da gücünden yararlanmak  adına Renji' yi (Abarai Renji) alıyorum. ikisinin de ortak yanı hırsları.

Yaşayan Dünya Takımı;

Kaleci pozisyonunda Kidocu  amca Tessai ve Love arasında kaldım ancak Kidocu amcayı daha öngörülü ve atak bulduğum için onda karar kıldım.

Geri üçlünün ortasında Ishida Uryuu yer alıyor.



Sağında Sado (Sado Yasutora) solunda Ururu var. Uryuu analitik zekasıyla gelen atakları farkedebilme ve buna göre defansı yönlendirme kabiliyetine sahip aynı zamanda yine zekasına dayanarak takımı ani ataklara sürükleyebilir. Ururu sol tarafta hafif görünse bile önsezileri ve atikliğiyle iyi iş çıkaracaktır. Sado gücü ve refleksleriyle kendi tarafından gelecek atakları kesebilir.






Orta beşli;



Orta beşlinin ortasında tabii ki Uruhara Kisuke yer alıyor. Hem güçlü hem çevik hem oyunu görebilecek ve yönlendirebilecek zekaya sahip. Başka söze gerek var mı? Yanında Shinji (Hirako Shinji)  ve Karin (Kurasaki Karin)yer alıyor. Karin bu takımın gençlere verdiği önemin bir göstergesi ayrıca kendisi gençliğini futbol sahalarında yaşamış bir velet. Bu açıdan Uruhara' nın da desteğiyle başarılı işlere imza atacaktır.





Sol kanat Kensei' ye ( Muguruma Kensei) emanet. Güçlü ve atak. Kendi kanadından gelecek atakları kesebileceği gibi ofansif olarakta takıma destek verecektir. Sağ kanat ise Hyori' ye ( Sarugaki Hiyori ) ait.







İleri ikili Ichigo ve Yoruichi' den oluşuyor. Şimdi Ichigo' yu başka nereye koyacaksın? Kafa biraz kıt ama yap pasını atar golü.





Yoruichi akıllı, atik, kuvvetli, çekingen değil.Ayrıca yıllardır Kisuke ile birlikte çalışmanın verdiği uyum ofansif anlamda takımı güçlendirecek bir etken.


İki takımın genel değerlendirmesine gelirsek;

Soul Society:

SS de Ikkaku- Kenpachi- Yumichika defans çizgisi ilk anda akla aykırı ve kendi doğalarına ters gelse de defansif anlamda güçlü. Kenpachi aklına eserek illahaki ileri hayde breee diye atılacaktır o nedenle iki yanında Ikkau ve Süslü yer alıyor. Kaç yüz yıllık taicholarını tanırlar ve boşluğunu doldururlar ancak bu ikisinin de gaza gelip ileri atılabilme ve defansı boş bırakma kapasiteleri de  yok değil hani. Ancak yıpratıcı bir defans olacaklarına kesin gözüyle bakılabilir.

Orta saha; Orta sahanın beyni konumundaki Byakuya iyi güzel oldukça da güçlü ancak bireysel oyunu çoğunlukla tercih etmesi ve bencilce oynaması takım adına bir dezavantaj. Bu dezavantajı Ukitake ve Kyouraku' nun dengeleyeceğini umuyorum ki ikisi yüz yıllardır birlikte uyum içinde çalışmaya alışkın. Ayrıca Byakuya' nın suratsız suratını Kyouraku' nın esprili ve canayakın yaklaşımının ısıtacağını düşünüyorum.

Kanatlarda yer alan Hisagi ve Toushiro bana kalırsa takımın en zayıf halkaları ancak Hisagi vs Kensei karşılaşması izleyiciler tarafından merakla beklenen bir karşılaşma. Toushiro için de tribünde yer alan bir Hinamori ateşleyici bir unsur olacaktır. Benzer şekilde Toushiro vs Hiyori karşılaşması da iki oyuncu için sinirleri zorlayıcı bir karşılaşma olacak muhtemelen.

İleri ikili Soi Fon ve Renji hedeflerine ulaşabilecek kapasiteye sahip. Özellikle Byakuya ve Renji arasındaki iletişim takım için önemli olacaktır.

Yaşayanların Takımı:


Takımın en zayıf halkası defans üçlüsü olarak görünse bile Ururu-İshida- Sado arasındaki uyum karşı takımın ataklarını kesebilecek güçte görünüyor. Bu uyumu yakalayamazlarsa ve defans üçlüsünün en güvenilen ismi olan Ishida gününde olmazsa takım için büyük dezavantaj oluşacak.

İleri forvet ikilisi ve takımın beyni konumundaki Kisuke Uruhara yaşayanlar takımının en önemli üç ismi özellikle takım Uruhara' nın takımı zekice yönlendireceğine oldukça güveniyor.  Orta sahanın en zayıf iki elemanı olarak görülen Karin ve Hiyori' nin Kensei - Uruhara- Shinji üçlüsü arasında oynaması  endişeleri biraz azaltıyor. Bu iki ismin takıma bireysel katkıları maç için belirleyici olacak.

Ichigo alacağı pasları sonuna kadar değerlendirecektir. Beynini kullanmasına gerek olmayacağı için takım kendisine güvenmektedir. Yoruichi' nin ise her zaman ki gibi harika bir performans sergileyeceği beklenmekte.

Maçın hakemlerine dönersek;

4. Hakem: Yachiru (Kusajishi Yachiru)
3. Hakem: Ichimaru Gin
2. Hakem:Grimmjow ( Jaegerjaquez Grimmjow)
Ve beklenen büyük maçın hakemi Ulquirra...

Bana göre maçın sonucu: Her iki takımda aşağı yukarı birbirine denk görünse de yaşayanlar takımının takım oyunu oynaması ve ekip çalışması sonucunda maçı alacağını düşünmekteyim.

Yine de bahisler açıldı...


3 Mayıs 2012 Perşembe

Sorry Sorry Suju: SNSD



Oldukça sıkıcı geçen bir günün ardından biraz eğlenmek adına öncelikle Super Junior...







SNSD' nin bu yorumunu beğendim..






LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...